Sonunda beklenen gün geldi! Şu oyunu inceleme fırsatına ulaşacak olmam ne kadar zamandır hayal ettiğimi düşündükçe içim kıpır kıpır oluyor. Ben tam anlamıyla bir Total War: Warhammer 2 bağımlısıyım. Bu sadece bir ifade değil; kafamı yastığa koyduğumda oyunları düşünmekten saatlerce uykusuz kaldığım, tuvalette bile “Bu işlem neden bu kadar yavaş?” diye yanıt aradığım zamanlar yaşadım. Hatta bazen yerimden kalktığımda bacaklarımdaki titremenin sebebini düşünürken, o gün doğru düzgün bir şey yemeyi unuttuğumu fark ettiğim anlar oldu. Hayattaki diğer sorumluluklarımı yerine getirebildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Bu bağımlılığın sağlık açısından tartışılır olduğunu kabul ediyorum ama umurumda değil. OYUNCULUK HAYATIMDAKİ EN GÜZEL DÖNEMLERDEN BİRİNİ YAŞADIM! Peki ya WH3? Ona henüz aynı bağımlılık seviyesinde ulaşamadım. Oyun ilk bakışta oldukça iyi; birçok yenilik ve iyileştirme barındırıyor. Ancak, WH2 kadar sarmalaması konusunda birkaç engel var. İleriye gitmeden önce ilk olarak biraz konfor ve hayal kırıklığı konularından bahsetmek istiyorum.
Eski ve Yeni Arasındaki Denge
Total War, strateji oyunu serisi olarak konumlanıyor. Harita üzerinde sıra tabanlı oynanan bir yapıdayken, savaş alanında gerçek zamanlı olarak ordularınızı ve birimlerinizi kontrol ediyorsunuz. Yapımcı Creative Assembly, 2000 yılından bu yana tarihi oyunlar ürettikten sonra 2016 yılında Total War: Warhammer’ı piyasaya sürdü ve ortaya gerçekten başarılı bir iş çıkarttı. Total War: Warhammer’ın geldiği noktayı düşününce, ilk oyun oldukça sığ kalıyor. Ancak gerçekçi savaş alanında cücelerden devlere, grifinlerden ejderhalara kadar birimlerin yönetimini üstlenip, bir de büyü işlemleri eklendiği için projenin bu derece iddialı hale gelmesi beni her zaman hayrete düşürdü. Oyunları oynarken Warhammer evreniyle doğrudan bir bağlantım yoktu. Bu arada belirtmeliyim ki, WH serisinin sağladığı çılgınlık sadece savaş alanı ile sınırlı değil; bu seri daha büyük bir başarıya imza attı. WH2’nin ulaştığı son noktada 15 fraksiyon bulunurken, WH3 ile birlikte 8 yeni fraksiyon eklendi. Sonuç olarak, 23 fraksiyonun her birinin oyun tarzı birbirinden oldukça farklı ve bu, seçtiğiniz liderle tamamen değişiyor. Yüce Elfler, diğer fraksiyonları diplomasi yoluyla idare ederken, Canavaradamlar yıkım ve ayinler için savaşıyor. Bu da oyunun her bir fraksiyonunu çok daha katmanlı hale getiriyor. Bu yüzden, 23 fraksiyonun tam anlamıyla birbirinden farklı olması oldukça ilgi çekici. Bağlantı kurabileceğiniz başka strateji oyunlarında bu kadar çeşitlilik bulmak gerçekten zor; en yakın örnek Starcraft/Warcraft bile olsa, fraksiyon sayısı oldukça sınırlı kalıyor.
