Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

14 dakika okunma süresi

8

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

"Trails in the Sky 1st Chapter" yeniden yapımı, derin hikaye ve sıra tabanlı dövüş mükemmeliyeti ile RPG tutkunlarını bekliyor.

admin

7 saat önce

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Trails serisini tanımaya başladığım günden itibaren büyük bir ilgi duydum. 9 yıl önce JRYO’lara ilk adım attığım zaman diliminde, bu serinin sunduğu derin hikayesi ve karakterlerle etkilenmiştim. Falcom’un “The Legend of Heroes” serisi altında yer alan ve şu anda 13 farklı oyunu barındıran Trails, maalesef batıda büyük bir başarı yakalayamamış durumda. Bunun nedeni, belki de yeterince popüler olmaması veya mevcut oyun fazlalığı olabilir. “Diğer JRYO’ların da birçok oyunu yok mu?” diye sorabilirsiniz; bu konuda haklısınız. Ancak, dikkat çekici olan şu ki, bu 13 oyunun tamamı birbiriyle bağlantılı. Dolayısıyla, seriye adım atmak isteyenlerin tereddüt etmesi oldukça normal. Ancak, eğer kesinlikle seriye giriş yapmak istiyorsanız, şu an incelemesini okuduğunuz oyundan daha iyi bir başlangıç yok. Bu oyun, hem bir yeniden yapım olarak hem de bir JRYO olarak neredeyse mükemmel bir deneyim sunuyor.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

BİR DÜNYANIN BAŞLANGICI

Az önce de belirttiğim gibi, Trails serisi “The Legend of Heroes”un bir yan hikayesi olarak başlamış ve bu dünyanın Zemuria adı verilen kıtasında geçiyor. Trails in the Sky 1st Chapter, bu dünya ile Liberl Krallığı’nın hikayesinin başlangıcını temsil ediyor. 2004 yılında PSP için piyasaya sürülen oyun, batıda 2011 yılında PSP ve 2014 yılında PC platformlarında yer aldı. Arada geçen zaman uzundu, ancak seriye olan ilgi, özellikle Zemuria’nın Erebonia İmparatorluğu’nu ele alan Cold Steel ile arttı. İlk kez bu yıl, Falcom’un her yerde eş zamanlı bir oyunu piyasaya sürmesiyle serinin batıya geliş hızı artmıştı. Bunun bazı olumsuz sonuçları da oldu, ancak bunları daha sonraki paragraflarda ele alacağım. Trails in the Sky 1st Chapter’ın ana karakterleri Estelle ve Estelle’in 11 yaşındayken evlatlık aldığı Joshua’dır. Bu ikili, 16 yaşlarına kadar Zemuria’nın bağımsız paralı asker grubu Bracer’lara katılabilmek için çaba gösteriyor. Oyun, Kıdemsiz Bracer olma sınavına girecekleri dönemden başlıyor. İlk saatlerde Kıdemli Bracer olan babaları bir görev için onları terk ediyor ve sonrasında hava korsanları tarafından kaçırıldığı bilgisi geliyor. Bu olay, ikilinin babalarını bulmaya ve Kıdemli Bracer olabilmek için yaptıkları yolculuk sırasında başlayacak uzu bir macera kapısını açıyor.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Trails serisini sevdiğim nedenlerden biri de bu. İlk oyunda dolaşarak bölgeyi tanıma, önemli ya da önemsiz kişilerle tanışma ve arkadaşlık ilişkileri kurma sürecindesiniz. Her bölgenin kendine özgü problemlerin peşinden koşuyorsunuz. Örneğin, daha küçük bir kasaba havasındaki Rolent, büyük bir pazar alanı olan Bose veya hem sahil kenarında hem de Kraliyet Akademisi nedeniyle turistik Ruan gibi yerler her birine farklı bir atmosfer katıyor. Şu an bunları yazarken geri dönme isteği duyuyorum. Yeniden yapım versiyonundaki bu bölgeleri üç boyutlu ve renkli görmek beni gerçekten çok mutlu etti.

