Zamanda Yolculuk: Oyunlarda Geçmişe ve Geleceğe Dönüş Maceraları
Zamanda yolculuk mu? Geçmişte dinozorlara selam verip, gelecekte yemek tarifleri mi arayalım? Oyunlarla geçmişe ve geleceğe eğlenceli bir yolculuk!
8 saat önce

Daha mini minnacık yaşlarda “Geleceğe Dönüş” izleyerek zamanda yolculuk konseptinin büyüsüne kapılmıştım. O zamanlar, mahalledeki hurda tırdan bir zaman makinesi yapma hayaliyle yanıp tutuşuyordum. Ama ne yapıyım, hurdacılar beni hoop diye elime aldılar, zaman makinemin bile hurdayı boylamasına neden oldular! Gerçi şu an düşünüyorum da, bu tırdan zaman makinesi yapmak ne kadar mantıklıydı ki? Yani senin zaman makinenin iki tekerlekli bisikletten farksızsa, gittiğin zaman diliminde bir kaplumbağa bile seni geçer, zaten gerçek anlamda zaman yolculuğu yapamazdın. Hal böyle olunca, realiteden kaçışın en kestirme ve en eğlenceli yolu olan oyunlarda zamanda yolculuk konseptine bir ayrı ilgiyle baktım. Kim bilir belki gelecekte bir gün kendimi 7 Aralık 1993 (Doğum Günüm) tarihine gönderecek bir oyun bulurum ve o günü tekrar yaşarım. Hayallerimden vazgeçmemek için her oyunun peşindeyim!
- Son Jeton – Back to the Future: The Game
Aslında düşündüğümde, tatminkar bir oyun görmediğimi söylersem Telltale yetkilileri beni hoverboard ile kovalar. Zira Back to the Future: The Game her bölümüyle öyle şahane bir Geleceğe Dönüş deneyimi yaşatıyor ki, içimdeki çocuğu tekrar vurgulamak zorundayım! Fakat ne yazık ki, bir macera oyunu olduğu için özgürlük alanımız tamamen kısıtlı. Elimize verilen senaryoyu hayata geçirmekten öteye geçemiyoruz. DeLorean’a atlayıp istediğim tarihe gidemediğimde, zaman yolculuğunun benim için bir manası kalmıyor gibi hissediyorum. Zaman yolculuğu yapabilmek için ben de bir gün kendi alternatif 2023’ümü yaratacağım!
Kara Tahta Hasreti
Elimizde zamanda yolculuğu merkezine koymuş çok fazla oyun yok. Bahsettiğim zamanda yolculuk, kuantum diyarları, paralel evrenler gibi soyut konulardan ibaret değil. Yani BioShock‘tan ya da başka karmaşık oyunlardan falan bahsetmiyorum; gerçekten zamanı bükebilmekten, geçmişi ve geleceği bambaşka bir şekilde algılayabilmekten bahsediyorum. Mesela, 2009 yapımı TimeShift o konuda az da olsa bir şeyler başarmıştı. FPS türünde bir oyun olmasına rağmen, zamanı durdurmak ve geri sarmak gibi mekanikleri bir shootera yerleştirdiği için aklımı başımdan aldı. Yani düşündüm, “Bu oyun bana hooopulu bir dünya sunuyor, neden oynamayayım ki!” diyerek, tam anlamıyla başına oturup bayıla bayıla oynamıştım.
Ya da biraz daha geçmişe gidersek, Prince of Persia: The Sands of Time benzer mekanikleriyle beni kendine çekmeyi başarmıştı. Ama Assassin’s Creed serisi de, aslında bir nevi geçmişe yolculuk yaptığımız bir oyun serisi. Yani zaman çizgisini değiştirmek mümkün değil gibi görünüyor. Benim esas istediğim, tıpkı “Back to the Future” filminde olduğu gibi geçmişte bir şeyleri bozduğumuzda, bunun bütün zaman çizgisini etkilemesini görebileceğimiz bir oyun. Doc. Emmet Brown’ın o meşhur kara tahtaya çizdiği alternatif 1985 tablosu sürekli aklımda. Elbet bir gün ben de kendi alternatif geleceğimi yaratacağım!
