Bir film, bir efsane, bir Ulusun hikayesi! Atatürk adı her duyulduğunda kalpleri kabartan, onlarda bir melankoli yaratan, kulaklarını çınlatan bir devrim. Filmle ilgili ilk cam açıldığında, bu işlerin ciddiyetinden yola çıkarak “Atatürk’ü kim oynayacak?” sorusu hemen dilimize dolandı. Bu öyle sıradan bir film değil, bir kahramanın öyküsü. Bu filmin ağırlığı, yapımcılarının gözlerinin parıltısında gizli! O yüzden “Kim olur?” diye düşünmek bile, bu tartışmaya ciddi bir katkı değil mi sanki? Ama cepheye gidecek olanın kim olduğunu tarafımızca belirlemekte oldukça zorlandık…
Bir fanatik Kıvanç tatlısı hayranı, “Baksana o sarışın, mavi gözlü, karizmatik” diyerek itiraz edebilir. Ama bu yüzlerin altında yatan derinlikleri görememek, bana kalırsa büyük bir kayıp. Hayır, tabii ki Atatürk, çok karizmatik bir adamdı. Ancak sarışın, mavi gözlü bir mankenle değil, içsel bir tutkuyla oynamasını bilen bir aktörle temsil edilmeli. İşte bu noktada Aras Bulut İynemli geldi karşımıza! Evet, ilk duyduğumda ben de kafamda “Vay efendim, nasıl olur?” sorusuyla yankılanmıştım. Ama sonra o sahneye adım attım, ve her bir bakışı, beni Atatürk’le bağladı. Film, belki de duygusal yoğunluktan dolayı hayranlıkla izlendim. Bu Aras, o duruşu ve tavrı ile bana her şeyi unutturdu.
Şimdi, gelelim bu film ne kadar iyi diye değerlendirmeye. Film, başına gelen onca Disney+ dramalarına ve yer yer hezeyanlarıyla dolu hikaye akışına rağmen beni derinden etkiledi. Görüntü yönetmenliği bırakın sektörün en iyilerinden biri olmaya adaydı! Açılışta yer alan savaş sahnesi… Aman Tanrım! Tüylerim diken diken oldu. Evet, senaryoda bazı kopukluklar var, bunu itiraf ediyorum. Ama bu filmin gerçekliği ve içindeki duygusal yoğunluk, bence bu tür eksikliklerin üstünü kapatıyor. Dizi bölümlerine ayrılsaydı, o aksiyondan yoksun kalırdık ve bu durum benim gibi aksiyondan beslenen izleyicileri üzebilirdi.
Atatürk filmi olarak anılsa da, filmde önemli kişiliklere de yer verilmiş. Mesela, Zübeyde Hanım’ın oğlu ile olan düşkünlükleri, kalp kıvrımları ve ayrılıkları, yönetmen ve yazarların akışında pek çok güzel detay. Yönetmenin geçmişle gelecek arasında akıp giden zaman dilimlerini ustalıkla harmanlayarak sunduğu bu sahneleri görmek, izleyiciye keyifli anlar yaşattı. Ve tüm bu detaylar, ruhumuzu okşadı! Keşke bu olayları tekrar izleyebilsek, tekrar duygusal yolculuklar yapabilsek diye isyan ettim içimde bir yerden.
Filmde yan karakterlerin İttihat ve Terakki hikayesini ele alması, o dönemki dinamiği harika bir şekilde sunuyor. Karakter dinamikleri ve sahneler arasındaki şakalaşmalar beni kıkır kıkır güldürdü. O dönemde sıradan insanların yapmadığı mizah anlayışına sahip tipleri de görmek, izleyici açısından oldukça ilginç. Hatta içimden “Bu cemaatin hikayelerini izleyen bir dizi çıksa” diye geçirdim. Gerçekten çok eğlenceli olurdu, az bir dizi değil, birkaç sezonluk malzeme çıkarırdı. Dolayısıyla bu karakterlerden biri olan Enver Paşa gibi güçlü figürleri izlemek paha biçilemezdi! Ve Sarp Akkaya’nın o rolü üstlenmesi, filme müthiş bir derinlik kattı.
Sonuç itibarıyla, filmi izledikten sonra ailelerin çocuklarına, yaşananları en basit yollarla açıklaması bile benim için bir zafer sayılır. Belki bir nebze olsun farkındalık yaratabilmişizdir. Velhasıl, büyük bir mutlulukla salondan alkışlarla çıktım. Serinin devam filmlerinin de nasıl olacağı konusunda büyük bir beklenti içindeyim. Bence tüm izleyicilerin Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlaması gerekiyor. Haydi, bir dahaki filmde görüşmek üzere, gözlerinizi dört açın!
Editörün Notu: Atatürk filmi başına gelen bütün olaylardan sonra, izlenmeyi bekliyorum. Birçok kişiyi de duygulandıracağına eminim.
Filmin Notu: 8.5
Yönetmen: Mehmet Ada Öztekin
Oyuncular: Aras Bulut İynemli, Songül Öden, Sarp Akkaya
IMDB Notu: 8.9