Bir diğer sevdiğim unsursa, bu dünyanın yalnızca iyi ve kötü karakterlerden ibaret olmaması. Trails serisi, Liberl arc’ından Calvard arc’ına kadar süregelen bir tarih sunuyor. Hem ülkelerin içindeki hem de Zemuria’nın genelindeki politik çatışmalar oldukça ilginç bir derinlik katıyor. Günümüzdeki “ahlaki olarak gri” karakter tasvirlerinden sıkılmış olmamın nedenlerinden biri de Trails serisi. Çünkü serinin sunduğu bu gri portrelerin çoğunun gerçek bir mantığı var. Karakterlerimiz arasında bu tür karmaşık figürleri de görebiliyoruz.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Yan karakterlerimiz de ana kadroya eşlik ederken oldukça ilgi çekici. Bu oyundaki ana karakterler, enerjik ve “Erkek Fatma” enerjisine sahip Estelle ile soğuk görünmesine rağmen güvenilir bir destek sunan Joshua. Oyunun ilerleyişi boyunca partimize farklı karakterler katılıyor. Estelle’in babasından eğitim almış olan Scherazard, Zemuria’nın çeşitli yerlerinde dolaşan ozan Olivier ve Kraliyet Akademisi’nin öğrencisi Kloe gibi birçok karakterle tanışma fırsatı yakalıyoruz. Çoğu JRYO’nun aksine, oyun sonuna kadar sabit bir ekip sunmaması, her bir karakteri tanıyıp kullanma fırsatı elde etmemizi sağlıyor. Trails in the Sky 1st Chapter, iki kahramanın yolculuğuna odaklanan klasik bir hikaye çerçevesinde ilerliyor. Ancak, bu klişe anlatı, oyunun evreninin derinliği ve karakterlerin karmaşıklığı ile aşılabiliyor. Tek sıkıntı, çok can sıkıcı bir “devamı ne zaman” yorumu yaptıran bir cliffhanger ile bitmesi. Eğer PSP versiyonunu oynamadıysanız, devamına şu an bile başlayabilirsiniz. Tercih tamamen sizin.

TEK TEK DE, AYNI ANDA DA GELEBİLİRSİNİZ

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Trails serisinin en sevdiğim yönlerinden biri, oyunların sıra tabanlı dövüş sistemine sahip olması. Her bir oyunda bu sistemi geliştirip ilerletiyorlar ve bu yeniden yapımda kullanılan sistem, günümüzdeki Daybreak oyunlarında da mevcut. Kısacası, dövüş alanı, pek çok JRYO’da gördüğümüz gibi “karakterler sıraya diziliyor ve sabit bir alanda vuruş yapıyorlar” değil; dövüşün başladığı alanı kullanan ve sıra geldiğinde hareket edebilen bir sisteme sahip. “Bir Baldur’s Gate 3’teki gibi dar bir alan” veya “sıra tabanlı Tales of” olarak tanımlayabiliriz.

Dövüşler sırasında kullanabileceğiniz üç farklı saldırı türü mevcut: Normal saldırı, oyundaki büyü sistemi olan Art ve her karakterin kendine ait yeteneklerini kullanan Craft. Craftlar yalnızca saldırılarla sınırlı değil; her bir karakterin özel yeteneklerini ifade eden Craftlar da var. Örneğin, Estelle’in partinin saldırı ve savunma puanlarını artıran, belirli bir süre boyunca Craft puanlarını yenileyen Motivate craftı, Kloe’nin partideki her tura sağlık yenilemesini sağlayan Weiss Aura craftı gibi daha birçok yetenek bulunuyor. Tüm bunlar, bolca Craft puanı kullandığından dikkatli kullanmak önemli. Her karakterin “Ultimate” saldırısı olarak nitelendirebileceğimiz S-Craft’lar da zaman zaman icap edebilir; bunları yalnızca 100 ya da daha fazla Craft puanınız olduğunda kullanmak mümkün. Bu noktada, oyunun büyü sistemine dair Artlar gündeme geliyor. Trails evreninde “büyü” ifadesi aslında bir teknoloji anlamına geliyor. Bunun sebebi, 1202 yılı civarlarında, “Orbal Devrim” adı verilen bir teknoloji ilerlemesi yaşanması ve Orbment denilen cihazların icat edilmesidir. Bu cihazlara takılan minik kristallere quartz deniyor ve bu quartzlar sayesinde büyüsel yetenekler kazanıyoruz. Oyundaki hemen hemen her şey bu Orbmentlar ile destekleniyor ve Taktiksel Orbmentlar, büyü yeteneklerimizi açmamıza olanak tanıyor.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

