Bir zamanlar, oyun dünyasında müzikler o kadar önemliydi ki, bazen oyunların kendisinden bile daha fazla akılda kalıyordu. İşte bu noktada, Heroes of Might and Magic serisi, müzikleriyle hafızalarımızda çok özel bir yere sahip. Ubisoft, bu efsanevi seriyi ardında bıraktığı izlerle gömüp mezarını sulamadan önce, biz oyuncular arasında en çok tartışılan konulardan biri, hangi Heroes oyununun en iyisi olduğuydu. Herkesin bir favorisi vardı; kimisi Heroes III derken, kimisi Heroes IV diyordu. Hatta bu tartışmalar sırasında, “Sen kimsin ki Heroes IV‘ü övüyorsun?” diyenlerin sesi yükseliyordu. Ama bir gerçek vardı ki, Heroes IV müzikleri gerçekten müthişti! Hakkını vermek gerekirse, bu müziklerin her biri, birer sanat eseri gibi kulaklarımızı okşuyordu.
İlk oyundan bu yana Paul Romero ve Rob King tarafından bestelenen müziklerin herhangi birini seçmek, gerçekten zor bir görev. Seçim yapmak, bir çocuğun dondurma tezgahında sadece bir top dondurma seçmesine benziyor; her biri o kadar lezzetli ki! Ama ben yine de bir favori seçmek zorundaydım ve o da Rampart oldu. Yahu bir müzik, bir manzaraya bu kadar mı güzel uyar? Dinlerken gözlerimi kapatıyorum ve hemen aklımda canlanan görüntülerle kendimi Dragon Cliffs’te ejderhalarla uçuşurken buluyorum. O müziğin melodisi, Enchanted Spring’den dökülen şelalenin suyu gibi akıyor ve beni Homestead’in bacasından yükselen dumanların arasında kaybolmaya davet ediyor.
Heroes of Might and Magic müzikleri, öyle bir etkiye sahip ki, zihninizin derinliklerine öyle bir işliyor ki, diğer algılarınızı da etkiliyor. Hatta bazen, bir müzik çaldığında, kendinizi aniden çocukluğunuzda bir oyun masasının başında bulabiliyorsunuz. (Benim için tek istisna, Stronghold müziği. 1999 yılında bir dergi CD’sinde yer alan ve tam anlamıyla sömürdüğüm demosunda, Stronghold müziği yanlışlıkla Castle’a koyulmuştu. O yüzden o müzik çalınca gözümde hâlâ Castle canlanıyor. O anıların etkisi, bazen gerçeklikten daha güçlü oluyor, değil mi?)
Ben burada Rampartı seçtim diye, siz onunla kısıtlı kalmayın! Açın, herhangi bir HoMaM oyunundan rastgele bir müziği dinleyin. Mesela, Heroes VII’nin Türk/Yunan ezgileri taşıyan The Elven Coronation bile dahil! İlk dinlediğinizde biraz garip gelse de, bir kez daha dinlemeye başladığınızda kendinizi o melodinin akışına kaptırmış bulacaksınız. Ve inanın, müziklere öyle bir dalacaksınız ki, başka bir şey dinlemeye vaktiniz kalmayacak.
Bu müziklerin internette çok kaliteli cover versiyonlarını yapanlar da var. Hatta bazıları, o kadar etkileyici ki, dinlerken kendinizi o müziğin içinde kaybolmuş hissediyorsunuz. Bir süre sonra, başka müzik ihtiyacınız kalmadığını düşüneceksiniz, çünkü bu melodilere dalıp çıkmak, gerçek hayattan kaçmak için harika bir yol. İşte bu yüzden, Heroes of Might and Magic müzikleri, sadece birer oyun müziği değil, aynı zamanda birer zaman makinesi gibi… Sizi geçmişe götüren, anıları tazeleten ve bir gülümseme bırakmayı başaran melodiler!
Sonuç olarak, müzikler yalnızca bir arka plan unsuru değil, bir oyun deneyiminin en önemli parçalarından biri. Bu yüzden bir HoMaM müziği dinlerken, kendinizi kaybetmemek için dikkatli olun! Zira bir anda kendinizi çocukluğunuzun o masum anılarında bulabilirsiniz, bu da belki de en güzel yanı! Müzikler, oyunların ruhunu yansıtan birer ayna gibidir; ve bu aynada gördüğümüz her şey, bizim için değerli bir hatıra olarak kalacaktır.