New Cycle: Yerli Strateji Oyununda Hayatta Kalma Mücadelesi

Önümüzdeki dönemde çıkacak olan yerli oyunlar arasında kendisinden bahsettiren bir yapım ile karşı karşıyayız: New Cycle. Bu oyun, ilk kez Steam Next Fest kapsamında sunduğu demoyla bizlere kapılarını açtı. Oynayınca aklıma ilk gelen, “Acaba Frostpunk‘la uzaktan bir akrabalığı var mıdır?” sorusu oldu. Tabii ki bu sorunun yanına yanıt olarak diğer birçok popüler strateji oyunu da eklenebilir; mesela The Settlers ve Anno serileri. Aslında bir koloni kurma/şehir yönetimi strateji oyunu olarak, bizlere sunacağı mekânlar ve yaşanmışlıklarla, tanıdık hissettiren öğeler barındırıyor.

Her şey güzel, ama birazdan bahsedeceğimiz hikâyeye de bir göz atmak gerekli. Düşünün ki, Frostpunk’ta karanlık ve nefes kesen bir kış, New Cycle’da ise dev bir Güneş patlaması medeniyetin sonunu getiriyor. Gizemli güçlerin oyun içine girmesiyle insanlığın sıfırdan başlaması için müthiş bir fırsat sunuluyor. Oyuncular olarak, bu yolculuğun gidişatında az çok birer rehber olacağız ve küçük bir yerleşim yerinden başlayarak insanlığın ayakları üzerinde durmasını sağlayacak adımlar atacaksınız. Şimdi bu tatlı çelişkili stratejiye dalalım.

Oyun modlarının çeşitliliği, burada önemli bir unsur haline geliyor. “Serbest” ve “Hikâye” modlarında sıfırdan gelişen bir yerleşim birimi yönetirken, “Delilik” modunda çürümüş ve karmaşık bir yapıyı işleyeceksiniz. “Eski Yollar” modunda ise, kaybettiğiniz ilk yerleşmenizin intikâmını almak için savaşa gireceksiniz. Eğer merak içinde bekliyorsanız, hemen açıklayayım: “Delilik” ve “Eski Yollar” modlarını daha denemedim ama bu yeni nefesin oyuna kesinlikle ayrı bir hava katacağına inanıyorum. Burada potansiyel çok büyük. Gerçekten de bu oyun, aklımızda pek çok soru işareti bırakıyor.

İlk bakış versiyonunda, ben işin tadını çıkarmayı tercih ettim ve yalnızca ana modlara, yani “Serbest” ve “Hikâye” modlarına göz attım. Aslında bu iki mod, dün akşam yemekte karşılaştığınız, sevdiğiniz ama sık sık gördüğünüz akrabanız gibiydi; bazı benzerlikler var, ama ikisi de arada bir farklılaşıyor. Şu an için başlangıçlar neredeyse ayni, fakat zamanla hikâye modunun derinleşeceği kesin.Alacağınız bu zevkli yolculuktan sonra harita seçiminiz için biyom seçim ekranı sizleri bekliyor. Çayır, Tundra, Bozkır ve Dağ gibi biyom seçenekleri mevcut, her biri kendine özgü artı ve eksilerle geliyor. Tabii ki, seçtiğiniz biyom seçimi ile oyunun zorluk derecesi de değişiyor.

Diğer strateji oyunlarında olduğu gibi, burada da ilk işimiz temel kaynakları toplayarak yerleşkemizin ihtiyaçlarını gidermek. Odun mu? Hemen toplayalım! Mantar mı? Tamam, aşevlerinde kaynatmaya başlayalım. İşin güzel yanı, binalar geliştikçe neler yapabileceğimizin de bir sınırı yok; fakat bu gelişmeler için araştırmalar yapmak şart. Gelişim ağacında yükselebilmek için o çağa geçiş yapmalıyız. Bunun için de belli hedefleri yerine getirmek şart. Düşünsenize, bu hedefler arasında nüfus arttırmayı, belli binaları inşa etmeyi veya belirli miktarlarda kaynak stoğu oluşturmayı gerçekleştirmek gibi adımlar var. Yani ineklerinizi aç bırakmayın!

Şimdi sonunda önemli birkaç detaya değinelim. Yeni yerleşim yeri kurma, yönetim ve strateji oyunlarının olmazsa olmazlarından olan “olaylar” kısmında da çeşitli karşılaşmalar söz konusu. Oyuncu olarak, ara ara sakinlerinizden çeşitli talepler alıyorsunuz, bazen başka yerleşimler yardım isteğiyle kapınızı çalıyor. Hatta bu esnada düşman gücün size saldırmasını da bekleyin. Tabi bunlar bazı görevleri tetikleyecek, bu görevleri yerine getirince topluluğunuzun moralleri tavan yapacak. Yeri gelmişken, diğer yerleşimlerle irtibat tesis edince ticaret de yapabileceğinizi belirtmezsem olmaz!

Ama iş burada bitmiyor, çünkü doğanın da olaylar silsilesine katkısı var. Gökten düşen bir yıldırım, binalarınızdan bir tanesini küle çevirdiğinde çok eğlenecekseniz! Sokakta bir kum fırtınası estiyse, o an “Acaba suya mı gitsem?” diyebilirsiniz. Yaşadığınız cereyanları düşündüğünüzde, “Acaba bu oyunun başına neler gelecek?” sorusu aklına gelebiliyor. Ama en sorumlu yaklaşım, bu soruların yanıtlarının `New Cycle` oyununu beklemekte olduğunu kabul etmek olacaktır!

İklim koşulları üzerinde durmaktan bahsetmişken, işin aslında ki rolüne dikkat çekmek gerek. Kuraklıklar tehlike sinyalleri verip kaynakları bol biriktirmemiz gerektiğini hatırlatırken, kış geldiğinde mantar toplayarak yemek hazırlayamayacağımızı göz önünde bulundurarak gereken hazırlıkları yapmak şart hale geliyor. Öyle değil mi? Bu detaylar, oyunun stratejik boyutunun derinleşmesine katkıda bulunuyor.

Son olarak, görsel estetiği de gözden geçirelim. Tematik anlamda uygun görsel tarzın yakalanmış olduğu kanaatindeyim. Renk paleti, coğrafya ve doğal olayların etkisiyle oluşturulan atmosfer, oyunculara kendilerini içinde hissettiriyor. Bunun yanı sıra, arayüz tasarımı da oldukça etkili; pratik ve göz alıcı. Öyleyse, New Cycle gerçekten umut verici bir oyun olarak karşımıza çıkıyor!

Bütün bu detaylar ışığında, New Cycle’ın strateji alanında yeterince yetkin bir örnek olduğu kanaatindeyim. Şimdi gelecek çıkış tarihini heyecanla beklemek dışında, oyun dünyasında düzelmesi gereken birkaç cam kapıya biraz çarpmak kalıyor. Takip listelerinize eklemeyi unutmamanız dileğiyle, şimdilik hoşça kalın!