Saints Row Filmi: Video Oyunlarından Sinemaya Yeni Bir Geçiş

Video oyunları, artık Hollywood’un en önemli ilham kaynaklarından biri haline geldi. Geçmişte çıkan pek çok başarısız oyun filmi, yapımcıların gözünde ciddi bir tecrübe kazandırdı. Bu nedenle, stüdyolar, hem daha önce denenmemiş oyun markalarını beyaz perdeye taşımak hem de geçmişin hatalarını telafi etmek için kolları sıvamış durumda. İşte bu çerçevede ilk kez beyaz perdede izleme şansına sahip olacağımız yeni bir oyun filmi: Saints Row. Greg Russo’nun senaryosunu kaleme alacağı bu film, zaten orijinal hikayesiyle oldukça eğlenceli bir yapıya sahip. Düşünün ki, Grand Theft Auto’yu daha da çılgın bir hale getirirken bolca mizah da ekliyor! Saints Row, zaman içinde büyük bir evrim geçirdi ve nihayetinde oyun severleri epey eğlendirmeyi başardı. Serinin ilk üç oyunun ardından tamamen mizahı temele alan yapısı, beyaz perdeye de yansırsa, bizleri çok güzel anlar bekliyor.

Senarist Greg Russo, hikaye anlatımına yaklaşımını biraz daha farklı bir perspektiften ele almış. Kendisi, “Bence hikaye anlatım perspektifinde iki şey var. Kurcalayıcı olan şey Saints Row gibi bir hikayenin tonu doğru olmalı. Eğer markayı biliyorsanız, onun özünde iki farklı tona sahip olduğunu bilirsiniz.” diyor. İlk oyundaki cesur ton ile sonrasında gelen delilik arasında bir denge kurmanın önemini vurguluyor. İşte tam burada, Russo’nun yaklaşımının gerçekten ilginç olduğunu düşünüyorum. Çünkü, “Eğer bu iki ton izole kalırsa, işte o zaman işin rengi değişir!” diyor ve ekliyor: “Gerçek karakterler ve gerçek olaylar ile eğlenceli kısımlar arasında bir denge bulmalıyız.”

Bu noktada, Russo’nun 70’ler sinemasına olan hayranlığını da unutmamak lazım. u201cThe Warriorsu201d ve u201cEscape From New Yorku201d gibi klasiklerden esinlenerek, kendi eşsiz hikayesini yaratma çabası, sinema tarihinin değişim döneminin başlangıcına ışık tutuyor. O dönemde çekilen filmler, izleyicilere ciddi bir tat vermişti ve şimdi bu tatı, Saints Row ile yeniden canlandırmak istiyor. Kim bilir, belki de Greg Russo, bu filmle birlikte 70’ler ruhunu yeniden canlandıracak ve izleyicilere nostaljik bir yolculuk sunacak.

Tabii ki, Russo’nun bu denge arayışı sadece bir hikaye anlatımı meselesi değil. Aynı zamanda, Saints Row gibi bir açık dünya oyununu beyaz perdeye taşırken, “Bu nasıl bir film?” sorusunu da sormak zorundasınız. Hikayeyi nasıl anlatacaksınız? Aksiyon dolu sahnelerle dolu bir açık dünya oyununu, izleyicilerle nasıl buluşturacaksınız? İşte tüm bu sorular, Russo’nun üzerinde titizlikle durduğu konular arasında yer alıyor. Düşünsenize, bir oyuncu olarak, oyun dünyasında yaptığınız çılgınlıkları bir filmde izlemek nasıl bir deneyim olacak? Hemen hemen herkesin aklında, “Acaba bu filmde ne kadar çılgınlık göreceğiz?” sorusu var.

Sonuç olarak, Saints Row filmi henüz resmi bir vizyon tarihine sahip olmasa da, Greg Russo’nun projeye olan heyecanı, izleyicilerde büyük bir beklenti yaratıyor. Eğer Russo, oyunun her iki kısmını da başarılı bir şekilde beyaz perdeye aktarabilirse, bu film gerçekten de büyük bir iş yapmış olacak. Hem eğlenceli hem de beyin yakan bir hikaye ile izleyici karşısına çıkması, pek çok kişinin ilgisini çekecek gibi görünüyor. Üstelik, 70’ler sinemasının ruhunu yeniden canlandırma çabasıyla birleşince, izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunma potansiyeli taşıyor. Belki de bu film, video oyunları ile sinemanın birleştiği yeni bir kapı açar ve bizlere, “Oyun filmi de olurmuş!” dedirtir.