Yotei’nin Hayaleti: İntikam ve Kayıp Üzerine Bir Yolculuk
Yotei'nin Hayaleti, intikam ve kayıp temalarını derinlemesine keşfeden etkileyici bir yolculuk sunuyor. Gizem dolu serüvene hazır olun!
4 saat önce

Alevlerin sıcaklığı, gözlerimin önünde ailemin katledilişinde yaşadığım korkunç anlarla harmanlanmış bir hatıra olarak sürekli zihnimde. Yotei dağının heybetli görüntüsünün önünde, karşı karşıya olduğum alevlerin dansı ve yoğun dumanın boğucu kokusu hâlâ zihnimde canlı. O korkunç anlardan geriye kalanlar, ailemin gülümseyen yüzleri silikleşse de o lanet maskeleri ve o acı verici duman hafızamda bir kâbus gibi hatıra kaldı. Onların kaybını unutmamak için her fırsatta ateş yaktım, ve her seferinde dumanını içime çektim. İntikam ateşi içimde bir Onryo ruhu yarattı ve şu an korkmadan açıklıyorum; şimdi, korkma sırası sizde. Onryo, karanlık rüyalarınıza sızdığında en korkunç kabuslarınıza tanık olacaksınız.
Ghost of Yotei, aynı zamanda öncülü olan Ghost of Tsushima (bundan böyle GoT olarak anılacak) gibi bir intikam hikâyesi olarak kurgulanmış. 1603 yılında, Japonya’nın en kuzeyinde bulunan o dönemin Ezo, günümüzün Hokkaido bölgesinde, nefes kesen doğa manzaraları eşliğinde ailemin Yotei Altılısı tarafından yok edilmesinin acısını çıkarma peşindeyiz. Ana karakterimiz Atsu, Kill Bill’deki Bride gibi bir “öldürülecekler listesi” ile hikâyemize giriyor. Bilinmesi gereken, bu oyun GoT’tan 329 yıl sonra geçiyor ve Atsu ile Jin Sakai arasında hiçbir bağlantı yok. Atsu, ailesinin öldüğü gece anakaraya kaçarak orada kendini eğitti, katana kullanmayı öğrendi ve ünlü Sekigahara Savaşı’nda yer aldı. Hazır hissettiğinde, intikam almak için Ezo’ya geri döndü. Atsu’nun intikam arzusu ve öfkesi 16 yıl boyunca hiç sönmedi, tersine giderek büyüdü ve bu öfkeyi düşmanlarını katlederek yakından hissediyoruz, teşekkürler Dualsense. İntikam duygusu, liste yazılma aşamasında öyle yoğun bir şekilde veriliyor ki, ben de bu kişisel bir mesele haline geliyor. Atsu’nun düşmanlarını avlamaktaki kararlılığı, halk arasında “Onryo” olarak bilinir hale gelmesine ve bir şehir efsanesine dönüşmesine yol açıyor. Bu durum, GoT’ta Jin’in “Tsushima’nın hayaleti” olarak anılmasıyla benzerlik gösteriyor.
Yotei Altılısı, ana düşmanımız Saito’nun en güçlü yandaşlarını barındırıyor. Saito’nun amacı, şogunluğun anakarayı mahvedip Ezo’ya olan bakışını dikmesi ve Ezo’nun özgürlüğünü sağlamak noktasında karşıt bir duruş sergilemesi. Bu noktada hırslarıyla Ezo halkına zulmederken, Atsu’nun ailesini de öldürüyor. Oyunun başlangıcında Yotei Altılısı’ndan biri ile karşılaşıyoruz ve kalan beşli, haritanın farklı bölgelerinde hüküm sürüyor. İlk olarak hangi hedefi takip etmek istediğimiz biz oyunculara bırakılıyor. Bu aşamada, hangi silahı açmak istediğiniz konusunda önerim, ilgili silah ustasının bulunduğu bölgeye gitmek olacaktır. Bu beşlinin farklı bölgelerde halka eziyet etmesi, ayrıntılı görevlerle aktarılıyor; halk, Saito’nun zulmünden kurtulmanın umuduyla giderek büyüyen bir nam salmaya başlayan “Onryo”ya sığınma yoluna gidiyor.
