Dmitry Glukhovsky: Yabancı Ajan ve Mahkeme Salonu Arasındaki Yazarın Hikayesi
Dmitry Glukhovsky'nin ajanlıktan mahkeme salonuna uzanan hikayesi, yazarlık ve komediyi harmanlayan bir macera! Okuduktan sonra kahkaha atmak garanti!
7 saat önce
Biliyorum, bu yazıyı okuduktan sonra kafanızda birçok soru işareti belirecek. Ama bir şey açık, Metro serisini seven herkes için Dmitry Glukhovsky sadece bir yazar değil, aynı zamanda bir kahraman gibi. Hem kitapları hem de oyunlarıyla bizlere bambaşka bir dünya sunan bu adamın başı dertte! Her fırsatta dile getirmeye çalıştım, ben de bir Metro hayranıyım. Orada geçirdiğim zamanlar, beni sadece bir okur değil, aynı zamanda bir hayalperest yaptı. Şimdi ise bu hayalperest, kötü bir rüyanın tam ortasında kalmış durumda.
İşte burada devreye, Rusya’nın devletiyle pek de uyumlu olmayan düşünceleri giriyor. Glukhovsky, Kremlin yönetimini eleştirdiği için açıkça hedef haline geliyor. Cidden, bu adam sadece eleştirel bir düşünceye sahip olduğu için “yabancı ajan” ilan ediliyor. Daha sonra hakkında yasal takibat başlatıldığını duyduğumuzda aklıma gelen ilk şey, “Kusura bakma Dmitry, her bir kelimenle pencereden fırlatılan bir çaydanlık gibi oldun!” oldu. Bu durumda Kremlin, Glukhovsky’nin bir bakış açısını beğenmediğini düşünüp, adeta “Haydi bakalım, sen bu sınırı aştın!” der gibi yapıyor. Yani yazarın açıkça söyleyebileceği tek şey, “Mahkemelere de selam olsun!”
Asıl ilginç olan, Glukhovsky’nin ülkesinden kaçtıktan sonra yine de fikirlerini savunmaya devam etmesi. Geçtiğimiz yıl Ukrayna’daki savaşa ilişkin yorumları, adeta bir içindeki ateşi dışarıya vurmak gibiydi. Putin’in ortaya attığı bahaneleri bu kadar net bir şekilde eleştirebilecek cesaret, herkesin harcı değil. “Savaşı başlatmak için bu kadar saçma sapan bahaneler bulabilirsiniz, ama insanlık dışı bir hal almaya başladığında, ben de ortalığı karıştırmam!” dercesine açıkladığı durumu düşününce, elbette eleştirilerinin sonuçları ağır olacaktı. Kendi ülkesinde bir mahkeme kararı verilmiş olması ise trajik bir komedi gibi!
Bu dava Moskova’da gıyabında sonuçlandı ve bizim adamımız 8 yıl hapse mahkûm edildi. Ama nedense hapse girmiyor, çünkü galiba Glukhovsky hapisten uzakta oldukça daha iyi bir özgürlük peşinde koşuyor. “Kendimi hapiste hissetmeyeyim, ona göre pişmeye devam edeyim!” diyor sanki. Bu durumda onun düşünebileceği tek şey: “Sanırım yeniden bir Metro romanı yazmak gerekir, bu sefer kaçış planıyla!”
Sonuç olarak, ülkesine büyük katkılar sunan bir yazarın “yabancı ajan” ilan edilmesi üzücü görünüyor. Bunu duyduğumda içimden “Bir yazar, cezaevi duvarlarının ötesinde düşünmek zorunda mı?” kestirmenin mümkün olmadığını anladım. Ülkesi için yararlı olmaya çalışırken, cezaevine mahkûm olmak, karikatüre dönüşen bir senaryodan başka bir şey değil gibi. Bu bence oldukça komik ve bir o kadar da üzücü bir durum. Yani, Glukhovsky, her zaman yanımızda yer alacak bir karakter olarak kalacak, ama lütfen idare et, dostum! Yeraltı dünyasının yazarları arasında iyi bir temsilci olarak kalabilmen, bunun gibi absürt bir hikaye ile sona ermemez!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?