Rise of the Ronin: 19. Yüzyıl Japonya’sında Epik Bir Macera Başlıyor

Merakla beklenen oyunlardan birisi olan Rise of the Ronin, önümüzdeki hafta nihayet oyun severlerle buluşmaya hazırlanıyor. Bu, bildiğiniz gibi, sadece bir oyun değil, adeta bir fenomen olma yolunda ilerleyen bir macera. Çıkış fragmanı da yayımlandı ve izleyenlerin aklında bir sürü soru bıraktı. Oh, geleceğimizi şekillendirecek bu oyunda acaba kimler var? Yasin abinin gıda son kullanma tarihini kontrolü mü? Ya da bahçedeki çiçeklerin tam zamanında sulanmasını sağlamak için bir samuray mı? 🤔

Geliştirici Team Ninja olunca, bir soulslike havasının yaratılması bekleniyordu. Ancak Rise of the Ronin bize biraz daha farklı bir tecrübe sunacak gibi görünüyor. En azından, oyunda zorluk seviyesi tercihinin bulunması, birçok oyuncunun beklentilerinin dışına çıkıldığına dair ipuçları veriyor. Yani bu sefer zoru sevenler için “bu kadar zor olamaz,” diyenler için de “biraz daha kolay olsun lütfen” gibi tercihler mevcut. Kim bilir, belki bu şekilde daha geniş bir oyuncu grubuna hitap etmeyi hedefliyorlar. Gerçekten de böyle olup olmadığını ve bu tercihin gerekçesini, oyunun çıkış tarihine yaklaştıkça bolca eleştirip yorum yaparken anlayacağız.

Diğer yandan, bizleri 19. Yüzyıl Japonya’sına götürecek oyunun, ilgi çekebilecek bir hikâye sunması da ayrıca dikkat çekiyor. Düşünsenize, dönemin samuraylarıyla dolu bir dünyada, üzerlerinde kimonolarıyla gezen insanlar, ipek çadırlarda çay içip çiçek açan kiraz ağaçlarının altında muhabbet ediyorlar. Ancak ne yazık ki bu huzurlu görüntünün arkasında, dövüş, ihanet ve arka planda süzülen bir dram yatıyor. Oyun böyle bir dünyaya açılan kapı olacaksa, hazırlıklı olmalıyız. İnanın, her an bir ninja belirebilir ve Yasin abiyi çamaşır ipinde unutulmuş çamaşırlar gibi hedefine alabilir!

Oyun 22 Mart’ta PS5 için piyasaya çıkıyor. Bakalım nasıl bir performans sergileyecek? Beklentileri karşılayabilecek mi yoksa oyuncuların hayal kırıklığına mı uğrayacak? Bizler, bu soruların yanıtlarını alana kadar heyecanla bekleyeceğiz. Oyun bizleri betimlenen hayali dünyalara sokacak, belki de samuray kılıcımızı kapıp bir kahraman gibi hissettirecek. Ama unutmadan, düşmanlarımıza karşı “Önce ben!” diyerek ilerlemeyi unutmayalım. En azından hadi bu sefer de birlikte biz kazanırız, değil mi? 😄