Bir spor oyunu hakkında yorum yaparken genellikle içimde bir çatışma yaşar dururum. Evet, yıllardır her sene merakla beklediğimiz bu oyunların çıkışı arasında çok da büyük değişimlerin olacağını düşünmek, insana çok gerçekçi gelmiyor. “Yılda bir çıkıp ne kadar değişebilir ki?” düşüncesi, aklıma sık sık gelir. Ama ardından başka bir düşünce daha beliriyor: “E hadi canım, sadece kadro güncellemesi için tam oyun fiyatı istemeyi biliyorlar!” İşte tam bu noktada, benim içimdeki spor oyunları fırtınası başlar. EA Sports FC 26, bir kez daha sahalara geri dönmek için sayılı günler bekliyor. Ama ne yazık ki, çoğu zaman merak ettiğim, bu oyun gerçekten ne kadar iyi? İşte bu soruları cevaplamak için biraz daha derine inelim.
Oyun hakkında çıkan inceleme puanları, açıkçası beni şaşırttı. Beklediğimden oldukça yüksek bir ortalama ortaya çıkmış. Şu anda Opencritic üzerinde 15 incelemenin puan ortalaması 86, bu da “yılın oyunu” iddialarını biraz daha ateşli hale getiriyor. Metacritic‘te ise, PS5 versiyonu için 13 inceleme 84, Xbox Series için ise 6 inceleme 80 puan almış durumda. Kim bilir, belki de bu oyunu yerden yere vurmadan önce biraz daha sabırlı olmalıyız!
- Daily Mirror – 5/5
- Generación Xbox – 91/100
- XboxEra – 9,1/10
- COGconnected – 84/100
- Atarita – 83/100
- Spaziogames – 8,2/10
- DualShockers – 8/10
- Gameblog – 8/10
- Xbox Achievements – 75/100
- GamesCreed – 3,4/5
Tabii ki, oyuna erken erişim imkanı bulan oyuncular da kendi görüşlerini paylaşıyorlar. Bazıları, oyunun yalnızca “makyajlanmış FC 25” olduğunu savunuyor. Hatta, menüler haricinde bir değişim olmadığını söyleyenler bile var! Ancak kimileri de, defans ve kalecilere dair bazı geliştirmelerin mevcut olduğunu belirtiyor. Yani, yine her zamanki gibi eleştirenler ve beğenenler arasında bir kapışma başlamış durumda. Bu kargaşanın içinde, kim bilir, belki de gerçek bir yıldız bulacağız!
Bütün bu kıyametin arasında, resmi çıkış tarihi 26 Eylül’den sonra rüzgarın ne taraftan eseceğini göreceğiz. Bekleyip görelim, belki bu defa eleştiriler yerini övgülere bırakır, umudumuzu kaybetmemek için en azından bir şansımıza ne dersiniz? Bilmiyorum, ama kesin olan bir şey var: Yaşadığımız bu ikilem, spor oyunlarının tutku dolu dünyasında kaybolmamızı sağlıyor. Hadi bakalım, futbol başlasın!