Birkaç hafta önce mulakara ettiğimiz bir mesele var: Square Enix’in remaster oyun üretme konusundaki ciddi niyeti. Daha belirgin bir ifadeyle, Final Fantasy Pixel Remaster serisinin gösterdiği başarı, hem şirketin hem de oyuncuların yüzünü güldürmüş durumda. Ancak bu durumu daha anlamlı kılmak için birkaç detay vermek lazım; çünkü bu oyun dünyasında işlerin nasıl döndüğünü çoğu zaman merak ediyoruz değil mi? Haydi, birlikte biraz bu konuyu derinlemesine irdeleyelim!
Öncelikle, Final Fantasy Pixel Remaster serisinin toplamda 3 milyon kopyaya ulaştığını duyduğumuzda, gözlerimizi hemen sildiğimiz o eski oyun günlerine dair bir özlem kaplıyor içimizi. 3 milyon kopya, öyle kolay bir iş değil, özellikle de nostaljik bir serinin yeniden yorumlandığı düşünülürse! Öyle ki, Final Fantasy’nin ilk oyunlarının 8 bit grafiklerinin günümüzde yeniden canlanması, hem eski oyuncular hem de yeni nesil için bir nevi zaman yolculuğu. “Neden 3 milyon?” demeden geçemiyoruz; çünkü bu sayı, yeni oyuncuların yıllar içinde kaybettikleri o masumiyetin ve retro keyfin yeniden keşfedildiğinin bir işareti.
Square Enix, bu kadar satış rakamıyla çok iyi bir iş çıkarıyor gibi görünüyor. Bu başarı, bir anlamda, sadece satış verileriyle değil, aynı zamanda oyuncuların deneyimlediği nostaljik anlarla da ortaya çıkıyor. Sonuçta, Final Fantasy Pixel Remaster serisinin her bir oyunu, yalnızca bir oyun değil; aynı zamanda birçok kişinin çocukluk anılarının saklı olduğu bir hazine kutusu! Unutmayalım ki, şu an bizimle birlikte bu oyunları oynayanların sayısı giderek artıyor ve bu yeni nesil oyuncular, iyi bir hikaye ve karakter derinliği arayışında. Bu açıdan Square Enix’in hem memnuniyet sağlayacak işlere kısa sürede imza atması hem de yeni nesil oyuncular için yeni tinkler sunması oldukça kritik bir durumda.
İşin komik tarafı, Square Enix’in bu tutkulu başarıyı kutlamasını Twitter üzerinden duyurması. “Desteğiniz ve bu deneyimi bizlerle paylaştığınız için teşekkürler!” dedikleri o satırlar bambaşka bir anlam kazanıyor. Adeta bir nostaljik aşk mektubu gibi! İnsan sormadan edemiyor: “Square Enix, bir sonraki remaster sürümünde acaba beni de yeniden yaratacak mı?” Düşünün ki, birkaç yıl sonra, “O oyunları çocukluğumda oynadım” dediğimizde, o dönem elimizde sadece Pixel Remaster versiyonları olacak. Bu dijital dünya, özellikle de bu eski oyunları keşfetmek isteyen yeni nesil için oldukça cazip bir alan yaratıyor.
Son olarak, bu satış performansının devam etmesi, Square Enix’in kapısını çalan birçok başka klasik oyun için umut verici bir durum oluşturuyor. Kim bilir, belki de günümüzde görmediğimiz eski favorilerimiz tekrar gün yüzüne çıkacak! “Bir remaster versiyonu daha mı?” dediğinizi duyar gibiyim. Bu gidişle aynı şeyleri sıklıkla duymaya alışmalıyız gibi hissediyorum. Bir yudum kahve ile oturup, eski oyunların tekrar elden geçişini hayal etmek bile harika!
O yüzden, finale varmadan önce tek bir soru: “Hangi eski oyun serisi sizin favoriniz ve onu yeniden oynamak ister miydiniz?” Bu dünyada olduğunca eskiyi yeniden canlandırmanın getirdiği mizahi bir tat var. Elbette Square Enix, yarının remaster’ı için kollarını sıvamadan önce, en azından tadı damakta kalan birkaç oyun daha piyasaya sürmeyi düşünmelidir!