GTA Modları Da Olmasa…
Benim gibi dünya genelindeki pek çok “Back to the Future” hayranı da aynı konseptte bir oyun istediği için, 3’ten sonraki tüm GTA oyunlarına bir “Back to the Future” modu eklemişler. Ama tabii ki, eldeki kısıtlı imkanlarla, bu modlarda DeLorean ile 88 MPH yaptıktan sonra aynı haritanın içindeki aynı binalara tekrar geliyorduk. Yapabildikleri maksimum değişiklik, etrafta dolaşan NPC arabaları gittiğiniz zaman dilimine göre eski modellerle değiştirmekti. Yani 1453 senesine gittiğinizde, halen Malibu kulübünde bikinili dansçılar olması oldukça manidar. Düşünsenize, tarihteki gerçek olayların üstüne böyle bir sahne geliyorsa, bu tam anlamıyla absürt bir durum olmaz mı? Yine de en azından DeLorean sürme konusunda elimizdeki en kaliteli alternatif bu modlar gibi görünüyor. Ama aslında bir alternatif daha var. Eğer benim gibi bu konuda kafayı kırdıysanız, “No Time” isimli minik bir Indie oyunu tam size göre. Lost in Time Studio tarafından yapılan bu oyun, “Geleceğe Dönüş” parodisi gibi görünse de, yapımcı oyunu neredeyse her hafta geliştiriyor.
No Time adlı bu oyunun senaryo modunda geliştirilen alanlar, geçmişte yapılan hataların geleceği etkileyebileceği bir mekanik içeriyor. Şu an itibarıyla oyunun çalışan bir Sandbox modu var ve haritalar oldukça sınırlı. Örneğin, 1000 senesine gittiğinizde etrafta sadece ağaçlar ve birkaç tane easter egg bulabilirsiniz. Ama 1700’ler ve sonrasında, demircilik yaparak akçe kazanıp karnınızı doyurabileceğiniz bir hayat yaşayabilirsiniz. Gözlerimle gördüm, ileride bu oyunun güncellemeleriyle birlikte daha fazla içerik getireceklerini umut ediyorum. Sonuçta, geçmişteki hataları düzeltmek, geleceği baştan yazmak gibi bir felsefi önerme var bu oyunda. Seni seviyorum “No Time”, gerekirse daha fazla uranyum kaçakçılığı yapmaya da razıyım!
Pokemon Bile Zamanda Yolculuk Yaptı
Pokemon’un son oyunuyla birlikte Legends: Arceus‘ta da bir zaman yolculuğu yapma fırsatını bulduk. İki konsepti de çok seviyor olduğum için Arceus’a ayrı bir bağlandım. Bu sefer geçmişteki bir insanı değil, doğrudan modern dünyadan geçmişe ışınlanmış ana karakterimizle serüvene çıkıyoruz. Her ne kadar bir nokta sonrası zamanda yolculuğun dışına çıksa da, esasında zaman & mekan bükebilen Pokemonların olduğu bir evrenin nihayet bu konuyu benimseyebilmesi epey sevindiriciydi. Arceus’un diğer güzel yanlarından biri de, Pokemon oyunlarını ileriye doğru zamanda yolculuğa çıkarmasıydı; tıpkı karakteri 1990’lardan 2000’lerin ortalarına taşıması gibi. Yani bakıyorum, “Aa ciddi mi? Bu kadar ilerilikte bir şey olamaz!” diyorum. Bunun dışında, ana karakterin zamanda ileriye ya da geriye gittiği birkaç oyun daha var. Mesela Singularity‘de 1955 ile 2010 arasında mekik dokuyarak dünyayı kurtarmaya çalışıyorduk. Ama bu oyunlar arasında en çok gözden kaçırılan noktalar arasında Terminator filmleri var. Geçmişe gitme fikrinin ne kadar eğlenceli olduğunu göz önünde bulundurursak, bir oyunda geçmişe gidip birini koruma ya da öldürme deneyimi muazzam bir konsept olurdu. Hem içerisinde dünyanın en meşhur etik sorularından “Hitler’i bebekken öldürür müydünüz?!” gibi ikilemleri de barındırabilir; düşünsenize, ne kadar çılgın bir macera!
Oyun yapımcıları, lütfen artık sesimi duyun da bu ilginç konseptleri basmakalıp fikirleriniz dışında oyunlara yerleştirmeye başlayın. Dünya üzerinde çıkan tüm oyunları oynamadığım için, muhakkak gözden kaçırdığım zamanda yolculuk temalı oyunlar vardır. Ama şu yazıdan, hayalimdeki konsepte dair bir şeyler anladığınızı düşünüyorum. Rol yapma oyunlarında aldığımız kararların tüm oyunu etkilemesi gibi, geçmişte aldığımız her kararın tüm geleceği değiştirmesi, oyunun bağlılığını oldukça artırır. Düşünün, bir anlık kararınızla tüm dünyayı değiştirebilirsiniz! Böyle bir oyunun tekrar oynanabilirliği de oldukça yüksek olacaktır. Ancak daha yapılması zahmetli ve riskli bir tür olacağından, yakın gelecekte böyle bir oyun beklemiyorum. Ama günün birinde, Lost in Days Studio gibi düşünen birkaç yapımcı bir araya gelip zamanı oyunlara entegre edecektir. DeLorean’a atlayıp o güne gidemeyeceğimize göre elimizdeki tek seçenek umutla beklemek… Biterken çalıyordu; Fikret Kızılok – Zaman Zaman 🙂
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?