Xbox’ın ünlü patronu Phil Spencer, oyun dünyasının dijitalleşme sürecine ışık tutarken, fiziksel oyunlardan vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. Bir bakıma, “Fiziksel medyaya veda etmek, bizim stratejik bir hedefimiz değil!” diyor. Belki de bu sözler, fiziksel oyunların hala ne kadar değerli olduğuna işaret ediyor. Hani siz de biliyorsunuz, o klasik oyun kutuları, konsol üzerine yerleştirildiklerinde birer sanat eseri gibi duruyorlar! Ama Spencer, tüketici isteklerine çok dikkat ettiklerini de belirtiyor. Yani, konsol kullanıcılarının kalplerini kazanmaya yönelik bir strateji izliyorlar.
Phil, “Biz fiziksel medyayı desteklemeye devam ediyoruz ama bunu manasız bir şekilde sürdürmek zorunda değiliz” diyor. Hani tüketicilerin büyük çoğunluğu dijital oyunları tercih ediyormuş. Yani öyle anlaşılıyor ki, Xbox kullanıcıları artık o eski fiziksel kutularla oynamak yerine, parmaklarını dijital dünyada gezdirmeyi tercih ediyor. Ama merak etmeyin, bu durum Xbox’ı fiziksel oyunlardan tamamen kurtaracak anlamına gelmiyor. Spencer’ın vurguladığı gibi, “Bunun tamamen dijitale dönüşmesi üzerine hemen bir strateji geliştirmedik” şeklinde nitelendiriliyor. Peki, bu durum daha da ileride nasıl bir tablo çizecek? İşte burada işler biraz karışık. Belki de bir gün, Xbox’lar o eski şık şık dış yüzeyleriyle popüler kültürümüzde birer anı olarak kalacak.
Tabii ki fiziksel oyunların da bazı çılgın avantajları var. Düşünün ki, bir oyunu almak için gittiğiniz oyunun fiziksel versiyonunu açarken, hani o kutunun içindeki kılavuzu açıp karıştırmak, o kokuyu almak yok mu, insanı bir anda nostaljik yapar! Üstelik, arkadaşlarınızla buluşup “benim oyunum!” mücadelesi vermek de cabası. Herkes o kutuya elini uzatınca parmak savaşları başlar! Ama işte, teknoloji hızla ilerliyor, bu yüzden belki de o kutuların hafızalarda kalması, birkaç yıl sonra sadece hayatımızdan birer efsane olarak kalacak.
Phil Spencer’ın “Görünen o ki, oyun konsolları, sürücü içeren son elektronik cihazlar oluyor” sözü de oldukça ilginç. Yani, fiziksel medyanın sonuna gelinmiş gibi görünüyor. Hem üreticilerin sayısı hem de maliyetler, bu durumun çok da sürdürülebilir olamayacağını gösteriyor. Bir bakıma, gelecekte konsolların ‘hayalet sürücülerle’ karşımıza çıkması işten bile değil! Belki de bir gün, ‘merhaba konsol, bugün hangi oyunları oynayalım?’ diyecek ve konsollardan direk oynamak istediğimiz oyunları sesli komutla isteyeceğiz. “Seri üretim yapmadık! Hadi bakalım!”
Sonuç olarak, Phil Spencer’ın sözleri, hem mevcut oyunu hem de geleceği etkileyen önemli bir perspektif sunuyor. Fiziksel oyunlar hala hayatımızda, ama değişen pazar koşullarının nereye gideceği tamamen bilinmez. Gelecekte, belki de fiziksel oyunları sadece müze sergilerinde göreceğiz; yani içindeki nostaljiyi koruyan o kutular birer ‘tarih nesnesi’ haline gelebilir. Ama şunu da unutmamak lazım: Her ne olursa olsun, oyun oynamak her zaman hayatımızda yer alacak, ister dijital ister fiziksel olsun!