Bir Epidemik Anlatım… Hikâyedeki bazı detaylar inandırıcı gelmese de, genel anlatım akıcı ve ilgi çekici. Arka plan öğeleri ve yan görevlerle atmosfer gayet başarılı bir şekilde aktarılmış. Ana düşmanımız olan karakter kötü olmanın ötesinde, gerçek bir motivasyona sahip. Atsu’nun kişisel intikam hedefinin ötesinde, her bölgedeki huzursuzluk, ana hikâye ile bağlantılı bir çatışma alanı yaratıyor. Örneğin, Saito her yere Atsu için “kellesini getirin” ilanları asıyor. Oyunun başlarında bu ilanlar oldukça basitken, ilerledikçe ve Atsu daha çok tanındıkça çizimler detaylanıyor ve Atsu’ya benzer hale geliyor. Ayrıca sık sık kelle avcıları, ilanlardaki ödülü almak amacıyla Atsu’yu öldürmeye çalışıyor.
Hikâyenin sunduğu deneyimlerin çoğu, ince detaylarla zenginleştirilmiş bir açık dünya tasarımına sahip. Haritanın beş bölgesi, her birinin kendine özgü bitki örtüsü ve manzaralarıyla karşımıza çıkıyor. Oyun boyunca bu kadar çok ekran görüntüsü aldığımı hatırlamıyorum. Yemyeşil ormanlar, kırmızı ve sarı ağaçlar, uçuşan yapraklar, karlarla kaplı kayalık bölgeler, engin dağlar, nehirler ve donmuş göller… Her detay, oyunu oynarken doğanın içinde yaşama hissini güçlendiriyor. Bir dağın zirvesinde rüzgârı hissettiğim anlar oldu, bir şelalenin önünde ise dakikalarca durup doğanın seslerini dinledim. Bu oyun benim için bir terapi oldu.
Düşmanla Karşılaşmalar Aksiyon, GoT ile aynı temaları taşırken, Atsu’nun beş farklı silah seçeneği mevcut. GoT’ta sadece bir katanamız vardı, ancak Yotei’de düşmanların kullandığı silaha göre üstünlük sağlayan silahlarla mücadele etmemiz mümkün. Ancak Atsu’nun bu silahları kullanmayı öğrenmesi gerekiyor, çünkü yalnızca katana üzerinde uzmanlaşmış durumda. Haritada yeni yerler keşfettikçe, her silahın bir ustası ile karşılaşıyoruz ve bu ustalar, mini görevler aracılığıyla Atsu’ya silahların doğru kullanımını öğretiyor.
Bir Savaş Geleneği… Dövüşler, hızlı ve akıcı bir şekilde ilerliyor; düşmanlar, araya girmeden sırayla beklemiyorlar. Dolayısıyla, bir kalabalığın ortasında doğru pozisyon almak hayati önem taşıyor. Bir grup düşmanla karşılaştığınızda, ok veya mermilere karşı koyarken, düşmanları teker teker alt etmek biraz kaos hâline geliyor; fakat bu kaos oldukça eğlenceli bir deneyim sunuyor. Ancak düşmana kilitlenme mekanizmasının mükemmel çalışmadığını söylemek zorundayım. GoT’ta yaşanan sıkıntılar, Yotei’de de gün yüzüne çıkıyor. Düşmana kilitlenirken yaşanan zorlanmalar, ekran başında oldukça can sıkıcı olabiliyor.
Tecrübeler ve Koleksiyonlar Oyun içinde toplanabilecek farklı kılıflar, zırhlar ve tılsım seçenekleri de bulunuyor. Tılsımlar, Atsu’nun güçlerini önemli ölçüde geliştiriyor. Ayrıca, beş ayrı giysi seti kaydedebilmemiz, farklı dövüş stilleri arasında kolaylıkla geçiş yapmamıza olanak sağlıyor. Dövüşlerde, sadece Atsu’ya değil, bazen de ona bir kurt eşlik ediyor. İlk başta rastgele ortaya çıkarken, tutsak kurtları özgürleştirerek bağımız güçleniyor ve ayrı yetenek puanları kazanıyoruz.
Döngü tamamlandıkça, Atsu’nun ruh barı doluyor ve bu da her silaha özgü yüksek hasar veren özel yetenekleri kullanmamızı sağlıyor. Ayrıca kamp mekaniği, oyunda işlevsellik sunuyor; yoldaşlarla bir araya gelip tatlı müzikler eşliğinde vakit geçirmek, oyuncuya huzur veriyor. Haritada işaret olmayan yerlerde keşif duygusunu harekete geçiyor. Onryo’nun hikâyesi, her anında tadını çıkardığım görselliği ve atmosferiyle ruhumun pasını silen bir deneyim oldu. Oyun bitince uzun süre hissettiğim kayıptan ötürü ilk kez oynayacak olanları kıskanıyorum. Umarım yakında yeni ek paketler gelir. Çok oyunculu Legends modu ise 2026 yılında bizlerle buluşacak.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?