Yapay Zeka ve Oyun Geliştirme: İnsani Dokunuşun Değeri

Oyun geliştirirken yapay zekayı kullanıyoruz, ama unutmayın, bir insanın ‘Aman dikkat, orada düşman var!’ dediğinde bir başka keyif var!

admin

PlayStation ortak CEO’su Hermen Hulst, yapay zekanın oyun geliştirme üzerindeki etkisi hakkında önemli açıklamalarda bulununca, insanlar bir nebze de olsa günümüzün bilim kurgu filmleri gibi bir gelecek hayal etmeye başladılar. “Yapay zeka mı? Hemen hemen her şeyde!” diye haykıran Hulst, AI teknolojisinin oyun sektörünü “devrimleştirme” potansiyeline sahip olduğunu dile getirirken, bir an için video oyunlarından çok robotların dans etmesini izlediğimizi düşündüm. Ancak birileri sırtımda hissettiğim o görünmez omuz vurmasıyla beni gerçekliğe döndürdü: “İnsanın dokunuşu nereye gitti ama, dostum?”

Hulst’ın söylemlerine göre, “Oyunlarda hem AI ile yenilikçi deneyimlere hem de el işçiliğiyle hazırlanmış, üzerinde düşünülmüş içeriklere talep olacağını düşünüyorum.” Yani, evet, oyuncuların zekice tasarlanmış, yapay zeka ile geliştirilmiş dünyalara atılmak isteyeceği kesin. Ama benim merak ettiğim, oturup bir köy evi inşa etmeyi bekleyen sevgili ustaların “Ellerimle yarattım” diye bağıran yaratımlarını nasıl unuttukları. Örneğin, bir yapay zekanın hazırladığı içeriği oynarken alacağınız keyif ile aynı oyunun başından beri gördüğünüz ve sevdiğiniz bir geliştirici tarafından hazırlanan içerik arasında nasıl bir fark olabilir ki?

PlayStation Studios’un ürün yöneticisi Asad Qizilbash da, bir öncekine ilave ettiği açıklamasında, AI teknolojisinin tüketiciler için daha anlamlı hikayeler ve kişiselleştirilmiş deneyimler yaratacağını belirtiyor. Hmm, düşünmeye değer. Ama bu hikayelerin arkasında bir insanın kalemi olduğu sürece daha bir anlam kazanıp kazanmayacağını düşünmekteyim. Özellikle de dijital dünyada büyüyen Gen Z ve Gen Alpha gibi genç nesillerin, hayal dünyalarındaki maceralarının aslında bir insan tarafından kurgulandığını bilmesine ne demeli? Kendi masalını yazmak için yapay zekayı kullanmayı tercih edenler, bir köşede eğlenmeye devam etsinler, ama ben her zaman insani dokunuşun sıcaklığına daha fazla değer veririm.

Ve hepimiz biliyoruz ki günümüzde yapay zeka sadece oyun sektöründe değil, pek çok sektörde ilgi odağı haline gelmiş durumda. Birisi ne derse desin, burada oyun şirketlerinde farklı stratejiler izleniyor. EA gibi bu konuya çok pozitif bakanlar var; adeta yapay zeka bayramı yapıyorlar. Hatta CEO Andrew Wilson, 100’den fazla aktif AI projesiyle oyun geliştirme süreçlerini desteklediklerini duyurmuş. Bunu duyduğumda aklımda bir soru belirdi: Peki, Nintendo ne yapıyor? Orada bir büyücü var mı? Nintendo Başkanı Shuntaro Furukawa ise, olaya daha temkinli yaklaşıyor, oyunculara en iyi deneyimi sunmak için şirketin yıllarca edindiği bilgi birikiminin AI’a göre daha değerli olduğunu savunuyor. Gerçekten de öyle. Yıllarca süren oyunculuk tecrübemizle, bir bilgisayarın bize tecrübe sunmasından çok daha fazlasını bekleyebiliyoruz.

Sözün özü, yapay zeka oyunları değiştirebilir, ama yüz yıllarca boyunca kazanılan bizzat insana ait olan deneyimi de unutmamak lazım. Hulst’ın denge arayışı, hepimizin arayışıdır aslında: Oyunların neşesi, insan ruhunun derinliklerinden gelmeli; aksi takdirde bir yudum yapay zeka içimizdeki en derin hisleri boğar, tüm yüreğimizi kabuğuna kapatır. Fakat haydi, keşfetmeye devam edelim: Yine de, oynayacak bir şeyler bulursak!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version