Geçtiğimiz hafta Steam’deki en çok satan oyunlar listesi bir şenlik yeri gibiydi, her an bir sürprize hazır olun! Onca oyun varken neden tam üç kez aynı oyunu görmek isteyelim ki, değil mi? İşte bu durum, özellikle oyun dünyasının ne kadar hareketli olduğunu gözler önüne seriyor. Herkesin bir yere kadar başına buyruk olması güzel, ama Dead Space’in niçin 4 ayrı şekilde sıralamaya girdiğini anlamak için biraz daha dikkatli bakmak lazım. Steam, her SKU’yu (stok tutma birimi) ayrı değerlendirip, aralarındaki dostluk bağlarını görmezden gelince, Dead Space adeta kendisini o kadar çok sevdiriyor ki, kendisiyle yarışacak kadar çok “Dead Space” çıkıyor. Bir nevi “Ben buradayım, bakın!” diye bağırıyor her versiyonu.
Bu durumda, Dead Space ile Hogwarts Legacy ikilisi bir nevi oyun dünyasında “kafadar” haline gelmiş gibi. Her biri, Steam’in istatistiklerine adeta tıka basa dolmuş durumda. Yani aslında bu liste biraz da Steam’in kendi mizah anlayışını yansıtıyor. Bir anlamda, “Siz nereye, biz oraya!” diye haykırıyor bu oyunlar.
İlk sırada Steam Deck bulunuyor, bu durum da çoğu oyuncunun “hadi ama bunun içinde gerçekten ne var?” diye sorgulamasına neden oluyor. Steam Deck, gerçekten de içerisine Eiffel Kulesi’nin gizli dağlarının haritasını mı koyuyor yoksa sadece bir oyun konsolu mu? İşte bunlar, bir başka tartışma konusu!
Şimdi, bir de Hi-Fi Rush var. Ansızın gelen “Merhaba, ben buradayım!” duyurusu ile birlikte Game Pass’ten ücretsiz sunulması, onu aniden listeye 8. sıradan sokmayı başardı. Bu durum, “İyi de bu kadar satışın ardında gerçekten sağlam bir oyun mu var?” sorusunu akla getiriyor. Yılın en çok beklenen oyunlarından biri olan ve çıkışıyla hayal kırıklığı yaratan Forspoken‘ın düştüğü durumu düşünecek olursak, “Hi-Fi Rush”ın tüm bu karmaşada nasıl bu kadar ilgi çektiğini anlayabiliriz. Gibi bir şey, değil mi?
Üstelik, 30$’lık fiyat etiketiyle, 70$’lık oyunların gelirine de göz kırpıyor. Demek ki, fiyat her zaman belirleyici olmuyor, bazen de ürünün kalitesi ve oyuncuların tabii ki hakkında ne düşündüğü büyük önem taşıyor. Tıpkı bir kahve dükkanında sipariş vermek gibidir. Hem uygun fiyatlı, hem de lezzetli bir kahve bulursanız, daha çok sipariş vermek istemez misiniz? İşte oyun dünyasında da durum böyle, Hi-Fi Rush kesinlikle iyi bir kahve!
Tüm bu bilgiler ışığında, Dead Space’in her defasında bir başka versiyonla karşımıza çıkması, sanki tüm hayali gerçekleştirmek için araya giren “bir başka ben”le karşılaşmak gibi. Aynı senaryonun 4 farklı yüzüyle sunulması, oyunseverler için sıkıcı olmaktansa tam aksine canlandırıcı bir durum yaratıyor. Haliyle, bütün bu “ben tekrar buradayım!” seramonisi oldukça eğlenceli. Şu an oyunun durumu ne olursa olsun, Dead Space tavuk gibi bir şey; her mevsim taptaze kalmayı başarıyor.
İşte, bu eğlenceli liste içerisinde yalnızca 10 oyun olması, aslında bu oyunların arasında sıkışmış bir komedi şenliği olduğunu gösteriyor. Dead Space‘in “Benim daha dört yüz versiyonum var, baksana!” diye fısıldaması, oyun dünyasının gülümsemesine sebep olacak kadar komik bir olay. Bir gün siz de bir Dead Space versiyonu oynarken, “Ne kaptırdım ben yine bu oyuna!” diye düşünebilirsiniz.