COVID-19 salgını, hayatımızın her alanında bir tür “sarsıcı” etki yaratırken, bazı sektörler bu durumu adeta bayram havasında karşıladı. Oyun endüstrisi ise bu süreçte, neredeyse bir süper kahraman gibi sahneye çıktı! İnsanlar evde kalmak zorunda olduklarında, oyun dünyası adeta bir kurtarıcı oldu. Evet, bazı oyunların çıkış tarihleri ertelendi, bazı hayal kırıklıkları yaşandı ama bu durum, oyuncuların içindeki “kaçış” arzusunu azaltmadı. Hatta tam tersine, evde oturup oyun oynamak, birçok kişi için yeni bir yaşam tarzı haline geldi. Birçok kişi “Biraz daha oyunum var, dışarı çıkmaya gerek yok!” dedikçe, oyun endüstrisi de bu durumu fırsata çevirdi.
Oyun endüstrisinin 2020 yılı, 197.9 milyar dolar gibi dudak uçuklatan bir hacimle kapanması bekleniyor. Yani, düşünsene, bu parayla neler alınabilir! Bir sürü pizza, bir ton enerji içeceği ya da belki de bir uzay gemisi! International Data Corporation’ın verilerine göre, bu yıl endüstri yüzde 20 oranında büyüyerek yeni bir rekora imza atmış. Yani, bu büyüme, “Oyun oynamak” deyince aklımıza gelen büyük isimlerin, aslında ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Nintendo Switch’in popülaritesi, PlayStation 5 ve Xbox Series X gibi yeni nesil konsolların çıkışı, bu büyümeye ivme kazandıran önemli detaylar arasında yer alıyor. Bu durumda, “ben bu oyunları oynayamam, çok eskiyim” diyenlerin sayısı da hızla artıyor. Oyunlar, yaşlı genç demeden herkesi kendine çekiyor!
En dikkat çekici detay ise, mobil platformlarda yaşanan devasa büyüme. Mobil oyunların gelirlerinde tam %25’lik bir artış gözlemlenmiş ve yıl sonu tahminleri 87.7 milyar dolara çıkartılmış. Yani, cebinde akıllı telefon olan herkes aslında bir oyun potansiyeli taşıyor. Yıl sonuna kadar, akıllı telefonlardan kazandıkları paralarla, birçok kişi bir odayı oyun odasına çevirebilir ve böylece kendilerini “e-sporcu” olarak tanıtma şansı bulabilirler! Kim bilir, belki de bir gün sokaklarda yürürken “E-spor Şampiyonu” yazılı tişörtlerle dolaşan insanlar göreceğiz. Çok da fena bir fikir değil, değil mi?
Diğer yandan, pandemi sürecinden etkilenen spor ve film endüstrisi ise bu yıl ciddi düşüşler yaşadı. Yani, bir tarafta oyun sektörünün altın çağını yaşaması, diğer tarafta film ve spor sektörünün acı bir kış uykusuna dalması gibi bir durum söz konusu. Toplamda 175 milyar dolarlık bir hacme sahip olan bu iki sektör, ilk kez oyun sektörünün arkasında kalmış durumda. Evet, sporcular antrenman yapmadıkları için, film yıldızları da evlerinde sıkılmaktan patlarken, oyun dünyası “Hoş geldiniz!” diyerek kapılarını ardına kadar açtı. “Spor salonuna gitmek yerine neden evde kalıp oyun oynamıyorum ki?” diyen bir nesil yetişiyor. Kısacası, evde kalmayı sevenler, oyun oynamayı da seviyor.
Sonuç olarak, oyun endüstrisi, COVID-19 salgınını en az hasarla atlatan sektörlerden biri olarak öne çıkıyor. Herkesin evde kaldığı bu dönemde, oyunlar bize eğlence sunarken, aynı zamanda birbirimize bağlı kalmamıza da yardımcı oldu. Kim bilir, belki de bu süreçte yeni bir oyun kültürü doğdu ve insanlar, “Evde kal ve oyun oyna” mottosunu hayatlarının bir parçası haline getirdi. Şimdi, herkesin aklında bir soru var: “Oyun oynamaya ne zaman başlayacağız?” İşte bu sorunun cevabı, oyun endüstrisinin geleceğinde gizli!