Microsoft’un en önemli serilerinden biri olan Halo, uzaylı düşmanlar, gizli ajandalar ve sayısız savaşı içeren karmaşık ve bir o kadar da eğlenceli dünyasıyla, oyun severlerin kalbini kazanmayı başardı. Halo Infinite ile birlikte tekrar sahne alan bu devasa evren, bizlere geçmişte yaşanan olayları hatırlatıyor. Belki de tarihçeyi daha detaylı bilmenize gerek yok, fakat AZ ya da benser gibi hikâyeler dinlemekten hoşlanıyorsanız, o zaman doğru yerdesiniz! Hadi, gelin birlikte bu fantastik evrene bir yolculuğa çıkalım ve neler yaşandığına bir göz atalım.
Her şey bir toz ve gaz bulutuydu… Sakin olun, burada bir antik tarih dersine girmeyeceğim. Ama hikayemize başlamak için biraz geçmişe gitmelerine izin vermemiz lazım. Milyonlarca yıl önce Precursor adında bir medeniyet, galaksiyi yönetiyor. İşte burada, biraz hayal gücü gerektiren olayların her biri ile karşı karşıyayız! Precursorlar, nesiller boyunca, galaksiyi yöneten teknoloji harikaları üretmiş ve pek çok ırk yaratmış. Yani bir anlamda, Forerunner ve insanlık da dahil birçok ırkın ataları. Bütün bunlar bir gün olur da “Mantle of Responsibility” adında bir unvanı birbirleriyle paylaşmaya karar verdiklerinde her şey karıştı! Sanki “Sen benimsin, ben seninim” diyerek sessizce kavga ettikleri bir aile toplantısı oldu.
Precursor ırkı, bu unvanı Forerunnerlar’a devrediyor (ya da onların öyle düşündüğünü görüyoruz). Ama bir süredir bu yetki insanlığın eline geçiyor. Forerunner’lar bu durumu pek gönülden karşılamıyor ve sanki “Bizim işimize karışma, biz burada patronuz!” diyerek Precursor’lara savaş açıyorlar. Böylece, Mantle onlara geçiyor. Fakat bu savaşın kazananları, galaksinin tozuna dönüşmesi için bir dava açacak kadar ciddi bir insana dönüşüyor. Olaylar ardı ardına gelişiyor ve Flood belası ortaya çıkıyor. Yani özetle, prehistorik yaşamı kutlayan bir bayram değil ama bir karmaşa ve çatışma döngüsü içinde sürükleniyoruz.
Forerunner’lar, uzun bir süre boyunca galaksinin efendisi olarak kalıyor. Ama insanlık, kendi başına bir medeniyet inşa etmeye başlayınca işler çığırından çıkıyor. Yıldızlararası yolculuklar yapıp koloniler kuran insanlık bir gün bir parazit yaşam formu olan Flood ile karşılaşıyor. Bu durumda kanlı çatışmalar bir nebze serinlemiyor, tam tersine Forerunner’lar insanlığa “Bir yudum da sen yudumla” diyerek oldukça sert bir tepki veriyorlar. Kimi insanlar da, aradaki savaşa katılmak istemeyen bir Librarian sayesinde insanoğlunun geleceğini kurtarmaya çalışıyor. Tıpkı “Son Survivor” filminden alınmış bir sahne gibi değil mi?
Halo: Reach Savaşın ne kadar çılgın bir şey olduğunu bir zaman daha sonra anlıyoruz. İnsanlık, Forerunner kalıntılarını keşfettikten sadece 20 yıl sonra Covenant ırkı, Reach kolonisine saldırır ve hemen derin bir uykuya yatan Master Chief bile bu işlerin içine çekilir. “Bugün uyudum ama yarın savaşacağım,” mesajını gönderen Master Chief, gemisi The Pillar of Autumn’da yolculuğa çıkar.
Halo: Combat Evolved İşte bu noktada, Halo’ya ulaşırız. Master Chief ve Cortana buranın kontrol merkezine ulaşmaya çalışırken, Covenant’ların uyandırdığı Flood, işlerin nasıl daha da felakete gideceğini gösterir. Yani evet, her şey üst üste gelir ve kıyametin eşiğindeki bir kıyamet senaryosu daha ortaya çıkar. Ama dikkat! Cortana, “Aman Tanrım, bu çalışırsa tüm yaşamın kökü kazınır!” diyerek Master Chief’i durdurur. Windsor, bir kahramana dönüşür.
Halo 2 Dünya’ya sıçrayan savaşta bizlere yoldaş olan bir başka karakter, Arbiter. Şaşırmayın ama yetilerimiz zayıflarken, hikaye oldukça karmaşıklaşıyor. Herkesin peşinde olduğu Halo’nun sırları bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Lafta “Büyük Ayrılık” diye anılan Covenant iç savaşı başlarken, her şey daha da karmaşık bir hale gelir.
Arbiter ve Master Chief, düşmanı kötü gidişatlarıyla karşılamaya hazırlanıyor. Zaman ilerledikçe, Flood da sahneye çıkıyor ve içindeki kaos arttıkça hiç beklenmedik bir sonuca doğru sürükleniyoruz. Sonuç itibarıyla, her şey çok karışik ama bir o kadar eğlenceli! Halo serisinin bu karışık yolculuğu bizi her seferinde daha derine çekiyor. Onun eğlenceli, serin, fantazik ve bir o kadar da karanlık tarafı burada gizleniyor.