Electronic Arts’ın 55 Milyar Dolarlık Suudi Satışı: Oyun Dünyasında Yeni Bir Dönem mi?

Geçtiğimiz günlerde Electronic Arts (EA), 55 milyar dolarlık çılgın bir anlaşma ile Suudi Arabistan merkezli bir fon grubuna satıldı. Evet, doğru duyduğunuz üzere, 55 milyar dolar! O parayla neler alabiliriz, değil mi? Ama bu satışı duyduğunda tabii ki Amerikan Senatosu’nun koltuklarını kaydıran bazı senatörler hemen harekete geçmiş. Senatör Richard Blumenthal ve Elizabeth Warren, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’e bir mektup yazarak bu satışın bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturabileceği konusunda ciddi endişelerini dile getirmiş. Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu’nun (PIF) hükümetin stratejik bir kolu olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu durum gerçekten de dikkat çekici.

Bazı şakalar bir kenara, Suudi Arabistan’ın eğlence sektörüne yaptığı yatırımlar son yıllarda tam bir çılgınlık haline geldi. PIF, değerinin üstünde ücretler ödeyerek pek çok projeyi ve şirketi destekliyor. Bu, sanki bir zengin “gövde gösterisi” yaparken “bakar mısınız, benim ne kadar param var!” diye bağırıyor gibi. Batılılar buna “sportswashing” ismini takmışlar; yani, “sporla imaj temizleme.” Bu konuda Suudi Arabistan zirvede; Formula 1, Şampiyonlar Ligi, NBA gibi pek çok alanda yatırımlarını görmek mümkün. Yani daha dikkatli bakıldığında, bu yatırımlar çoğu zaman sıradan bir spor faaliyeti olmaktan öte, büyük bir imaj dönüşüm stratejisi gibi duruyor.

Senatörlerin mektubunda ayrıca, EA’nın gerçek piyasa değerinin 10 milyar doların bile biraz üzerinde olduğu ifade edilmiş. Yani öyle bir durumda neden 55 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza atıldığını sorgulamakta son derece haklılar. Satın alma işleminin büyük bir “gövde gösterisi” olduğu görüşünde birleşiyorlar. Bu, bir nevi “bakar mısınız, ben bu oyunu alıyorum!” demekten farksız gibi. Ama bu maceranın sadece bu kısmıyla sınırlı olmadığını belirtmek gerekir.

Bir diğer tartışmalı unsur ise belirttiğimiz gibi, fonun ikinci üyesi olan Affinity Partners‘ın kim olduğu. İşte burada devreye giren Jared Kushner. Evet, doğru duydunuz, Donald Trump’ın damadı! Bu durum, Suudi fonunun içindeki herkesin oldukça ilginç bir ilişki ağına sahip olduğunu gösteriyor. Kushner’ın Beyaz Saray’daki görevinden ayrıldıktan sadece altı ay sonra, Suudi fonundan 2 milyar dolarlık bir yatırım alması da cabası. Haliyle, bu ilişkilerin ışığında, EA’yi satın alan üçlünün iki üyesinin de doğrudan Suudi Arabistan’la bağlantılı olması dikkat çekiyor. Senatörlerin de belirttiği gibi, Kushner’ın durumu bir şekilde güvence sağlıyor ve kimsenin “Trump’ın damadına” hayır diyemeyecek olmasının anlamsız bir ironi taşıyor.

Elbette bu alışveriş macerasında biraz daha ilginç ayrıntılar da var. Satın alma işlemi sonrasında, EA halka açık statüsünü kaybederek özel bir şirkete dönüşecek, bu da Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) denetiminden kurtulması demek. Yani, kısacası, Suudi kontrolündeki EA, mali olarak daha serbest bir yapıya kavuşacak. Kendi kendine işler yapmaya başlarsa, “Sakın EA oyunlarına yeni bir karakter girmesin!” diye dua edelim, çünkü ortalığı karıştırabilirler!

Kısacası, eğlence sektöründe, özellikle de oyun dünyasında, oldukça enteresan günlerin bizi beklediği kesin. Her an yeni gelişmelerle karşılaşmamız mümkün. Belki bir gün EA’nin yeni oyunlarında Suudi Arabistan’dan esinlenmiş karakterlerle karşılaşabiliriz; kim bilir? Şimdiye kadar alıştığımız tüm oyun türlerinin dışına çıkabilen bir durum yaşanabilir! Eğlence dünyasında hangi maceralar bizleri bekliyor, merakla bekliyoruz.