WH3’ten en büyük beklentim, sunacağı 8 yeni fraksiyonun çeşitliliğini daha da arttırmasıydı ve bunu harika bir şekilde başardığı görülebiliyor. Fraksiyon sayısının bu kadar yükselmesine rağmen her birinin detayda zenginliği gözlemleniyor. Khorne ile yıkım yarattığınız yerlerden yeni ordular oluşturuyor, Cathay ile her şeyin dengesini sağlamaya çalışıyor, Nurgle ile halkları hasta etmeye çalışıyorsunuz. Orduların çeşitliliği oldukça ayrışıyor; bu oyunun fraksiyonlarındaki sefer mekanikleri beni bin saatten fazla oynatıyor. Tabii ki orduların tasarımları bir başka keyif veriyor; o kalite yine devam ediyor. Savaşların ancak %1’inde sinematografik tikel çekim yapılacak fırsatlar bulsanız da, o kısa anlarda görülenler için bile bu kadar etkileyici bir iş çıkartmalarını takdir ediyorum. Harita üzerinde sunulan çeşitliliği savaşlarda yakalayabilmek elbette mümkün değil, ama bu konuda da ellerindekilerin en iyisini ortaya koymaya çalıştıkları kesin. Örneğin, Cathay menzilli ve yakın dövüşçülerini dengeli kullanınca buff kazanıyor; Slaanesh’in menzil birimi yok ama aşırı sert vuruyor; Nurgle birimleri ise yavaş ama sağlam. Her bir yapıda farklı taktikler uygulama seçeneği sunuluyor. Tek rahatsız olduğum konulardan biri, Kaos fraksiyonlarının az sayıda birim içermesi ve mevcut birimlerin çoğunun benzer özellikler taşımaları.
WH3’ten başka başka ne beklentim vardı? Yepyeni bir harita arzusu… O isteğim de gerçekleşti! Oyunda Kaos tanrılarıyla ilgili bir konu var ve harita, Warhammer dünyasının kuzey kesimlerinde, Kaos’un kaotik ve karanlık atmosferini harika bir şekilde yansıtıyor. WH2’nin daha aydınlık haritasından sonra bu büyük bir değişiklik oldu. Ancak Cathay bölgelerine gittiğinizde, doğu masallarından fırlamış gibi sıcacık bir atmosferle karşılaşmak da ayrı bir keyif. Arayüz konusunda ise, bu sert görünümlü atmosfer için tam olarak kırmızı bir tasarım tercih edilmiş. Bence bu, fraksiyonlar arasındaki atmosfer farklılığını biraz azaltmış. Örneğin, bina yapma ve bina yıkma simgeleri de kırmızı olduğundan okunurluktaki sorunlar biraz artmış. Ancak bu durum oyunun keyfini büyük ölçüde etkilemiyor. WH3’ten beklediğim ve umduğum bir diğer şey ise, WH2’deki rahatsız edici unsurların giderilmesiydi. Evet, WH2 harika bir oyundu ama birçok sorunu da yok saymak mümkün değil. Neyse ki WH3, bu sıkıntıların çoğunu ortadan kaldırmayı başarmış. Burada birkaçını belirtmem gerekirse:
Kaynak Sorunları
- Menzilli birimler, menzil içine giren düşmanlara otomatik ateş ediyordu. Hızlı bir biriminizi düşman menzilindeki birimlerin önüne yerleştirdiğinizde, düşmanın mühimmatını hızla tüketebiliyordunuz. Ama artık, hasar veremeyeceklerse ateş etmiyorlar.
- Savaşta öldürülen birim sayısına göre kazanılan tecrübe puanı aynıydı; dolayısıyla küçük düşman şehirlerine saldırıp lordunuza hızlı bir şekilde tecrübelerinizi artırabiliyordunuz. Artık bu, ordunun gücüne göre kazanılıyor.
- Müttefikiniz olan bir şehre sahip olmanın hiçbir faydası yoktu, ya müttefikinize savaş açıyordunuz ya da seferler yerine isyan çıkarmaya çalışıyordunuz; artık şehirleri satın alabiliyor ya da takas edebiliyorsunuz.
