Kalp kırıklıkları, kim olursanız olun, bünyeyi yorar. İster sıradan bir vatandaş olun, ister dünyaları tehdit eden bir iblis avcısı; duyguların anaforunda kaybolmuş o kırık kalbi tedavi etmek, çoğu zaman yalnız başına verilen bir savaştır. Tek başınıza bu savaşa girmek, çoğu zaman bir filme dönüşecek kadar dram dolu olabiliyor. İşte burada, Chainsaw Man animesinin ilk sezonunun bıraktığı yerden devam eden Reze Arc filmi sahneye çıkıyor. Gariban Denji’miz tam da böyle alengirli durumlara düşmekte. Onun bir sahnede layığıyla belirttiği üzere, “herkes Chainsaw’un kalbini istiyor ama kimse Denji’nin kalbini istemiyor!” İşte, bu serzeniş çok derin bir komedi ve üzüntünün bir karışımını oluşturuyor.
Denji’nin bu durumuna bakmak, bir yandan izleyiciyi güldürüp diğer yandan kalbine hafif bir acı veriyor. Zaten, serinin kalbine Chainsaw’u değil, Denji’yi yerleştirerek bir filme dönüşebilmesi, Reze Arc’ın belki de en önemli başarısı. İlginç bir şekilde, filmin tüm teknik maharetlerine ve aksiyonda çığır açan yaratıcılığına rağmen ben, ilk yarıdaki Denji ağırlıklı akışı daha çok sevdim. Denji’nin yeni tanıştığı (ve baldan tatlı) Reze’ye karşı olan hali, onun naifliğini bir şekilde daha ilginç kılabiliyor. Deseni, filmin önemli bir parçası olan makima ile olan uzun sinema randevusunun ardından, karşısına çıkan Reze’nin sıcaklığından etkilenen Denji’nin saflığı, izleyiciyi derinden etkileyecek ve bolca güldürecektir. Hadi ama, kim Denji’ye âşık olmasın ki!
Aslında, hayli trajik bir yapı olan Chainsaw Man, insani yönünü güçlü bir şekilde işleyerek bizi bir roller coaster’a bindiriyor. Evet, aksiyona daldığı anlarda biraz yalpalasa da, filmin izleyicisine geçirmek istediği hisleri başarıyla aktarabiliyor. Yalnızlıktan mustarip genç neslin özellikle bu yönüyle bağrına basacağına eminim. Tabii ki, herkesin yeni favorisi olan waifu Reze’nin de bu trajik durumlardan payını aldığını rahatlıkla tahmin edebilirsiniz. Belki de olan bitenin en komik yanı, Reze’nin başına gelenlerin “bunu çizen çocuk kör oldu” minvalindeki bol bol deneysel sahnelerle döngüye girmesi. Hani, “Buradan ne çıkacak?” diye düşünürken, karşınıza çıkacak tablo tam bir sanat sergisi havasında.
Reze Arc, bir adım ileri iki adım geri gitmesiyle birlikte görsel stili sadeleştirirken, orijinal manganın zenginliğine yaklaşmış. Uzun plan sekanslar boyunca baş döndürücü hızlarda cereyan eden aksiyon sahneleri, bu filmin ne kadar derin bir yapıda olduğunu gösteriyor. Renkler, biçimler birbirine karışıyor ve tam gaz bir müzik beyninize sonik bombalar atıyor. İzleyici, bu filmin ilk önce sinemada izlenmesi düşünülerek yapıldığını hemen anlıyor. O yüzden, büyük perdede izlemek tek tercihim olurdu; çünkü cidden görsel bir cümbüş sunulmuş
Anime formatının sınırları zorlandığında, bu filmin nereye gidebileceğini de sergiliyor. Bu noktada yapımcı stüdyo MAPPA’ya ne kadar hayran olsak, alkışlasak az. Gelecek olan Jujutsu Kaisen filmiyle birlikte nasıl çılgınlıkların bizi beklediğini merakla bekliyoruz. Reze Arc kendi içinde başlayıp biten bir yapıya sahip olsa da, karakterleri ve dünyayı tanımak açısından seriyi izlemiş olmak ekstra bir avantaj sağlayacaktır. Ancak, filmin iki yarısının biraz daha dengelenebilmesi gerektiğini düşünebilirim. Ama, bunların dışında da pek bir eksi verebileceğim ciddi bir kusuru yok doğrusu. Gidin izleyin, keyifli zaman geçirin. Böyle sağlam filmler gelmeye devam ederse, animelerin durdurulamaz yükselişi ivme kaybetmeden sürecektir. Süremeye de devam etsin! Çünkü Reze Arc gibi kocaman bir kalbi olan ama onu dikenli tellerle sarmaktan çekinmeyen filmlere, kapımız her daim açık.
Editörün Notu: Serinin çılgın aksiyon duygusunu ve şoke edici burukluğunu devam ettiren film bittiğinde akıllarda tek bir soru kalıyor: “Ne zaman gelecek bunun yeni sezonu?”
Not: 4 / 5
Yönetmen: Tatsuya Yoşihara
Oyuncular: Kikunosuke Toya, Tomori Kusunoki, Şogo Sakata, Ai Fairouz
IMDB Notu: 8,6