Son günlerde “satın alma” ile ilgili ilginç tartışmaların alevlendiği bir ortamda yüzleşiyoruz. Üç harfli bir oyun platformunu düşündüğünüzde, sadece oyun oynamakla kalmayıp, bu platformların arkasındaki sosyal dinamikleri de sorgulamamız gerektiğini anlıyoruz. Gözümüzün önünde, dijital oyun dünyası, kendine özgü fırtınalarla çalkalanıyor. Geçtiğimiz günlerde Stop Killing Games hareketine dair yazılanlarla kafamızda biraz daha belirsizlik oluştu. Kendimizi, sanal dünyanın derinliklerinde kaybolmuş hissetmemize neden olan bu karmaşık tartışmalar, bize daha fazlasını düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
Son günlerin gündemdeki ismi olan Collective Shout ise bu hareketin yeni bir ayağı olarak öne çıkıyor. Ayrıca, onları “sesini çıkaran topluluk” olarak düşünürsek, kulağımızı tıkayamayız! Collective Shout’un, Visa ve MasterCard gibi önemli ödeme sistemlerine baskı yaptığı konuşuluyor. “Ne yani, oyun satın almak için kartımı kullanmamı istemiyorlar mı?” diye haykırmak isteyenler burada yerinde duramıyor. Ancak gerçek şu ki, Collective Shout’un geçmişten gelen bazı kısıtlamaları, oyun dünyasında daha derin tartışmaların kapısını aralıyor.
İlginç bir şekilde, Itch.io da bu baskılara kayıtsız kalamadı. NSFW içerikleri kaldırması, birçok kullanıcıyı şoke etti. Göz göze geldiğimiz bu durum, bazı insanları “Oyunlar artık yalnızca çocuklara mı özel?” diye düşündürtmüş olmalı. Ancak, bu kadar dramatik bir değişim sadece Itch.io için değil, GOG için de önemli bir dönüm noktası oldu. GOG’un, FreedomToBuyGames isimli girişimiyle birlikte 13 oyunu ücretsiz sunması, birçok kişi için bir nostalji yolculuğuna dönüştü.
Bu kampanyanın, sadece çevrimiçi alışverişin ne kadar keyifli olabileceğini değil, aynı zamanda oyun dünyasının eğlenceli geçmişini de gözler önüne serdiği su götürmez bir gerçek. GOG, yalnızca 48 saat süren bu kampanyanın çok yoğun ilgi gördüğünü açıkladı. Yani, oyunseverler bir anda kendilerini birer para makinesi gibi hissetmiş olmalı. Bir milyon kişi özellikle 24 saat içinde bu oyunları kapmak için akın etti. Hatta içlerinden biri, “Ben bir fırtına gibi geldim; zevkin tadını çıkarıp döndüm!” demiş olsa gerek.
GOG’un “NSFW içerikler” konusunu abarttığını düşünüyoruz, çünkü bu durum aslında oyun dünyasındaki genel bir eğilim——sansüre karşı bir duruş olduğunu gösteriyor. Elbette herkes, oyunların sadece şiddet ya da cinsellikle sınırlı kalmasını istemiyor. Oyuncular, daha çeşitli ve özgür içeriklerin de sunulmasını bekliyor. Artık sıkı bir fırça tutamayacaklarını düşünen bu topluluklar, oyun dünyasının gelişimine katkıda bulunmayı hedefliyorlar. Sonuç olarak, elimizde daha fazla uzlaşı ve daha çok eğlence, daha az sansür üretecek bir gelecek var gibi görünüyor! Kim bilir, belki de yakında birbirimizi “Sadece çocuk oyunları için mi bu dünya?” diye sorgularken buluruz!