Guild Wars 2: End of Dragons İncelemesi – Düşük Beklenti, Yüksek Saatler
Guild Wars 2: End of Dragons incelememizde beklentilerin altında ama saatlerce süren keyifli bir deneyimi keşfedin, savaşın tadını çıkarın!
3 gün önce

DVO’ya olan ilgim gerçekten de düşüktü, fakat son yıllarda belki bir şeyler değişmiştir diye düşünmüştüm. Sonuçta, Guild Wars 2 ücretsiz ve aylık üyelik ücreti yok. Hikayesini tamamladıktan sonra oynamayı bırakabilirim dedim ve üzerinden bir buçuk yıl geçti. Ancak, DVO’yu sevmeyen biri olarak nasıl olur da 600 saatimi bu oyuna gömüyorum? Cevabı aslında çok basit. Oynadığım DVO’yu, devasa bir tek kişilik rol yapma oyunu gibi görerek, kendimi onun dünyasına ve hikayesine kaptırdım. Bu incelemeyi de tam olarak bu bakış açısıyla yazıyorum.
Guild Wars 2’yi daha önce oynamadıysanız, oyunun kısaca özetine girelim. Oyunda üç tür görev var. İlki, ana hikaye ilerletme görevleri. Bunlar ayrı bir instance’da geçiyor ve adeta tek kişilik oyunmuş gibi oynanıyor. İkincisi ise, geleneksel MMO görevlerine benzer olan “kalp görevleri”. Haritadaki kalp simgeli karakterleri bulup onlara yardımcı oluyoruz. Genellikle düşmanları yenmek, yiyecek bulmak veya köy halkını cesaretlendirmek gibi basit işler yapıyoruz. Bunları tamamlayınca, bu arkadaşlar bazı eşyalar satmaya başlıyor. Milletin keyfini beklemek ise üçüncü ve bana göre en önemli görev türü, harita etkinlikleri. Bu etkinliklerde, harita üzerinde karavan gibi objeler hareket ederken onlara yardım edebiliyoruz. Bu tür etkinlikler, haritanın ana kötü karakteri ile mücadelenin başlangıcı olabilir fakat bu bahsettiğim, tam anlamıyla işin içinden çıkamadığım etkinlik olan The Battle for the Jade Sea. Guild Wars’taki önemli bir etkinliğe başlamadan önce, başka görevleri tamamlamak için yaklaşık bir saat harcamak zorundayız. Ne yazık ki, ben buna bir türlü ulaşamadım.
Geldiğimiz noktada, bu etkinlikleri gerçekleştirebilmek için düzgün bir 100-200 oyuncunun katılmasını beklememiz gerekiyor. Daha önce de belirttiğim gibi, bu şansa sahip değilim. Her seferinde başarısız girişimlerden sonra zorlanarak uğraşan bir grup insan görüyorum. Bu haritanın kalan etkinlikleri de fazla ilginç değil. Öyleyse, sadece inadımdan akşam 8 ve 10’da oyunu açıp birer saat boyunca sıkılarak oynuyorum. Gün gelecek, o ejderha benden o dayağı yiyecek!
Cyberpunk 1335 diyerek, bahsettiğim olayın sadece dört haritanın birinde geçtiğini belirtmekte fayda var. Diğer haritalar oldukça daha dengeli. Tasarımları daha etkileyici ve keşfedecek birçok şey sunuyorlar. Özellikle yeni gelen Cantha kıtasının başkenti New Keineng City, beni derinden etkiledi. Tyria’nın genel olarak orta çağ estetiğine sahip yapısı göz önünde bulundurulduğunda, cyberpunk bir harita görmek oldukça hoşuma gitti. Hologramlar, robotlar ve dijital unsurlarla dolu bu alan, özellikle yeni binekleri aldığımızı düşündürten tasarımlara sahip.
