Moka ile Sıcak Bir Maceraya: Stars in the Trash İncelemesi
Moka ile sıcak bir maceraya atılın! Stars in the Trash incelemesiyle oyun dünyasına dair heyecan verici detayları keşfedin.
16 saat önce
İspanyol oyun geliştiricileri benim için özel bir yere sahip. Nasıl sahip olmasın ki? Nomada Studio, Gris ve Neva gibi yapımlarla gönlümüzü fethetti, The Game Kitchen ise Blasphemous ile soulsvania türünün en iyi örneklerini sunarak büyük bir başarıya imza attı. Böyle bir geçmişin ardından, yine İspanya merkezli Valhalla Cats’in yeni oyunu Stars in the Trash da ilgimi çekti. Oyun, 9 Aralık’ta oyun severlerle buluştu. Bu fırsatla sizleri hikâyenin içine davet etmek istiyorum. Hadi, birlikte sıcak bir maceraya yelken açalım.

Sizlerle sevimli kedimiz Moka’yı tanıştırmak isterim! Kahramanımız Moka, bir ev kedisi. Fakat evdeki monotonluktan sıkılıyor, belki de pencereden gördüğü kediyi merak ediyor. Her ne olursa olsun, sokaklara adım atmayı başarıyor. Buradan itibaren yeni dostlar ve düşmanlarla dolu bir macera başlıyor. Evde geçen ilk bölüm, aslında bir tür öğretici aşama gibi değerlendirilebilir. Hem platform kısımlarında biraz pratik yapıyor hem de aksiyon sahnelerinde neler yapabileceğimiz konusunda bir önizleme sunuyor. Kedimizin elektrikli süpürgeyle olan mücadelesi bunun harika bir örneği.
Bir parantez açmam gerekirse, oyunda en çok hoşuma giden detay Moka’nın gerçekçi tavırları. Kedimiz Moka, diğer kedilerin tipik davranışlarını sergiliyor: Toplarla oynuyor, raflardan bardağı düşürüyor, halıları ve kartonları tırmalıyor, koltukları parçalamaktan çekinmiyor ve televizyon kumandasına da patisiyle vurmayı unutmuyor. Elektrikli süpürge onu oldukça korkutuyor ve banyo da kesinlikle hoşuna gitmiyor. Bir salatalıkla karşılaştığında ise anında tüyleri diken diken oluyor. Yaramazlıklarıyla, bir yandan kalbimizi kazanmayı başarıyor. Moka’yı ekrandan alıp kucaklamak istiyorum.

Buradan anlaşılabileceği gibi, Stars in the Trash tam anlamıyla bir kedi odaklı oyun. Bu his her sahnede kendini hissettiriyor. Hatta bir bölümde, “My Cat From Hell” serisinin yapımcısı Jackson Galaxy’yi de görüyoruz. O, her zamanki gibi bir kedinin yanında ilgilenirken Moka yanından geçiyor ve macerasına devam ediyor.
Moka’nın bu yolculuğu, onu şehrin farklı yerlerine götürüyor. Arada bir sokakta bir köpeği fare saldırılarından koruyor, başka bir zaman kaybolmuş bir oyuncağı bulan küçük bir çocuğun gözyaşlarını siliyor. Damların üstünde koşuyor ve nihayetinde oyunun kötü karakteriyle karşılaşıyor. Onunla ve farelerle zorlu bir mücadele içerisinde, kaybetme ve bulma anlarıyla dolu bir maceranın sonunda birbirine sahip olmanın verdiği mutlu duygularla sona eriyor. Bu hikaye dostluk, kayıplar, kavuşmalar, sevgi, hüzün ve mutluluğun birleşimi.

Oynanış kısmına gelince, öyle büyük bir yenilik beklemeyin; ancak bu durum oyunun kalitesiz olduğu anlamına gelmiyor. Daha çok sade ve güzel bir yapım olarak özetlenebilir. Stars in the Trash, ağırlıklı olarak platform bölümlerinden oluşuyor, arada bulmacalar ve birkaç aksiyon sahnesi ile çeşitlendirilmiş. Bulmacalar ne çok zorlayıcı, ne de aksiyon sahneleri terleme gerektirecek cinsten. Zaten bu kadar sevimli bir oyunda böyle bir zorluk da beklenmezdi herhalde. Bu eksiklikler hissettirmeden, Moka’nın hareketli ve rengarenk serüveni sadece izlemekte bile keyifli anlar sunuyor.
Şimdi görsel tasarımı ele almak istiyorum. Stars in the Trash, eski tarz çizgi filmleri andıran bir estetiğe sahip. Her sahnesi elle çizilmiş, oldukça göz alıcı bir sunumu var. Sesler de tam yerinde kullanılmış. Aksiyon sahnelerinde tempoyu artıran, yer yer duygusal tınılarla, yer yer şen melodilerle ilerleyen müzikler, bu atmosferi tamamlıyor.

Ancak oyunun belki de olumsuz yönlerinden biri, çok kısa olması. Bu durum, “tadı damağınızda kalıyor ve keşke daha uzun sürseydi” duygusunu yaratıyor. Daha uzun bir içerik sunmuş olsaydı, kesinlikle puanı 8’e kadar yükselebilirdi. Ayrıca bazı kesimlerin bölüm ortasında kayıt yapamamayı eleştirebileceği de söylenebilir; ancak bu kadar kısa bir oyun için bu durum büyük bir sorun teşkil etmiyor.
Tüm bunlar benim için o kadar da önemli değil. Oyunun çağrısında, “Sıcak bir içecek alın, bir kediyle (veya başka bir tüylü dostunuzla) rahatlayın ve birkaç saatlik maceranın tadını çıkarmak için daha basit günlere geri dönelim” ifadeleri geçiyor. Bu keyifli yolculuğa katılmayı unutmayın!






Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?