İncelemeye dönersek, Final Fantasy VII’nin malzemelerine benzer olması beklenebilir. Ancak, serinin özgün yapan şey, kullanılan her quartzın çeşitliliği ve bazı karakterlerin orbment seçimleri ile sunduğu kısıtlamalar. Estelle, her tür quartzı orbmentinin her yuvasına yerleştirebilirken, Joshua’nın yalnızca Zaman quartz’ı takabildiği yuvası mevcut. Kloe ise yalnızca Su Quartz’ı takabildiği bir yuvaya sahip. Bu başlangıçta can sıkıcı gözükse de, karakterlerinizi nasıl şekillendireceğinize dair bir kılavuz niteliğinde. Quartzları kullanmak, yeni büyüler açıyor ve belirli birleşimlerle daha güçlü büyülere ulaşmanızı sağlıyor. Quartzların sağladığı yenilikler yalnızca yeni büyülerle sınırlı değil; her biri karakterlere özellikler de katıyor. Ateş quartzları, saldırı odaklı yeteneklerinizi artırırken, toprak quartzları savunma ve zaman quartzları hızlı hareket etme kabiliyetinizi destekliyor. Dolayısıyla, sağladıkları kombinasyonlar oldukça zengin. 65 saatlik bir oyun sürecimde, bu quartzlarla deneme yaparak en az 5 saati harcadım.

Dövüşlerin sıra tabanlı olmasına rağmen dinamik kılan en önemli unsur, dövüş esnasında rastgele verilen bonuslar. Bu bonuslar, bazen sağlık, enerji ya da craft puanı dolduruyor, bazen de aniden ve enerji puanı harcamadan büyü yapmanıza olanak tanıyor. Bu esnada kritik hasar verecek saldırıların garanti edilmesi gibi bonuslar da mevcut. Bu bonuslar sadece oyuncuya değil, düşmanlara da atanabiliyor. Hatta bazı büyüler ya da craftlar ile bu bonusları düşmanlardan almak mümkündür. Estelle’in Comet craftını kullanarak düşmandan “Zero EP” bonusu çalmayı ve ardından Clock Up EX büyüsünü kullanarak saldırı sırasını öne almaya çalışmak benim en keyif aldığım şeylerden biri oldu. Yani, Joshua ve partideki diğer karakterlerle düşmanların savaşı sırasında geriye düşmesi için gereken craftları kullanarak Estelle’in sıranın gelmesini en hızlı şekilde sağlamak da önemli stratejilerden biri.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Ancak Trails’daki dövüşlerin belki de en dikkate değer özelliği, partinin gerçek bir ekip hissettirmesi. Bu durumun en büyük sebeplerinden biri, oyunda ilerledikçe kazanılan destek yetenekleri. Bu destek yetenekleri sekiz seviyeden oluşuyor ve partinin dinamik yapısını artırarak büyük bir fayda sağlıyor. Bazı karakterler, diğerlerinin önüne atlayarak hasar almalarını engellerken, bazıları otomatik olarak sağlıklarını yenileyebiliyor. Düşmana zarar vermek için ikinci bir saldırı sağlamak gibi kullanışlı yetenekler sunmakta. Hem oyunun dinamikliğini artırıyor hem de partideki bireysel ilişkileri koruyor.

