Doom Eternal: Oyun Dünyasında Bir Fenomen

Doom Eternal, 20 Mart 2020’de piyasaya sürüldüğünde, birçok oyuncunun kalbini fethetmişti. Yani, sadece kalpleri değil, cüzdanları da oldukça etkileyen bir başarı öyküsü oldu. id Software’in eski ürün müdürünün bildirdiğine göre, bu muhteşem oyun, sadece ilk dokuz ayda 450 milyon doların üzerinde gelir elde etti. Bu rakam, birçok insanın “Vay canına, bu oyun bir yılda tam bir servet kazandırmış!” demesine neden oldu. Hatta bu çalışan, LinkedIn profilinde bu başarısını gururla sergiliyor. Bunu duyduğumuzda, “Acaba Doom Eternal, uzayda bir yerde gizli bir hazine mi buldu?” diye düşünmeden edemedik.

Burada dikkat çeken bir diğer nokta ise, Doom Eternal’da herhangi bir mikro ödeme sisteminin bulunmaması. Yani, bu oyun, oyuncularını “Hey, bir silah almak için 5 dolar daha ver, ne olur!” diye sıkıştırmıyor. Bu, oyunun başarısının tamamen kendisinden kaynaklandığı anlamına geliyor. Yani, Doom Eternal, bir tür oyun dünyası Robin Hood’u gibi; sadece kendi kazancını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda oyuncularına da cüzdanlarını boşaltmadan eğlence sunuyor. Bu durum, id Software ve Bethesda için son derece güzel bir gelişme. Onlar için bu, sanki bir şampiyonluk kupası kazanmak gibi!

Oyun Sektöründe Değişim Rüzgarları!

Tabii ki, bu tür başarı hikayeleri yalnızca oyun geliştiren firmalar için değil, tek kişilik oyunları seven oyuncular için de umut verici. Geçtiğimiz hafta içerisinde Electronic Arts, Dragon Age 4’teki çok oyunculu kısımlardan vazgeçtiklerini duyurdu. Yani, artık o oyunda arkadaşlarınızla birlikte canavarlara karşı savaşmak yerine, yalnız başınıza savaşmak durumunda kalacaksınız. Bir nevi “Sadece sen ve ekran” durumu! Bu, bazı oyuncular için büyük bir hayal kırıklığı olabilirken, diğerleri için de “Birlikte oyun oynamak yerine, dertlerimi yalnız başıma yaşarım” diye düşünen bir fırsat. Kim bilir, belki de yalnızlık, yeni bir oyun trendi haline geliyor!

Doom Eternal’ın Başarı Hikayesi

Doom Eternal’ın çıkış verilerine baktığımızda, Doom 2016’nın satışlarını tam üç katına çıkardığını görüyoruz. Yani, bu oyun, önceki versiyonun “Kardeş, ben de buradayım!” demesi gibi bir şey. Başlangıçta, Denuvo anti-hile sistemi nedeniyle büyük tepkiler aldı. Hatta bazı oyuncular bu durumu, “Neden benim oyunumda hile yapmaya çalışıyorsunuz?” diyerek inceleme bombardımanına tuttular. Ama buradaki en ilginç kısım, geliştirici ekibin bu durumu hemen fark ederek Denuvo’yu kaldırmasıydı. Yani, “Hadi bakalım, biz de bu durumu düzeltebiliriz!” dediler. Bu hızlı refleks, oyunseverlerin gözünde onları kahraman gibi gösterdi!

Böylece, Doom Eternal, yalnızca bir oyun olmaktan öte, oyuncuların gönlünde taht kurmayı başardı. Hatta bazıları, “Bu oyun o kadar başarılı ki, belki de Mars’a da gidecek!” diye şakalar yapmaya başladılar. Kim bilir, belki de bir gün, “Doom Eternal: Mars Savaşları” diye yeni bir oyun da çıkar. O zaman, uzaya giden ilk oyun olacak ve Marslılar bile bu oyunu oynayıp, “Bunlar bizim gezegenimizde ne yapıyor?” diye düşünecek!

Sonuç olarak, Doom Eternal sadece bir oyun değil, aynı zamanda bir fenomen! Hem oyunculara hem de geliştiricilere ilham veren bir başarı hikayesi. Herkesin cüzdanını birer birer boşaltmadan, eğlenceli zaman geçirebileceği bir ortam sunuyor. Bu nedenle, Doom Eternal’ı sadece bir oyun olarak görmekten ziyade, oyun dünyasının yeni bir standardı olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Şimdi, gelin bu muhteşem oyunu bir kez daha oynayalım ve belki de Mars’a doğru yola çıkalım!