- Diplomasi ekranında artık Hızlı Anlaşmalar seçeneği var; bu da çok daha az zaman harcamanıza ve daha iyi sonuçlar almanıza olanak tanıyor.
- Destek birlikleriniz için uygun diğer taktikler uygulamak artık kolaylaşıyor; hangi açıdan girebileceklerini belirleyebiliyorsunuz. Hızlı gelmeleri yerine biraz beklemeleri gerekiyor ama daha mantıklı ve pratik.
- Yeni ürettiğiniz her ordu için +%15 maliyet varken, şimdi %4 seviyesine indirilmiş. Bu da daha ferah bir oynanış sunuyor.
Önceki kuşatma savaşlarının da büyük sorunları vardı. Artık kuşatma savaşları iki tipte yapılıyor: Duvarsız ve duvarlı yerleşkeler. Eğer savunma binası yoksa, normal arazi savaşı; duvarlı bir yerleşke varsa kuşatma savaşı yapıyorsunuz. WH3, kuşatma savaşlarını elden geçirdi ve artık bu savaşların çeşitliliği arttı. Duvarsız yerleşkelerde dar geçitler, inşaat barikatları ve kuleler bulunuyor. İlk başta daha akıllıca bir savunma gerekiyordu ama ne yazık ki yapay zeka hala savunma riskleri taşımakta ve sıkıcı hale getirebilmekte. Diğer taraftan, duvarlı yerleşkeler daha büyük haritalara ve oyuncunun kazandığı iki noktaya sahip. Bu noktaları ele geçirerek oyunu kazanabiliyorsunuz ki burada yapay zekanın tepkileri hala sorunlu. Özetle, bu sistemde yeni şeyler bulmak çok zor!
Bağlantı kurmak istediğim bir başka konu ise hikaye odaklı modlar. WH1 ve WH2 piyasaya sürüldükten sonra oldukça kısa bir süre içinde birleşik harita güncellemesi olan Ölümlü İmparatorluklar’a erişim sağlanmıştı. Bu, klasik modda canınızın istediğini yapmanızı sağlıyordu. WH2’nin Girdap seferi, sıkı bir kontrol sunarak oyuncu için sorumluluk oluşturuyordu. Ancak WH3’te bu yapının sıkıntıları hiçbir şekilde görülmüyor ve eski hatalardan ders alınmadan ilerlenmiş. Ana hikaye, güçlü iblis Be’lakor’un ayı tanrı Ursun’u esir alması üzerine kurulmuş. Fraksiyon liderlerinizle birlikte Kaos yarıklarını kapatmalı, çeşitli mini boss savaşları yönetmeli ve ruh parçaları toplamalısınız. Ne yazık ki, zaman kaybetmeyi gerektiren sistemde boşun yere harcanan süre söz konusu. Toprak ve gelişmeyi teşvik eden bir mekanizma yok; yalnızca hikaye ilerliyor. Rahat bir oyun deneyimi arayan oyuncular için bu, oldukça olumsuz. Hiçbir ödül veya teşvik sunmamakta ve yaptığınız işin değersizleşmesine neden olmaktadır. Benim tercihim Ölümlü İmparatorluklar olurdu fakat umarım gelecekte bu hatalar düzeltilir.
Özetle, WH3, beklediğimin biraz altında kalmış gibi hissettiriyor. WH2’nin üstüne çok fazla yenilik katmış olsa da, eksiklikler de mevcut. Gerçekten iyi bir başlangıç yaptı. Ancak daha çok şey var. Bu, bir oyun için önemli bir dönem ve birkaç ay içinde çıkacak birleşik harita ile birlikte gelişim sürecine devam etmesini bekliyorum. Belli ki zamanla bu oyun önemli bir konuma ulaşacak. Unutulmaması gereken bir not ise, oyunun serinin en iyi dönemlerinden birini geçireceğine dair inancım tamdır. Oyuncular, bu dönem boyunca deneyimleyerek şanslı hissedecekler.