Trails’in bir diğer önemli mekaniği, düşmanı sersemlettiğinizde ya da kritik hasar verdiğinizde ortaya çıkan takip saldırılarıdır. Bu mekanik, başlangıçta yalnızca tek bir takip saldırısı ile sınırlı olsa da, oyun ilerledikçe iki kişinin gerçekleştirdiği “Chain” ve parti sayısına göre açılan “Burst” ile vazgeçilmez bir özellik haline geliyor. Bunun da kendine ait bir “puan” sistemi mevcut. Normal takip saldırıları ile puan kazanabilirsiniz; Chain üç, Burst ise beş puan harcıyor. Oyun ilerledikçe, bu mekaniklerin aktif dövüşlerde de kullanılabilmesi, stratejiyi daha etkili hale getiriyor.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Aktif dövüş sistemi, belirli bir düzeyde detay sunan, ancak oldukça kullanışlı bir mekanizmadır. Dolaşan düşmanlara basit kombinasyonlarla saldırmanızı sağlar. Bu durum, düşmanları sıra tabanlı dövüşe geçmeden önce sersemletmenizi ve ardından takip saldırısıyla başlatmanızı kolaylaştırır. Kendi seviyeniz veya daha düşük seviye düşmanlarla aktif dövüş sistemini kullanarak zaman kaybetmemeniz, oldukça işlevsel bir yaklaşım. Özellikle yemek tarifleri ve yükseltmeler için gereken canavar parçalarını hızlıca toplamak amacıyla bu mekanizmayı sıklıkla kullanıyordum.

YAPACAKSANIZ BÖYLE YENİDEN YAPIN

Trails’in sıra tabanlı sistemini ne kadar sevdiğimi açıkladıysam, şimdi de bu yeniden yapımın sunduğu harika unsurlara göz atmamızın zamanı geldi. Trails in the Sky 1st Chapter, tam anlamıyla bir yeniden yapım olarak benim beklentilerimi karşılayan bir deneyim sundu. Başından sonuna, orijinal oyunun hikayesini takip ederken, bunu bozmadan ve oynanışı her açıdan geliştirmeyi başardılar. Hızlı seyahat, hemen hemen her 3B Trails oyununda bulunan ve hem normal oyun hem de dövüşlerin hızını artıran Turbo modu gibi bazı kullanışlı güncellemeler mevcut. Haritada hiçbir şeyi kaçıramayacağınız göstergeler, tek bir tuşla ulaşabileceğiniz rehber, uzun süre oynamazsanız geri döndüğünüzde en son neleri yaptığınızı hatırlatan bir günlük ve daha fazlası, bir yeniden yapımda bekleyebileceğiniz tüm yenilikleri sunuyor.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Bunlara oyunun teknik yönleri de ekleniyor. Trails in the Sky 1st Chapter, PS5’te stabil bir 60fps’de çalışıyor ve eğer ekranınız 120fps’i destekliyorsa o hızda da oynama şansınız var. Switch versiyonuna dair henüz bir inceleme yapmadım, ancak orada da stabil bir deneyim sağladığı söyleniyor. Bu performansı daha da özel kılan şey, oyunun grafikler açısından Falcom’un en iyi görsel deneyim sunan oyunu olması ve geniş haritalarda neredeyse hiç yükleme ekranı olmadan oynanabiliyor olması. Yükleme ekranları yalnızca binalara giriş ve çıkışta ya da ara sahnelerde beliriyor ve bu süre genelde birkaç saniye sürüyor. Bunu bu kadar şaşkınlıkla karşılamamın nedeni, hemen öncesinde yaşadığım Digimon Story: Time Stranger oyununun uzun yükleme ekranlarıydı.

