İnsanoğlunun gökyüzünü keşfetme sevdası, tıpkı kedi merakı gibi her zaman bir adım öteye taşıma arzusuyla dolu. Uçmak, özgürlüğe kaçış, hayallerin sınırlarını zorlamak… Ah, tüm bunlar ne güzel duygular! 1925’te Claude Dornier’in kafasında doğan bir fikir, 240.000 saatlik çileli bir emekle 1929 yılında gerçeğe dönüşmüştü. Neredeyse bir asır önce ortaya çıkan Dornier Do X, yalnızca bir uçak değil; aynı zamanda bir uçan dev! Kendisi “dünyanın en büyük uçağı” unvanına sahip ve 56 ton ağırlığında! Evet, evet, yanlış duymadınız. 56 ton… Yani her türlü bayramda halanların gelip de “Ne zaman evleniyorsun?” sorularını sorduğu koca bir aile, Do X’in yanında hiç kalır!
Bu gizemli dev, 12 motorunun sayesinde tam 7.200 beygir gücü üretmiş. Yani bu gücü hangi arabanın motoruyla kıyaslayabilirsiniz ki? Elbette bir Ferrari ile ama o da uyumaya meraklı olan bir Ferrari olurdu! Do X ilk test uçuşunu 169 yolcuyla gerçekleştirmiş ve tam 20 yıl boyunca “en çok yolcu taşıyan uçak” unvanını elinde tutmayı başarmıştır. İyi ki günümüzde bu canavarı göremiyoruz, kimse karnesini gösteren öğrencileri götüren bir uçağın kapısında bekleyemezdi! Hayır, kesinlikle hayal etmek pek iyidir, ama gerçekte bu devin gelmesi dar bir initial aplikasyonla mümkün olmazdı.
Ancak üzülmeyin, nostalji dolu bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, Microsoft Flight Simulator sizin tam da aradığınız platform! Artık hayalinizdeki her şey gerçek olma yolunda: Do X’i uçurmak, boş bir seminere katılmak kadar kolay değil, tabii ki! Uçak kullanmanın ince detaylarını öğrenmek, çoğunlukla sabır ve kavramsal düşünme gerektiriyor. Geliştirici ekip, bu ikonik uçağı o kadar özenle hazırlamış ki, uçtuğunuzda kendinizi 1920’lerin havacılık çağına ışınlanmış gibi hissedeceksiniz. Bir şeyleri başarmanın zorluğu beyinde saklıdır; ama merak etmeyin, yalnız değilsiniz! Uçmak için 15 dolara sahip olacağınız bu koca rüyaya erişmek, diyet yapmadan kilogram vermek kadar da olası!
Kısacası, bilgisayar ekranınızın arkasında otururken, gökyüzüne doğru bir yolculuğa çıkmayı hayal edin. Hani o koca, tadı damaklarda kalan uçağın içindesiniz ve sahilde tatil yapmak yerine, bulutların üstünde sekecek hikayeler kuruyorsunuz. O sırada da “Acaba 56 ton yükle de uçar mıyım?” gibi ipucu niteliğinde sorular aklınızdan geçiyor. Umarım en azından bir yapılandırıcı fire ile o rakamın yanından geçmezsiniz!