“İntikamım burada sona eriyor.” demekle bir yere varan Kratos, tam 10 yıl önce bu cümleyi kurarak Yunan tanrılarını yerle bir etti. Ancak bu kutlama, ne yazık ki pek de uzun sürmedi. Zira Kratos’un kanlı geçmişi ve öfke dolu ruhu, onu peşini bırakmayan bir gölge gibi takip etmeye devam etti. Yani, Kratos’un huzur bulma çabaları, adeta bir sinema salonunda yeni bir filme gitmek isteyen ama sürekli yanına oturan gürültücü bir izleyiciye dönüşmüş durumda. “Ah, bir de huzur bulup bir yere gidebilsem!” diye iç geçiren Kratos, yeni bir hayat kurmak için kuzeye yöneldi.
Nord tanrılarının hüküm sürdüğü bu soğuk diyar, Kratos için bir kaçış değil, bir tuzak olacaktı. Zira, bu zamana kadar tanrıların peşinden koşan bir adam, şimdi de bu yeni toprakların tanrılarıyla yüzleşmek zorunda kalacaktı. Yani, Kratos’un “Hadi, bir yeni başlangıç yapalım!” demesi, “Yine mi tanrılar? Yeter artık!” şeklinde bir şarkı söylerken bulması gibiydi. 2018 tarihli God of War ile birlikte, artık Yunan mitolojisinin karanlık köşelerinde dolaşmak yerine, yeni bir serüvenin kapılarını aralamıştı. Ama merak etmeyin, bu sefer Kratos’un elinde yalnızca bir kılıç değil, bir de oğlu Atreus vardı. Yani, babalık duygusu ile savaş tanrılığı arasında sürekli gidip gelen bir adam karşımızda duruyordu.
Şimdi, gelin Kratos’un geçmişine bir göz atalım. Hikayesi, Spartalı bir savaş lordu olarak başladı. Bir zamanlar barbarların elinde kalmış ve öfke içinde kıvranırken, Savaş Tanrısı Ares’ten yardım istemişti. Bu yardım, Kratos’a Kaos’un Kılıçları gibi tanrısal bir armağan getirdi. Ancak, “Bir şeyin bedeli her zaman ödenir!” der gibi; Ares, Kratos’u kendi karanlık planlarının bir parçası haline getirdi. Öfke dolu Spartalı, kendi ailesini öldürdükten sonra, bu lanetle baş başa kaldı. Yani, Kratos’un hayatı, “Baba, ben ne yaptım?” sorusuyla dolup taşan bir dramaya dönüştü.
Kratos’un hikayesindeki trajik unsurlar, onun peşini bırakmayan korkunç anılarla birleşince, tam bir felaket senaryosu ortaya çıkıyor. Ancak, Kratos sadece bir savaşçı değil; aynı zamanda bir “kendi kendine terapist”. Zihnindeki kabuslarla savaşırken, bir yandan da tanrılarla hesaplaşmak zorunda kalıyor. Yani, “Dışarıda düşmanlar var, içimde de kendi korkularım! Ne yapmalıyım?” sorusunu sormaktan geri kalmıyor.
Aslında, Kratos’un Yunan mitolojisindeki gerçek yeri biraz farklı. Evet, Kratos, mitolojide bir figür olarak var; ancak o, Zeus’un oğlu değil, aksine tanrıların yanında duran bir karakter. Bunun yanında, Kratos, Titanların Kralı Pallas’ın çocuklarından biri olarak tanınmakta. Yani, “Ben de bir zamanlar tanrıydım!” demesi, çok da yanlış değil. Ama Kratos, mitolojik dünyada biraz daha şanslıydı; çünkü hikayesi, oyun dünyasına aktarıldığında, tam bir anti-kahramana dönüşmüştü.
Mitolojik Hatalar ve Oyun Dünyası
- Tanrıların Düşmanı: Kratos, Yunan mitolojisinde Zeus’un en güvendiği adamdır. Ancak, God of War oyunlarında bu durum tam tersi bir şekilde işleniyor. Yani, “Daha yeni tanrı olmuştum, şimdi düşmanım oldun!” cümlesini kurmak zorunda kalıyor.
- Hareketsiz Kalma Zamanı: Oyun dünyasında Kratos, Prometheus’u zincirlerinden kurtaran bir karakterken, mitolojide onu zincirleyen bir figür. Yani, “Beni zincirlerken, seninle savaşarak özgürlük kazanacağım!” diyerek ironik bir durum yaratıyor.
Yani, Kratos’un mitolojik geçmişi ve oyun dünyasındaki yeri arasında ciddi bir uçurum var. Oyun yapımcıları, mitolojiyi alıp kendi yarattıkları kurgusal hikaye ile birleştirerek, eğlenceli bir anlatım yaratmışlar. Bu durum, “Gerçekten bu kadar farklı mı?” dedirtirken, aynı zamanda Kratos’un hikayesini daha da ilginç hale getiriyor.
Sonuç olarak, Kratos’un hikayesi, intikam, kayıp ve özlemle dolu bir yolculuk. Ancak, Yunan mitolojisinde yer alan Kratos ile oyunlardaki Kratos arasındaki farklar, bu hikayeyi daha eğlenceli ve renkli hale getiriyor. Yani, Kratos’un öfkesi ve intikamı, bir yandan bizi düşündürürken, diğer yandan da gülmemize sebep oluyor. “Bir savaş tanrısı olarak ne kadar komik olabilirim ki?” diye düşünen biri, işte bu yüzden Kratos! Sonuç olarak, God of War serisi, mitolojiyi eğlenceli bir bakış açısıyla sunarak, hem geçmişe hem de geleceğe ışık tutuyor.