Desktop Heroes: Çalışma Sürecini Eğlenceli Hale Getiren Sanal Bebekler

Desktop Heroes ile ofisinizdeki sıkıcı anları sanal bebeklerle eğlenceye dönüştürün! Çalışma saatleriniz şimdi bebek gülüşleriyle dolsun!

admin

Şu “ekran sanal bebeği” diye adlandırılan oyunları tam anlamıyla bayılarak oynuyorum. Gerçekten! Fakat özellikle benim favorim, iş yaparken ilerleyip gelişen türler. Yani tıpkı şu Bongo Cat meselesi gibi, ne kadar yazı yazıp tıklarsanız, o kadar ilerliyorsunuz. (Evet, Anton yine Bongo Cat’ten bahsederken içim gitti.) Yazı yazmak benim işim olunca, bu bana ciddi bir motivasyon sağlıyor. “Hadi bir 1000 karakter daha yazayım da şu şapka ne çıkacak, merak ediyorum!” diye hevesle yazılarımı bitirip, belki de gözlerimi kısıp ne kadar puan kazanmışım diye bakıyorum. Bu süreç aynı zamanda psikolojimi de etkiliyor; bir süre sonra yazma hızım tam bir roket gibi tavan yapıyor!

O yüzden Desktop Heroes’un duyurusunu duyduğumda aklımda kalmıştı. Demoları çıkınca da hemen indirip denemek istedim. İnceleme yaparken oynamak da oldukça eğlenceli olacak, dedim. Böylece oyun gerçekten çalışırken kişiye destek mi, yoksa köstek mi oluyor; bunu da görmüş oluruz. Ama “E bunlar benimle çalışmıyor?!”, dedim içimden. Desktop Heroes, aslında “idle” türünde bir oyun ama tam anlamıyla “idle” da değil. Bir kez ilgilenmeye başladıysanız, o adamcığı bırakmam mümkün olmuyor. Öyle ki, tam “şimdi mi ölecek, yoksa biraz sonra mı?” derken gözüm ekranda kalıyor ki, bu arada kırk kere “göz” yazımını yanlış yapıyorum! Ne kadar sinir bozucu bir durum değil mi?

Revive’a tıkladığınızda, her şey kaldığı yerden devam ediyor. Ama benim fikrimce, “şimdilik” geçerli. Çünkü yapmam gereken birçok şey var ve kahve almaya gittiğim anda, o “adamcık” ölüverecek. Yani benim “masaüstü sanal bebeği” beklentilerim bu noktada suya düştü, yıkıldım. Ne yapabilirim ki? Adamcığı hayatta tutmak için arada sırada alt barı yoklayıp “can basmaya” devam ettim. Ama burada ikinci bir sorunum daha var. Her can basmak için klavyeden elimizi kaldırmak zorunda kalıyorum ve bu durum cidden çalışma akışımı bozuyor. Çünkü bir klavye kısayolu atansa, işler çok daha akıcı olurdu. Daha az sorun, daha fazla oyun keyfi!

Diğer bir açıdan bakarsak, sosyal medya yöneticisi olarak çalıştığım ve bilgisayar başında saatler geçirdiğim anlarda, Desktop Heroes benim için harika bir çalışma arkadaşı olabilirdi. Sonuçta, şu anda bu incelemeyi yazıyorum. O kadar çok zamanımı alıyor ki, gözümü oyundan ayıramıyorum, ama dikkatimi de çok fazla dağıtmıyor. Moderatörlük yaparken, diğer insanlardan sorular beklerken, hem işimle ilgilenebilir, hem de boşlukları değerlendirebilir; karakterime yeni geliştirmeler açabilirdim. Verimliliğim düşmezdi yani. Tam da burada bir kafam karıştı. Yazdıkça yazdım ama oyun hala çoğu zaman gözümün önünde kalıyor. Durun, şimdi bir ekran değiştireyim… Hah, tamam oldu. Düşünmemin sonucunda anladım ki, yazı yazarken oynanacak bir oyun değil bu. Çünkü cidden bir oyun yani!

Sık sık can potcuğu basmak, yeni upgrade’ler almak falan gerekiyor. Sanırım bu türden şeyler, hangi karakter için ya da yeni bir harita açacaksanız, oyun içi paranın sizden habersiz harcamasını önlemek için yapılıyor. Diğer yandan bir “pericik” var ki, o bizi takip edebiliyor ve potcuk kullanarak iyileşmemize yardımcı olabiliyor. Tahminimce oynadıkça daha az ilgi göstermemiz gerekecek çünkü karakterimiz güçlenecek. Ama aklımda hep “işlerim var, bu yazıyı bir an önce bitirmeliyim” düşüncesi var. Bu tür oyunları seviyorum ama demodan sonra bu oyuna değer mi, onu henüz karar veremedim. Benim gözümde önemli olan, bu tür oyunların kişiselleştirme özelliklerinin daha belirgin olması gerektiği. Sonuç olarak insanlar asıl interaktif bir ekran süsü peşinde, ben öyle düşünüyorum. Fakat, bir karakteri açmak için 5M oyun parası gerekiyor. O milyon değil de ne bileyim, makarna, menemen gibi bir şeydir diye umuyorum. Yoksa çok muannit bir oyuncu olup, müebbeten Desktop Heroes oynayıp o parayı bir şekilde ödemek zorunda kalabilirim. Hah, düşün düşün o noktaya gelirim ama!

Artılar:

  • Tasarımı cidden çok sevimli, gözlerimi bile okşuyor.
  • Çeşitli canavarlar var; incelememi yazarken 45 dakika oynadım ve bu sürede 3-4 yeni “düşman” eklenmiş bile!
  • Bilgisayarın diğer çalışmalarıyla çakışmıyor, kendi kendine takılabiliyor. Görev Yöneticisi’ne de baktım, pek bir şey yok.

Eksiler:

  • Büyükçe bir monitörünüz yoksa, yatay ekranda fazla yer kaplıyor olabilir.
  • Yazı yazma, kodlama gibi klavye ağırlıklı bir işiniz varsa, her oyunla etkileşime geçmeniz gerektiğinde elinizi kaldırmak gerçekten zor bir durum yaratıyor.


İlgili Gönderiler

Exit mobile version