Game+ ile Oyun Akış Servislerinin Türkiye’deki Deneyimi
Oyun akış servisleri Türkiye'de Game+ ile eğlenceyi doruklara taşıyor! Oyun oyna, kahkaha at, ve interneti sarhoş et!
14 saat önce

Oyun akış servisleri, son yıllarda hayatımıza öyle bir girdi ki, sanki bir ergenin ilk aşık olduğu kişi gibi sürekli kafamızda dönüp duruyor. Google ve Microsoft gibi dev firmaların bu alana girmesi, biz oyuncuların gözünde “acaba bu işin peşinden koşan bir çılgınlık mı?” sorusunu doğurdu. Stadia ve xCloud henüz ülkemizde boy göstermedi; ama GeForce Now, kapalı beta döneminden beri “ben buradayım” diye bağırıyordu. Şimdi ise Game+ iş birliğiyle, Türkiye’deki sunucular üzerinden hizmet vermeye başladı. Gelin, birlikte bu eğlenceli yolculuğa çıkalım!
Game+, Türkiye’deki oyunculara bu oyunun tadını çıkartmaları için sunucularını açtı. Ama bu sırada bir de “bekleme kuyrukları” gibi bir durum var ki, sanki bir sinema biletine uzun bir kuyrukta beklerken yaşadığımız o heyecanı anımsatıyor. Ücretsiz versiyonunu kullanmak isterseniz, sıraya girip oyununuzu en fazla bir saat oynayabiliyorsunuz. Ama RTX desteği olmadan! Ücretli abonelikte ise bu bekleme ve kısıtlamalar yok. Yani, “Ben hemen oynamak istiyorum!” diyenler için iyi bir çözüm. Bu durumda, internet hızımızın da minimum 15 Mbps olması öneriliyor. Hani, internet hızınız 25 Mbps’ten fazlaysa, 60 fps/1080p oynayabiliyorsunuz. Yani, “İnternetim yavaş” diye şikayet edenler, elinizi çabuk tutun!
Sıra Geldi Oyunlara!
Game+ ile birlikte elimden geldiğince farklı oyunları denemeye çalıştım. Oyunlar arasında dolaşırken, sanki bir şekerci dükkanına girmiş gibi hissettim. İlk olarak aklıma gelen oyun tabii ki Cyberpunk 2077 oldu. Çünkü bu oyunu denemek, bir oyun akış servisinin kalitesini anlamak için birebir. Sonra, biraz platform sevdalısı olmak adına Trine 4’ü denedim. Ubisoft’un elinden çıkan Immortals: Fenyx Rising’i de atlamadım. Biraz karanlık dünyalara dalmak için Metro Exodus’a geçtim. Sonra da aksiyonun doruklarına ulaşmak için Destiny 2 ve The Division 2’yi test ettim. En son olarak da The Witcher 3’ü keyif için oynamaya karar verdim. Yani, kısacası oyun dünyasında bir gezintiye çıktım.
Şu an için elimizde çok fazla alternatif yok. Game+ ile GeForce Now’ı kıyasladığımızda, Game+’nın oyun havuzunun oldukça kısıtlı olduğunu görebiliyoruz. Ancak beta süreci sonunda oyunların sayısının artacağına dair umutluyum. Denediğim oyunların tamamında, grafik ayarlarını en üst düzeye çıkardım. Yani, “bana en iyi deneyimi sun” dedim! RTX destekli oyunlarda ışın izleme ayarını da açtım. Sonuç olarak, performans açısından oldukça tatmin edici bir sonuç aldım. Hatta Trine 4 o kadar sorunsuz çalıştı ki, PC’ye yükleyip oynadığınızda nasıl bir deneyim yaşıyorsanız, neredeyse birebir aynıydı.
Online Deneyimler
Oyun akış servisinin gerçek sınavını çevrimiçi oyunlarda vereceğini biliyordum. Bu yüzden, Destiny 2 ve The Division 2 gibi oyunları denedim. Burada bağlantının istikrarlı olması ve tepki süreleri oldukça önemli. Ve ne mutlu bana ki, burada da bir sorun yaşamadım. Oyunları saatlerce test ederken, sadece 2-3 defa bağlantı uyarısı aldım. Yani, “bir anlık kopma” diye bir şey yoktu. Bu durum, beni oldukça rahatlatıyor.
Tepki süreleri konusunda da bir sıkıntı yoktu. Tetiğe bastığınızda ya da kılıç savurduğunuzda, geç kaldığınızı hissettiren bir gecikme olmuyordu. Bu, oyuncular için oldukça önemli bir durum. Ama tabii ki, bu konuyu Apex Legends, HyperScape ve Fortnite gibi daha rekabetçi oyunlarla test etmeden kesin bir sonuca varmak zor. Ben de kendimi feda edip Fortnite’ı denedim. “Bu kadar da olur mu?” diye düşünebilirsiniz, ama benim açımdan oldukça eğlenceli bir deneyim oldu!
Sonuçta Ne Olacak?
Şu aşamada, Game+ için işler performans açısından iyi gidiyor gibi görünüyor. Özellikle yüksek sistem gerektiren oyunlarda, neredeyse sorunsuz bir deneyim sunması, büyük bir avantaj. Ancak, bu hizmet genel kullanıma açıldığında sunucuların yükü kaldırıp kaldıramayacağını göreceğiz. Yani, önümüzdeki günler Game+ için oldukça kritik.
Tabii ki işin bir de can sıkıcı yanı var: fiyatlandırma! GeForce Now’ın Türkiye fiyatları, yurtdışı ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek. Hatta birkaç gün önce, GFN yurtdışı hesaplarını kapatıp herkesin Game+’a geçmesi gerektiğini duyurdu. Ancak bu durum, kullanıcılar arasında büyük bir tepki oluşturdu. Sonunda, geri adım atarak Founder Edition kullanıcılarının aylık 50 liraya Game+ üzerinden aboneliklerine devam edebileceklerini açıkladılar. Bu da, kullanıcılar için bir avantaj olmuş oldu.
Özetle, Game+’nın fiyat politikası şu an için Türkiye’deki oyun severlerin sistemle ilgili tercihlerini etkileyecek bir düzeyde. Yakın zamanda yurtdışı aboneliklere zam geleceği ve bu zamların Türkiye fiyatlarına yansıması bekleniyor. Yani, fiyatlar bıçak sırtında gidip geliyor. Ya bu fiyattan bekledikleri oyuncu sayısına ulaşamayacaklar ve kampanya yoluna gidecekler, ya da temel yatırım maliyetlerini çıkarıp oyun havuzunu geliştirerek sistemi daha cazip hale getirecekler. Hangi yolda ilerleyeceklerini hep birlikte göreceğiz. Ama şimdilik, bol oyunlu günler dilerim!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?