Geleceğe Dönüş: Bir Zaman Yolcusunun Anıları ve Heyecanı
Zaman yolculuğu, DeLorean ve biraz mizaç! Geleceğe Dönüş filmindeki hatıralar, kahkaha dolu bir yolculuğa çıkıyor!
6 saat önce

Geleceğe Dönüş, benim için sadece bir film serisi değil, aynı zamanda 80’lerin o muhteşem naif dünyasına açılan ilk kapıydı. Daha çocukken, bıngıldağım bile tam sertleşmeden özel kanalların ülkeye yeni yeni girmeye başlamasıyla birlikte tanıştığım Doctor Emmet Brown ve Marty McFly ikilisi adeta hayatımın bir parçası haline geldi. Onları ekranımda gördükçe, sanki bana birer akraba gibi hissettiriyorlardı, “Bana bak Emmet, en iyi arkadaşım Marty geliyor!” modundaydım. Tüm bu duygular benim içimdeki genç zaman yolcusunu canlandırıyordu; dolayısıyla Geleceğe Dönüş ile ilgili her gelişme, her detay beni sarıyor, sanki çocukluğuma döndürüyor.
En son New York Comic Con’da harika bir Back to the Future panelinin yapıldığı duyurusunu duyduğumda, adeta kalbim yerinden fırlayacaktı. Uzun bir aradan sonra efsane ikilimiz bir araya gelmiş ve duygu seli içinde kalmaya hazırdım. Özellikle Doc. Brown‘ın aktörü Christopher Lloyd ve Marty’nin ta kendisi Michael J. Fox‘un yan yana yer aldığı bu panel, dünyanın dört bir yanından hayranları adeta gözyaşına boğdu. İki usta aktörü kucaklarken görmek, çoğu insana çocukluğunda yaşadığı atmosferi yeniden hissettirdi; sosyal medya da bu duygusal yasak aşkı anında tıka basa doldurdu.
- Son Jeton – Back to the Future: The Game
Aslında orijinal film projesinde MJF yerine Eric Stoltz başrolde yer alacaktı! Hatta bu çekimler tam altı hafta boyunca Stoltz ile yapıldı. Sonrasında gelişmeler öyle bir hal aldı ki, belki de sinema tarihine altın harflerle kazınacak bir birlikteliğin başlangıcına imza atılmış oldu. Tabii ki burada Lloyd’un can alıcı açıklamasını da atlamamak gerek; altı haftadan sonra her şeye yeniden başlama fikri ona biraz sinirli hissettirmiş. Ama Michael ile tanışınca aralarındaki sihirli kimyayı hemen yakaladıklarını belirtti. İki aktör, her üç filmde de yoğun ve özel bir bağ kurmuşlardı. Ve bu bağı, filmi 5000 kere izleseniz bile hala her defasında hissetmek mümkün! Yani bu ikili, yalnızca birer karakter olarak değil, adeta birbirlerinin ruh ikizi gibiydiler.
Peki, bu panelle ilgili duyduğum en büyük korku neydi biliyor musunuz? Potansiyel bir 4. filmin bahsi dahi geçmedi! Bu gerçekten bir rahatlama anıydı; Hollywood’un paraya tamah eden dişlerinden bir kez daha sıyrılmıştık. Düşünsenize, 4. bir film yapmaya çalışsalardı, belki de bu ikiliyi tekrar izlemek yerine neden “Daha Beter Geleceğe Dönüş” adlı bir komedi filminde rol alsınlar diye düşünmemiz gerekecekti. Umarım hayatımın sonuna kadar Back to the Future’un ne yeniden çekimini ne de devam filmini izlerim. Üç film aslında birer şaheser; tadı damakta kalıyor. Sonrasında merak edenler için ise Telltale oyununu son derece şiddetle tavsiye ediyorum! O oyunda yaşanan olaylar, sinema dünyasındaki eksikliklerin bir nevi dolgu malzemesi gibi. Belki de bu nedenle, geçmişe dönüş, yaşamın en güzel yanı!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?