Espor endüstrisi, yüzyıla meydan okurcasına büyüyerek uluslararası arenada kendine sağlam bir yer edinmeyi başardı. Artık bir oyun değil, tam anlamıyla bir endüstri haline geldi. Sektör analistlerinin verilerine göre, yıllık gelirinin 1.72 milyar doları aştığı söyleniyor. Bu rakamlar, lütfen biraz dikkat kesilin çünkü, cari durum oramıza gelmişken, tüm bu yaşananlar aslında bir “olimpiyat” tartışmasını da beraberinde getiriyor. Evet, bahsettiğimiz konu, koca koca altın madalyaların peşinde koşan, bazen bizim bile anlam veremediğimiz sporcuların katılacağı bir yarışma!
Geçtiğimiz Cuma günü resmen start alan 2024 Paris Yaz Olimpiyatları, espor ve Olimpiyatlar arasındaki bu kıvılcıma bir şekil vermek üzere yine gündemimize bomba gibi düştü. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Olimpik Espor Oyunları’na artık “hemen başlayabilirsiniz” diyerek yeşil ışık yaktı. Geçen yıl Singapur’da düzenlenen Olimpik Espor Haftası, birçok kişinin katıldığı bir etkinlikte oldukça başarılı geçmişti. Orada 130’dan fazla atlet, 57’den fazla ulustan havaya fırlatıldılar! Tabii oyun alanında birbirleriyle yarıştılar; yoksa bir tenis maçı gibi köşelerde “sana ben çarparım” diye dolanmadılar.
- Oyun alanında toplamda 10 farklı oyunda madalyalar dağıtıldı. Tam bir sanal madalya töreni yaşandı!
- Bu arada, IOC’nin kararıyla birlikte esporun Olimpiyat Oyunları’nın bir parçası olarak sahne alacağını zannetmeyin, bu yalnızca bir yan etki.
- Gelecek yıllarda Espor Oyunları, Yaz ve Kış Olimpiyatları arasındaki boşlukları dolduracak ve kendi etkinliğiyle bizlere merhaba diyecek.
İlk Espor turnuvası ise 2025 yılında Suudi Arabistan’da gerçekleşecek. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, dikkat çeken bir açıklama daha yaptı: “Bu olayın Suudi Olimpiyat Komitesi’ne teslim edildiği tam 12 yıl boyunca devam edecek!” Yani Suudi Arabistan, esporun olimpiyat arenasında yankılanmasını sağlayacak olan ana odak noktalarından biri haline geliyor. Umarım bu etkinliklerde spikerler, “X oyuncusu, Y oyuncusunu yendi!” derken ciddi bir vurguyla, titreyerek “Ve madalya sahibi X!” demeyi unutmadan o anı yaşamaya çalışır.
Kim bilir, belki de finallere gelen sporcular, her zaman el âlemde “Espor mu? O da ne?” dedirten koca bir ikilem içerisinde kendilerini bulurlar. Yani belki de bizleri bu eğlenceli turnuvalarda görecek, ama kadrajı dolduran ekranlardan fısıldayan “Hadi bu kez gerçekten kazanalım!” seslerini duyarken, kendi ayakkabılarımıza dönük gözlüklerimizi takmayı unutmamalıyız. Sonuçta bu bir oyunun parçası, ama bizim için biraz da ciddiyet şart!