FIFA oyuncularının büyük bir kısmının “toksiklik” problemi yaşadığını söylemek, aslında bir nevi “açık hava konserinde, yağmurdan kaçan bir kaplumbağa” misali. Yanlış anlamayın, burada kimseyi yargılamaya çalışmıyorum; zira bu kadar rekabetçi ve stres dolu oyunlarda bazen sinirlerimiz tavan yapabilir. Ama, bir noktada bu sinirlenme durumu, takım arkadaşınıza ya da karşı takımdaki efsanevi bir futbolcuya tüm suçu atacak kadar büyüyebilir mi? İşte tam da bu sorunun cevabı, geçtiğimiz günlerde yaşanan ilginç bir olayla karşımıza çıktı.
Olayın kahramanı 18 yaşındaki Patrick O’Brien adındaki genç bir FIFA oyuncusu. Geçtiğimiz yıl FIFA Ultimate Team maçını kaybettikten sonra, sinirinden adeta kudurdu. O’Brien, kaybettiği maçta karşı takımda bulunan ikon kartı Ian Wright’a öyle bir yüklenmiş ki, adeta “Bu maçı kaybetmemin sebebi senin o ikonik saçların!” dercesine, sosyal medyadan ırkçı söylemler içeren bir dolu mesaj göndermiş. Yani düşünün, kaybettiği için Ian Wright’a mesaj atıp “Efsanevi futbolcun ama ben seni sevmiyorum!” demek yerine, “Senin yüzünden kaybettim!” demek ne kadar mantıklı, değil mi?
İşin komik tarafı, O’Brien’ın bu davranışının sonrasında Ian Wright, durumu yargıya taşıdı. Wright, mahkemede O’Brien’ın “pişman olduğunu” açıklaması üzerine, serbest bırakılması hakkında oldukça sert yorumlarda bulundu. Wright, “Irkçılığın yaşı yoktur; bu konu ciddidir!” diyerek durumu ne kadar ciddiye aldığını vurgulamış. Tabii ki, Ian Wright gibi bir efsanenin böyle bir duruma maruz kalması, sadece O’Brien’ın değil, tüm futbol camiasının utanç duyacağı bir durum.
Fakat O’Brien’a gelen en büyük tepki, EA Sports’tan geldi. EA, olayın ardından hemen bir açıklama yaparak, Ian Wright’ı savundu ve O’Brien’ın FIFA’dan hayatı boyunca banlandığını açıkladı. Yani düşünün, “Bir daha FIFA oynayamazsın!” derken, O’Brien’ın aklında sadece “Oyun oynamayı nasıl unuturum!” düşüncesi canlanmış olabilir. Sonuç olarak, O’Brien’ın FIFA kariyeri, Ian Wright’a karşı duyduğu öfkeyle sona ermiş oldu. Her ne kadar bilgisayarın başında kollarınızı havada sallarken “Ben bu oyunu kazanacağım!” diye haykırsanız da, bazen kaybetmenin de bir erdem olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Sonuç olarak, bu olay bize bir şey öğretiyor: Sinirlenmek doğal, ama o siniri bir ikon futbolcuya yöneltmek, en azından “FIFA oynamak için daha fazla sabır gerekiyor!” dedirtir. Bunu yapmaktansa, belki de alınan her mağlubiyetten bir ders çıkarıp, “Gelecek sefer kazanacağım!” diye kendimize söz vermek daha akıllıca olabilir. Unutmayın, sanal dünyanın gerçeği, gerçek dünyanın tuhaflıklarıyla dolu. Ve bazen, kaybetmek de kazanmanın bir parçasıdır!