Video oyunları, yalnızca eğlence aracı olmanın ötesine geçerek kültürel bir fenomen haline geldi. Kimi zaman hepimizi gözyaşlarına boğan hikayeler sunarken, kimi zaman da arkadaşlarımızla saatler süren rekabet dolu savaşlara ev sahipliği yapıyor. Ancak bazı oyunlar, diğerlerinden çok daha fazla iz bırakıyor. Bu yazıda, oyun dünyasında devrim yaratan ve tarihi değiştiren önemli yapımlara göz atacağız. Hazırlanın, çünkü bu yolculukta hem eğlenecek hem de belki de “Neden bu kadar zaman kaybettim?” diye düşüneceksiniz!
League of Legends (2009) ile başlayalım. Düşünün ki 2011 yılında, ilk Summoner’s Cup’ı kazanmak için birbirine giren takımlar… O zamanlar, League of Legends, en yakın rakibi olan Heroes of Newerth’e karşı uyguladığı ücretsiz oyun modeliyle kendini kanıtlamıştı. Bunu duyan oyuncular, “Oooo, bedava oyun! Bir de üstüne rakiplerimi yenip şampiyon olacağım!” diyerek hemen oyuna dalmışlardı. Ama tabii ki her şeyin bir bedeli var. Oyun bağımlılığı! Eğer eSpor’un olimpiyatlarda yer bulacağını düşünüyorsak, bu durumun arkasında yatan en büyük etkenlerden biri kesinlikle League of Legends. Riot Games, bu oyunla sadece MOBA türünde devrim yaratmakla kalmadı; aynı zamanda eSpor dünyasında yeni bir çağın kapılarını araladı. Artık sabah işe gitmek için kalkmamız gereken saati unuttuğumuz günler geride kaldı. Ya da belki de unutmaya karar verdik!
Dark Souls (2011) ile devam edelim. “Dark Souls gibi” ifadesi, oyun dünyasında bir klişe haline geldi. Ancak bu klişenin arkasında yatan gerçek, Dark Souls’un oyun dünyasında yarattığı devrim. Önceleri aksiyon oyunları hızlı ve hareketliydi; ancak Dark Souls’un getirdiği ağır, düşünerek hareket etme gerekliliği, oyunu daha stratejik hale getirdi. “Kendimi bir boss’a karşı hazırlamalıyım, yoksa bir daha karşıma çıkmam!” düşüncesi, oyuncular arasında yaygın hale geldi. Ve bu düşünce, günümüzde birçok aksiyon oyununu etkiledi. Tabii ki bu değişim, bazı oyuncuların “Kendime bir yaşam seçmeliyim.” diye düşünmesine de sebep oldu.
The Elder Scrolls V: Skyrim (2011) ile devam edelim. Skyrim, hayatımızdan çaldığı saatlerin sayısını kim bilir kaçtır? Oyun çıktığı yıl, ilk modlar bile oyunculara sunulmaya başlandı. “Bir mod, bir mod daha!” derken, oyuncular kendilerini mod dünyasında kaybolmuş buldular. Hatta o kadar çok mod yapıldı ki, artık mod yapmayı öğrenmek için üniversite açılacak diye şaka yapılıyor! Bu durum, oyun yapımcılarına mod desteğinin oyunun ömrünü uzattığını gösterdi. Yani, bir oyunun nasıl ölümsüzleşeceği konusundaki dersimiz, Skyrim’den geliyor. Oyun dünyası artık “modlar” ile dolup taşıyor; kim bilir, belki bir gün “Mod Yapımcıları” için de bir ödül töreni düzenlenir!
Minecraft (2011) hakkında konuşmamak olmaz. Taşları yumruklayarak, ağaçları keserek ve kendi evimizi yaparak geçen saatler… 2018 itibarıyla Minecraft, 144 milyon adet satıldı. Bu oyun, sandbox türünün ve hayatta kalma mekaniklerinin yaygınlaşmasına büyük katkı sağladı. “Hiçbir şey yapmadan, sadece yaratıcılığımı kullanarak dünyayı inşa edebilirim!” düşüncesi, birçok oyuncunun kalbini kazandı. Düşünün, çocuklar bu oyunu oynarken hayal güçlerini ne kadar geliştiriyorlar. Oyunların sadece çizgi film kahramanlarıyla dolu olmaktan çıkıp, gerçek hayal gücüne kapı açtığı Minecraft, hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap ediyor. Herkesin kendi dünyasını inşa edebilmesi için bir yol sundu.
The Walking Dead (2012) ise sinematik anlatımın oyun dünyasına girişi konusunda çığır açtı. Oyun, oyuncuların kararlarının hikaye üzerindeki etkisini ön plana çıkardı. “Bir karar ver, sonra pişman ol!” mantığı, oyun dünyasında yeni bir akım başlattı. Oyuncular, sadece bir karakteri yönetmekle kalmıyor, aynı zamanda hikayenin akışını da belirliyordu. The Walking Dead, “Macera oyunu” kavramını yeniden tanımladı ve birçok yapımcıya ilham verdi. “Ben de böyle bir oyun yapabilirim!” diye düşünenler, hâlâ bu ilhamdan besleniyorlar.
Broken Age (2014) ile son olarak, oyuncu-yapımcı ilişkisini daha önce hiç görmediğimiz bir noktaya taşıyan bir projeye bakalım. Tim Schafer, bir dağıtımcı bulamadığı için Kickstarter üzerinden yardım istedi. Ve bu, oyun dünyasında devrim yaratan bir olay oldu. “Yeter artık, biz de ne istiyorsak onu yapalım!” diyen diğer yapımcılar da projelerini hayata geçirmeye başladılar. Aralarından çıkan birçok oyun, günümüzde bağımsız yapımların ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Artık, oyuncuların desteklediği projeler sayesinde yaratıcı fikirler hayata geçiyor.
Sonuç olarak, bu oyunlar yalnızca eğlence değil; aynı zamanda tarih yazan yapımlar. Her biri, oyun dünyasının evriminde önemli bir yere sahip. Bir gün geriye dönüp baktığımızda, bu oyunların neler başardığını düşündüğümüzde gülümseyeceğiz. “Ah, eski günler!” diye anarken, belki de bir gün yeniden o dünyalara dalmak için bir tuşa basacağız.