Hayatımıza süper kahramanlar girdi gireli, sinema dünyası da bir o kadar renklenmeye başladı. Eskiden, bir süper kahraman filmi izlemek için sinema salonlarına gitmek bir nevi macera gibiydi; o heyecanla, “Acaba bu film de diğerleri gibi sıradan mı olacak?” diye düşünerek film başlamasını beklerdik. Şimdi ise, süper kahraman filmleri adeta bir fast food menüsü gibi, her köşe başında karşımıza çıkıyor. İki günde bir yeni bir süper kahraman filmi çıkıyor ve biz birer sinema tutkunları olarak, “Yine mi süper kahraman?” diye mızmızlanmayı bırakıp, abuk sabuk diyaloglarla dolu bu filmleri tüketmekten keyif alıyoruz.
Ve tabii ki, oyunlardan uyarlanan filmler de bu çılgın dünyaya katıldı. Uwe Boll’un “sanat” eserleriyle tanıştığımız dönemde, oyun uyarlamaları bir nevi korkulu rüyamız haline geldi. “Bu ne ya?” dediğimiz, yüzümüzün ekşidiği anlar yaşadık. Ancak şimdi, neredeyse her popüler video oyununun bir filme dönüşmesi, bizlere sinema salonlarında popcorn eşliğinde izlediğimiz birer başyapıt sunuyor. Hatta, Netflix’in “The Witcher” ile başlattığı bu furyada, “Castlevania” gibi yapımlar da izleyicilerin gönlünü fethetti. Kısacası, oyunlar birer efsane haline geldi ve bunları izlemek de ayrı bir keyif oldu.
Netflix, bu konuda oldukça iddialı. Ampere Analysis’in yayınladığı grafiklere göre, platformun güncel TV uyarlamalarının yüzde 7.59’unu oyunlar oluşturuyor. Yani, Netflix’in yaratıcılığı bir yere kadar, ama oyunlardan gelen bu talep hiç de azımsanacak gibi değil. Gelecekte, bu oran daha da artacak gibi görünüyor. Örneğin, gelecekteki film uyarlamalarının yüzde 5.45’i oyunlardan oluşacak. Yani, bu da demek oluyor ki, önümüzdeki yıllarda oyun uyarlamaları sinema dünyasında daha da fazla yer kaplayacak.
Artık herkes biliyor ki, oyuncuların çoğu hali hazırda yayın servisi hesaplarına sahip. Dolayısıyla, bu kesime hitap eden içerikler sunmak, Netflix gibi platformlar için ciddi bir kazanç kapısı açıyor. Oyuncuların sinema ve dizi dünyasına katılması, bu platformların içerik üretiminde devrim niteliğinde bir değişim yaratıyor. Artık insanlar, sadece oyun oynamakla kalmayıp, izleyerek de bu dünyaların içine dalacaklar. Herkesin aklında şu soru var: “Yani, bir gün Fortnite filmi de mi gelecek?”
Tabii ki, bu durum bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Eğer bir oyun uyarlaması kötü olursa, izleyicide “Bu sefer de ne olmuştur?” gibi bir hayal kırıklığı yaratabilir. Ama hey, sinema dünyası da bir nevi kumar değil mi? Kimi zaman joker, kimi zaman da kaybeden bir oyuncu olabiliyoruz. Ama ne olursa olsun, bu eğlenceli yolculukta hep birlikte gülüp geçiyoruz. Belli mi olur, belki de bir gün “Tetris: Kötü Adamlar” filmi ile karşılaşırız. Kim bilir, belki de bu film, yeni bir sinema akımının başlangıcı olur!
- Süper kahraman filmleri: Her köşe başında.
- Oyun uyarlamaları: Bir zamanlar korkulu rüyamızdı.
- Netflix: Oyunları sinemaya taşıyor.
- Gelecek: Oyun uyarlamaları daha da artacak.
Sonuç olarak, oyunlardan uyarlanan filmlerin sinema dünyasında daha fazla yer kaplayacağını görmek, oldukça heyecan verici. Belki de bir gün, en sevdiğimiz video oyunlarını izlerken, “Ben bu karaktere pek de benzememişim,” diye düşünerek gülümseyeceğiz. Kim bilir, belki de bir gün oyun karakterleriyle selfie çekmek de moda olur!