Dünya, birçok çılgın mangaka ve yaratıcıyla dolup taşarken, hiç kimse Kazuki Takahashi’nin yerini dolduramaz. Uzanıp elinizi uzattığınızda, sanki elinize bir kart paketi düşemeyecek ve “En güçlü kartım!” derken insanın suratındaki gülümseme kaybolacak gibi. Takahashi, bizlere yalnızca Yu-Gi-Oh!’u kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda çok sayıda genç hayallerine kapı açmış oldu. O artık hayatta değil, ama eserleri ve ardında bıraktığı miras hala yaşıyor. Bu adamın, kartları da, kahramanları da bir araya getirip, dünyanın en popüler oyunlarından birini yaratması tam bir efsane!
Neden “şnorkel” ve “dalış seti” giymiş diye düşünebilirsiniz, değil mi? Tamam, belki de denizde “Kart Düşmanı”nı bulmaya çalışıyordu. Ancak, nihayetinde derin sularda kapılan bir dalış kazası, onun hikayesinin sonunu getirdi. 60 yaşında, hayata veda eden bu mangaka, belki de yaşamında, kartlarla değil, suyla mücadele etmeye çalışıyordu. Belki de sonsuz bir su altı turnuvasında altın kartı kazanmak üzereydi, kim bilir? Dalışlar yaparken, aslında yeni bir kart oyunu kurmayı hayal ediyordu; “Dalgalarla Dövüş!” gibi bir şey.
- Yu-Gi-Oh!, pek çok insanın çocukluğunda ya da gençliğinde büyük bir yere sahip oldu. Her biri, kendi kart desteğini oluşturma yarışında sanki bir şampiyonluk hayali kuruyordu.
- Bir zamanlar, “Gözlerinle kartlarına bak, Beraber savaşalım!” cümleleri sadece birer hayal değil, bir yaşam tarzı haline geldi.
- Kim bilir, belki de bu kadar büyük bir etki bırakacaklarının farkında değildiler; ama biz, hep bir “Magma Çizgisi” çekinecek kadar tansiyon doluyduk!
- O, tüm bu başarılarıyla birlikte, zarif bir şekilde gençlerin kalbinde bir yer edindi.
Kazuki Takahashi’nin zamansız ölümü, onun hayranlarını yasa boğdu ama gerçekten onun mirasına olan sevgi her zaman devam edecek. Birçok insan, onun eserlerini okuyarak yetişti, kart oyunları oynayarak sosyalleşti ve onun yarattığı evrenin büyüsüne kapıldı. Birer “duelist” (duelci) olarak onun hayal dünyasında kayboldular.
Bir gün, belki de kartlarımızla inatla biraz eğlence yaratmayı başarırız, onun anısını yaşatmak için. “Haydi gel Kazuki, bu kez senin kartlarınla denizaltı turnuvası yapalım!” deriz. Kim bilir, belki de bu defa sualtı canavarı Amos gibi güçlü yaratıklarla savaşı yaparız… Ama yine de dikkatli olmalısınız, dalış kıyafetinizi giymeyi unutmayın! Çünkü kartlarımızla savaşırken, bir anda derinliklere dalmamız gerekebilir!
Ve son olarak, hatırlayalım; büyük hayallerin peşinden koşmak, belki de en önemli görevimiz. Kazuki Takahashi’nin yarattığı dünyada, her yeni kart yeni bir hikaye getiriyor, her yeni oyun bir turnuva demek. Unutmayın, kalplerimizde onun yaptığı sihirle doluyuz. Bir kartına sahip olmasa bile, ruhu bizlerle birlikte yaşıyor!