Yeni bineklerden bahsetmek gerekirse, End of Dragons ile birlikte iki yeni binek oyuna eklendi. İlk olarak, “kuşatma kaplumbağası” olarak çevirebileceğim bir binek var. İki kişi aynı anda bu kaplumbağaya binebiliyor; sürücü olan kişi yönlendirirken, diğer kişi topçu olarak görev alıyor. Maalesef, bu hayvancağızı sadece bir saatlik beta sürecinde deneyimleyebildim çünkü almanın tek yolu yine The Battle for the Jade Sea’den geçmekte! Ayrıca, bu etkinliğin zorluğu, geliştiricilerin kaplumbağa yumurtasına erişmek için yeni bir yol eklemelerine sebep oldu. Ama ben kolaycı biri değilim, o ejderha mutlaka buraya gelecek!
Peki, ikinci binek olan balıkçı teknesi? Düz bir tekneden ibaret ve beş kişiyi taşıma kapasitesine sahip. The Battle for the Jade Sea etkinliğini geçemediğinizde, arkadaşlarınızla sakinleşip hayatın anlamını sorgulaırken balık tutmaya çıkabilirsiniz. Evet, şimdi oyuna balıkçılık eklendiğine göre tam anlamıyla bir DVO haline geldi. Nasıl oldu da bu yaşa kadar balıkçılık eklemeden geldik, doğrusu anlamıyorum. Oyununuza balıkçılık eklemeyin, sonra “WoW beni geçiyor” diye şikayet ediyorsunuz. Kormir akıl versin!
Balıkçılıkla ilgili çok abartmayın fakat. Su olan herhangi bir yere oltayı atıp mini bir oyun oynayarak balık tutabiliyorsunuz. Belirli noktalarda daha yüksek tutma şansınız var. Bazı yemlerin işinizi kolaylaştırdığı doğru fakat derin bir sistem yok. Ancak, koleksiyon yapmaktan hoşlanıyorsanız bu mini oyun sizi bir süre eğlendirebilir.
Bir Bayraktar değil ama… bineklerin yanı sıra ufak bir dron da eklenmiş. Haritalarında belirli noktalarda bu dronu kullanarak giremeyeceğiniz yerlere ulaşabilirsiniz. Her yerde uçurabilseydi daha mantıklı olurdu ama yine de işe yarıyor. En azından güzel manzaralar çekmek için fırsat sunuyor.
Bu dron, farklı işlevlere de sahip. Bulduğunuz pillerin enerjilerini depolayabiliyor ve çeşitli buff’lar alabiliyorsunuz. Ayrıca, sandıkları açma işlevi de bulunuyor. Ancak, bunların sadece kozmetik amaçları olduğunu belirtmekte fayda var.
Şimdi, yeni gelen alt sınıflara (specialization) geçelim ancak bunun oldukça karmaşık bir mesele olduğunu belirtmem gerek. Sanırım dokuz yeni alt sınıfı denemeden bu noktaya gelmek pek mümkün değil. Ben sanırım sadece tek bir karakterle oynadım ve necromancer reaper build’ı keşfettiğimden beri başka bir sınıf denemeye ihtiyaç duymuyorum. Elbette, üç beş rehber izleyip düşüncelerimi paylaşabilirsiniz; ancak durum bu kadar basit değil. Eğer Guild Wars 2’yi oynadıysanız, sınıfların tamamen özelleştirilmediğini bilirsiniz. Herkes hekim ya da tank olabilir, sadece yetenekler ve büyüler değişir.
Alt sınıflar, özelleşmemize daha fazla imkan tanısa da her zaman belirli departmanların (DPS veya healer) etkili olmasını sağlayamayabiliyor. Görünüşe göre, bunlar oyunu dramatik bir biçimde değiştirmemiş. Forumlarda gördüğüm kadarıyla alt sınıflar pek de heyecan yaratmamış ve denemek isteyenlerin sayısı oldukça az. Muhtemelen zamanla daha iyi rehberler çıkacak ve insanların fikirleri değişecektir; fakat o gün henüz gelmiş değil.
Sonuç olarak, hem sevdiğim hem de hikayesinden tam olarak tatmin olamadığım, bazı etkinliklerin yeniden dengelenmesi gerektiğini düşündüğüm eğlenceli bir ek paket olmuş End of Dragons. Özellikle ilk oyunda Cantha’yı sevmişseniz, 200 yıl sonraki haliyle karşılaşmak eğlenceli olacaktır. Ancak günümüz döviz kuru göz önüne alındığında, 30 euro vermeye değer mi emin değilim.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?