Atalarımız “olmuşla ölmüşe çare yok” derken, herhalde böyle bir durumu kastediyorlardı. Hayata dair kaçırılan fırsatlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz ve geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan bir haber, bu durumu bir kez daha gözler önüne serdi. Anne Hathaway, The Happy Sad Confused isimli podcast programında yaptığı açıklamalarla gündemi sarstı. Özellikle, Sony’nin iptal ettiği Spider-Man 4 projesinin parçası olabileceğini söylemesi, izleyiciler arasında ister istemez bir “ah” çektirdi. Ne yazık ki, bu projelerin gerçekleşmemesi, hayalle dolu bir film dünyasında kaybolan potansiyel yeteneklere işaret ediyor.
Anne Hathaway, “Eğer Spider-Man 4 çekilseydi, The Dark Knight Rises için düşünülür müydüm bilmiyorum. Belki de Christopher Nolan, ‘Hayır, o başka evrende oynuyor’ diyebilirdi” diyerek sadece kendine ait bir mizah anlayışını yansıtmıyor, aynı zamanda sinema dünyasındaki bazı karmaşık ilişkileri de esprili bir dille dile getiriyor. Zira biz bu durumu şu şekilde de düşünebiliriz: Kötü karakter ile iyi karakterin savaşı, her zaman büyük bir heyecan barındırır. Ancak, izleyicilerin bir yandan Cat Woman’ı, diğer yandan da Black Cat’i özlemle anması da ayrı bir mizah unsuru.
Black Cat, yani Felicia Hardy, aslında çizgi roman aleminin en çetrefilli karakterlerinden biri. Spider-Man’e aşık olan bir kötü karakter olarak tasarlanmış olmasına rağmen, zamanla gözle görülür bir “antiheroine” dönüşüm geçiriyor. Hathaway’in bu projede yer alması, ne kadar ilginç bir karaktere hayat verebileceğini gösteriyor. Ama nerede o dünya? Sony, bu muazzam iş birliğini neden gerçekleştirmedi? Belki de Hathaway, Black Cat olarak Spider-Man ile yapacağı romantik sahnelerde Peter Parker’ın kalbini çalarken, Nolan’ın Cat Woman’ı olarak Gotham’ın sokaklarında zıplamak yerine eline düdük alıp kafelerde eğlenmiştir (vay canına, bu da başka bir film senaryosu olabilir!).
Tabi ki, bu tüm gelişmelerin bir komedisi de mevcut. Düşünün, Anne Hathaway hem Cat Woman hem de Black Cat olacak! Hani bir evrende, bir günde, iki farklı karakter; asıl sorun biz insanlar olarak bunu nasıl kaldıracağız? Zihinlerimizde canlanan bu karmaşa ile birlikte, sinema dünyasında bazen kaybolmuş bir fırsatın ardında bir nevi trajikomik bir hikaye barındırdığını görmek mümkün. Kim bilir, belki de haftaya başka bir podcast programında bir başka yıldız, “Evet, aslında ben Spider-Man ile Duygu Yıldız’ı oynuyordum ancak projemiz iptal oldu” der ve ah’lar bir kez daha havada uçuşur.
- Hathaway’in esprili bakış açısı, böyle durumların aslında ne kadar komik olduğunu gözler önüne seriyor.
- Her biri farklı evrende olan bu karakterlerin bir araya gelmesi, izleyicilere nasıl bir deneyim sunabilirdi?
- Yıllar içinde yürütülen projelerin kaybedilmesi, sinema dünyasındaki belirsizliği daha da artırıyor.
Sonuç olarak, Anne Hathaway’in “belki” diyerek açtığı kapı, sinema severlerin gönlünde derin bir özlem bırakıyor. Spider-Man ve Cat Woman’ın karşılaşması, koca bir film evreninde kaybolan bir hayal gibi. Belki de yüzyılın en büyük “ah”’larından birini yaşamış olduk. Ama işte, rolü itibarıyla Cat Woman olan Hathaway şimdi Black Cat özlemiyle karşımıza çıkıyorsa, kesinlikle bu işin içinde bir komedi unsuru var!