Bundan iki gün önce, Assassin’s Creed serisinin patronu Marc-Alexis Côté‘nin Ubisoft’tan ayrıldığına dair bir haberi sizlerle paylaşmıştık. Bu haberin ardından birçok oyuncu ve oyun meraklısı “Ne oluyor?”, “Aman Tanrım, Côté nereye gidiyor?” gibi sorularla sosyal medyada fırtına gibi esti. Öyle ki insanlar, kahve sohbetlerini bile bu heyecanla süslemeye başladılar. Ancak, bu ayrılıkla ilgili Ubisoft’un yaptığı açıklama pek tatmin edici olmaktan uzaktı; Côté’nin kendi isteğiyle görevden ayrıldığı yönündeydi. Fakat Côté, paylaştığı açıklama ile bu durumun pek de öyle olmadığını gözler önüne serdi. Kısacası, Ubisoft’un “Haydi, Côté! İyi günler!” demesi yerine, “Üzgünüz, ama bu gidişat pek uygun değil!” demekle yetindiği anlaşılıyor.
Côté’nin LinkedIn hesabında yaptığı paylaşım, sanki bir film sahnesinden fırlamış gibiydi. “Son 24 saat benim için son derece duygusal geçti,” dedi. Hepimizin zaman zaman gözyaşı döktüğü o anlar vardır ya, işte Côté de o anı yaşamış. Onun hayatında yirmi yıllık bir başarının tamamını özlü bir notta yazmanın ne kadar zor olduğunu kimse bilmez. “Okuduğum açık ve özel mesajlar bana, birlikte kurduğumuz hayalleri hatırlattı” diyerek, geçmişin tozlu raflarından anılarını indirmek istediğini belirtti. Çok duygusal bir tını, değil mi?
Ama durun, burada bir sorun var! Herkesin Côté’nin Assassin’s Creed’e olan tutkusu hakkında söylediklerine kulak verdiği anlaşılıyor. Ama kimse bu durumu sorgulamayacak mı? Côté, açıklamasında şöyle diyor: “Aslında gerçek çok basit: Bu kararı ben almadım.” Yani şimdi anlıyoruz ki, bu bir “Kendi isteğimle ayrıldım” hikayesi değil. Ubisoft, yeni organizasyon yapısıyla, onun gibi bir kaptanı kenara iterek, başka bir pozisyona yönlendirmiş. Biz burada pek ‘popcorn’ yiyerek izlesek de, işlerin arka planda nasıl döndüğünü bilemiyoruz. Anlaşılan o ki, Côté’nin Captain Picard gibi “Gemi tüm hızıyla ilerlemelidir!” düşüncesini benimsemesi, işleri biraz zorlaştırmış.
Côté, Ubisoft’un ona alternatif bir pozisyon önermesinin aslında pek cazip olmadığını ve bu rolün geçmişteki görevine uygun olmadığını belirtmiş. Burada oyun dostları, sanki bir arkadaş toplantısında “Yahu bana şu televizyonu verin, ben de yeni bir dizi izlerim,” dediği gibi, Ubisoft’un “Sen şu işe geç, bu iş daha iyi!” demiş olabileceği düşünülüyor. Côté’nin açıklamasındaki bu kısım çok önemli; çünkü oyuncular olarak, onu her zaman oyunu yöneten heyecanlı bir lider olarak görmek istedik. Ama şimdi, bu durumun onun için pek bir “heyecan” yarattığı söylenemez.
Côté’nin, “Herhangi bir kırgınlığım yok” demesi, Ubisoft’un çıkardığı ‘Ayrılık’ albümünün kapağına koyabileceği kadar önemli! Bu ne demek? Yani Côté, Ubisoft’a olan sevgisinden vazgeçmemiş. Hatta Ubisoft’a “yuvam” dedi. Bu cümle bence bir nokta değil, tam bir ünlem! Fakat aynı zamanda, “Ben kendi isteğimle ayrılmadım,” derken oraya bırakılan kötü bir tat da yok değil. Sanki “Bu yuvayı ben kurdum ama şimdi beni burada istemiyorlar!” mesajı vermiş gibi.
Son olarak, Côté, destek mesajları için teşekkür ederken, bu mesajların gerçekten ne kadar anlamlı olduğunu açıklamış. “Bunlar benim için tahmin edebileceğinizden çok daha fazla şey ifade ediyor,” demiş. İşte burada, bütün bu süreçte kendini yalnız hissettiği anlaşılıyor. O yüzden az sayıda mesaj almanın ne kadar can sıkıcı olduğunu tasavvur edebiliyorum. Ama düşünsenize, Côté’nin yaşadığı bu durum, Ubisoft’un daha önce aldığı birçok sorgulanan karara eklenmiş bir yeni bölüm. Yani Ubisoft için bu ‘Côté’ krizi, dikkat edilmesi gereken bir medeniyet dersi niteliğinde olmuş gibi duruyor.
Tabi ki, yeraltındaki Assassin’s Creed ‘adamları’ şimdi ellerini ovuşturuyor ve “Bakalım, sıradaki kim olacak?” diye merak ediyorlar. Bir yandan Côté’nin gidişi bir kayıp, öte yandan Ubisoft, bu nedenlerden dolayı sorgulanmaya devam ediyor. Oyun dünyasında yaşanan bu gelişmeler öyle bir komedi ki, belki de bir gün Ubisoft’un kendisi bu durumları bir oyun yapar. Kim bilir, belki bir gün Assassin’s Creed: “Kaptan Neden Gitti?” diye bir oyun ortaya çıkar ve biz de kahkaha içinde oynarız!