İlgimi çeken bir diğer husus, Falcom’un ince detaylara gösterdiği özen. Bu kısa yükleme anlarında, o sırada partinizde bulunan karakterlerin PSP versiyonlarındaki mini modellerinin kullanılması, oyun müziklerini istediğiniz şekilde seçebilme imkanı ya da seslendirmeyi Japoncadan İngilizce’ye çevirebilmeniz gibi detaylar, Falcom’un özensiz bir yeniden yapım sunmadığını kanıtlıyor. En hoşuma gidenlerden biri de ekranı sabit bıraktığınızda sol köşede beliren ipuçları ve lore bilgilerinin gösterilmesidir.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Ancak, bu yeniden yapımın sorunları yok değil. Ne yazık ki, bu problemler Falcom’un kendisinden çok batıda dağıtımcılığı üstlenen GungHo ile ilgili. Falcom’un batıdaki dağıtımcılık tarihine kısaca göz atacak olursak; 2011’de Trails serisi batıya geldiğinde distribütörlük XSEED tarafından yapılıyordu. Ancak zamanla Marvelous’un XSEED’deki çoğu çalışanı ayrılması ve yeni anlaşmalarda NIS America’nın daha fazla para ve daha iyi pazarlama sunduğu nedeniyle XSEED’in elinden çıkarıldı. Bu durumda Ys VIII öncesindeki Ys’ler ve Cold Steel 3 öncesindeki Trails’ler Switch’te mevcudiyetini yitiriyor. GungHo’nun seçilmesi, yeni bir lokalizasyon için Falcom’un anlaşma yapması gerektiğinden kaynaklanıyor.

Bir yandan bu durum, ilk kez bir Falcom oyununun her yerde eş zamanlı olarak çıkmasını sağladı. Fakat bu kapsamda sıkıntılar da ortaya çıktı ve bunlar arasında en büyüğü çevirinin tutarsızlığı. Çoğu oyuncunun Trails in the Sky ile ilk deneyimi XSEED’in versiyonu olduğundan, GungHo’nun çevirisi farklı terimler kullanarak bir uyumsuzluğa yol açtı. “Acerbic Tomato”nun “Bitter Tomato” olarak ve “Archaism”ın “Golem” olarak çevrilmesi, serinin evreninde zaten bulunan Golemlerle karışıklık yaşatıyor. Ayrıca, her Tetracylic kulesinin isminin değiştirilmesi gibi çeviri sorunları mevcut. Ancak, bu terminoloji problemleri dışında genel çevirinin oldukça vasat olduğunu söylemek haksızlık olur, çünkü oyunu anlamanızı engellemiyor, dolayısıyla çok aşırı kötü bir durum yok. XSEED çevirisi daha kişiselleştirilmiş bir yaklaşım getirirken, GungHo’nunki daha direkt bir çeviri olarak öne çıkıyor. Ben de elbette XSEED çevirisini tercih ederim, lakin ciddi bir sorun yaşamadığınızı söylemek de adil olur. Bu gözler, NIS America’nın orijinal Ys VIII çevirisini gördü ve bu bağlamda büyük bir sorun yok.

Trails in the Sky 1st Chapter: Yeniden Yapımın Derin Dünyası ve Sıra Tabanlı Dövüş Mükemmelliği

Diğer bir sıkıntı ise oyunun Steam’deki yerel fiyatlandırmasıydı; ama ben incelemeyi tamamlarken GungHo fiyatları 60 dolardan 40 dolara indirdi.

PEKİ SONRAKİ YOLCULUK NE ZAMAN?!

Trails in the Sky’ın orijinal oyununu bitirmiş olmama rağmen, bu yeniden yapımın ardından hemen sonraki oyuna geçmek istedim; ancak şimdilik bunun mümkün olup olmadığını bilmiyoruz. Oyunun sonunda “Devam edecek” ifadesiyle bizi dürtüyor olsalar da, henüz herhangi bir çıkış tarihi açıklanmış değil. Zaten, serinin güncel oyununu da takip etmem gerek; Cold Steel’de duraklama yapmıştım. Artık Calvard Cumhuriyeti’ne gitme adına hamle yapmak zorundayım. Eğer zaten seriyle iç içe iseniz, bu konuda fazla bir şey söylemeye gerek yok; çoktan alıp oynamış olmalıydınız. Ancak, eğer seriye daha yeni katılmayı düşünüyorsanız, şu an tam zamanıdır. Trails in the Sky 1st Chapter, bir Persona 5, Final Fantasy X veya Dragon Quest XI’in kendi serileri için ne anlama geldiği gibi, Trails için de “o” oyunu niteliğinde. Belki 2nd Chapter daha da muhteşem olacak, ama fazla da övmeyeyim. Beğenmezseniz boşuna eleştiri almak istemiyorum.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?