Warzone: Savaşın Hızlı ve Eğlenceli Yüzü

Battle royale türü uzun süredir aramızda ve bu türdeki talep düşüş yaşasa da, bu durum yeni oyunların peşinden koşmasını engellemiyor. Warzone da bu kervana katılanlardan biri. Hani derler ya, “gelen gideni aratır.” İşte burada tam da o durumu yaşıyoruz. Call of Duty serisi için bu bir ilk değil, zira Black Ops 4 ile başlayan Blackout modu, CoD tarihinin ilk resmi battle royale’ı olarak kayıtlara geçti. Ama işte ben, CoD sevdalısı olarak Black Ops serisinin rüzgarına kapılmayı başaramadım. Zira o senaryolar, çevrimiçi modlarıyla bana pek hitap etmiyordu. Ama Blackout’u deneyimlediğimde, CoD mekaniklerinin aslında battle royale için oldukça eğlenceli olduğunu fark ettim. O yüzden Modern Warfare’in BR moduna gözüm gibi bakıyordum.

Ve İşte O Gün Geldi!

Gün geldi çattı, Modern Warfare’in Warzone moduna adım attım. Fakat sonuç? İşte orası biraz karışık oldu. Aslında yaşadığım hisleri Modern Warfare’in üzerine yıkmak istemiyorum. İncelemesini yaptığım oyunu çok beğendiğimi açıkça belirtmiştim. Klasik CoD 4 tecrübesini iliklerime kadar hissettiğim bir oyun, bana gün ortasında bile bir maç atıp çıkabileceğim kadar keyif vermişti. Warzone’dan da benzer bir performans bekliyordum. Ama ne yazık ki, modun tadı damağımda kalmış gibi oldu. Bir kekremsi tat; öyle bir şey işte!

Silahım, Şekil Önümden Çekil!

Şimdi, Warzone’un ne olduğunu biraz daha derinlemesine inceleyelim. Yaklaşık 150 kişinin Verdansk isimli haritaya atlamasıyla başlıyor oyun. Battle royale’in klasik mekanikleri burada da mevcut. Silah topluyor, gelişiyor ve daralan çemberde hayatta kalan son grup olmayı umuyorsunuz. Ama iş CoD olunca bazı değişiklikler de karşımıza çıkıyor. Mesela loot mekaniği, tam bir değişim içinde! Her zamanki gibi belirli bölgelerde silah ve zırh toplama imkanınız var ama bu silahlar, attachment olmadan geliyor. Yani, bir nevi “sade” kalıyorlar. Hani elma gibi düşünebilirsiniz; kırmızı elma, yeşil elma derken, ben de bu renklere göre silahları ayırmaya başladım. Kırmızı olanlar daha dolu, sarılar en iyi, yeşiller ise “belki” kategorisinde. Hatta bazıları, “kırmızı” derken, aslında “kırmızı-beyaz” dedikleri silahları buluyoruz.

Gulag Misafiri Olmak

Öldüğünüzde team arkadaşlarınızın sizi kaldırma mekanizması, Apex Legends ile hayatımıza girmişti. Warzone da bunu es geçmemiş. Fakat bir fark var ki, burada öldüğünüzde kollarınızdan tutan iki asker sizi Gulag adındaki hapishaneye atıyor. İşte burası tam bir komedi sahnesi! 1v1 savaşlar düzenleniyor ve tamamen rastgele silahlar ile rakibinizi alt etmeye çalışıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz, vuruş yaparken elinizdeki silah, yokuş aşağı giden bir dağ bisikleti gibi kayıyor. Galip geldiğinizde haritaya geri dönüyorsunuz, ama mağlup olursanız işte o zaman gerçek eğlence başlıyor! Çünkü Gulag’dan çıkış ücreti ödenecek ve bu, tam bir “güzel bir yolculuk” hikayesi gibi.

Para, Para, Para!

Gulag’dan kaybederseniz, işte o zaman Warzone’un “para” mekaniği devreye giriyor. Haritada açtığınız her sandıktan para kazanıyorsunuz. Bu paralar ile istasyonlardan çeşitli özellikler açabiliyorsunuz. Arkadaşınızı kaldırmak için bir şeyler alabilirsiniz ama isterseniz paranızı “self-revive” özelliğine harcayabilirsiniz; bu sayede yere düştüğünüzde kendinizi kaldırabiliyorsunuz. Ama dikkat! Bu perk, oyunun ilerleyen safhalarında çok işinize yarıyor. Hatta “Plunder” adı verilen ve sadece para toplamaya odaklı bir mod bile mevcut; sanki para toplamak için bir bankaya soygun yapacakmışız gibi!

Adalet Bunun Neresinde?

Bir Call of Duty oyuncusu olarak, Warzone’un Modern Warfare oyuncularına “haksız bir avantaj” sağladığını düşünüyorum. Özellikle Loadout Drop’lardan seçebileceğiniz sınıflar, yeni oyuncular için tam bir kabus. Açıkçası, haritada 150 kişi olduğunda silahlarınızı doğru seçmek zorunda kalıyorsunuz. Kullanabileceğiniz Field Upgrade’ler de sizi bekliyor. MW’den tanıdığımız Dead Silence gibi özellikler burada kutulardan toplayabileceğiniz ekipmanlar haline getirilmiş. Yani, bir “sneaky” gibi sessizce yaklaşmak mümkün!

Son Söz

Battle royale oyunlara epey zaman gömmüş biri olarak, türün en iyi örneklerinin bile bazen tatsız gelebileceğini hissediyorum. Warzone, getirdiği ilginç yeniliklerle türe farklı bir bakış açısı sundu. Ancak, temel Modern Warfare’in hala çok daha çekici geldiğini söylemeden geçemeyeceğim. Sonuçta, bu sadece benim görüşüm! Dürüst olmak gerekirse, Warzone; Modern Warfare’in iyi işleyen mekaniklerini, battle royale türüne yeni özelliklerle harmanlamayı başardı. En iyisi olmasa da, eğlenceli saatler geçirmek için iyi bir seçenek. Eğer iyi bir takımınız varsa, Verdansk’ta keyifli vakit geçirmeniz kesin!