Hiç klasik bir ofis ortamında çalıştınız mı? Ben üniversite stajım sırasında okuduğum bölümden tamamen bıkmıştım. Öyle ki, gayet standart bir ofiste, bölümümle hiçbir alakası olmayan bir staj yaptım ve anladım ki bu, benim için doğru bir seçim değildi. İnsanların ofislerden ve o sıkıcı ortamlardan sürekli şikayet etmesinin bir nedeni var. Bu şikayetler, işin zor olmasından ya da kafa yoran bir süreç olmasından kaynaklanmıyor; esas mesele, ofislerin mental ve duygusal açıdan bir engelli koşu parkuru gibi olmasıdır.
Say No! More adlı oyun, bu basit ama etkili akıl oyunlarını alıp abartarak sunuyor ve hayatınızda kullanabileceğiniz en işlevsel ve etkileyici kelimeyi silah haline getiriyor: HAYIR! Oyun, adındaki çift anlamlılık ile dikkat çekiyor. “Say no more” demek, “başka söze gerek yok” anlamına gelirken; “say ‘no’ more” ise “daha çok ‘hayır’ de” anlamına geliyor. Bu da arkasında %100 durabileceğim bir bakış açısını barındırıyor.
Say No! More oyununda bir stajyersiniz. Ofise yeni gelmişsiniz ve karşınızda, son derece yapmacık bir staj sorumlusuyla karşılaşıyorsunuz. “Biz burada çok eğleniyoruz, çok şakacıyız” gibi laflarla sizi kandırmaya çalışıyor ama bu numaraları yemezsiniz. Yanınızda iki stajyer daha var. Biri pısırık bir çocuk, diğeri ise plaza ablası olma hayalleri kuran bir kız. Gözü sürekli yukarıda, belli ki kariyer peşinde.
Staj masalarımıza geçer geçmez, staj sorumlusunun daha o sabah arkadaşınızın size verdiği unicorn desenli öğle yemeği çantasını alıp kaçmasıyla olaylar başlıyor. 80’ler Fitness Videosu: Say No Edition başlıyor! O sırada kafanıza bir Walkman düşüyor (hatırlayanlar, evet, elleri görelim!). İçinde “NO!” etiketli bir kaset var; bu da ne? Bir eğitim kasedi! Hayır diyebilmek için!
“Her işte bir hayır vardır” diyerek, staj sorumlusunu kovalamaya başlıyorsunuz. O öğle yemeği çantanızı geri almanız lazım. Ancak karşınıza bir çalışan çıkıyor: “Stajyer! Bana kahve doldur.” NO! “Stajyer! Git fotokopi çek.” NO! “Masamı temizle.” NO! “Bir gün bu işi bırakıp fırıncı olacağım.” N-Şey, olabilir pek tabii. Ama sana NO! yok.
Anlayacağınız üzere oyunun mekanikleri oldukça basit. Birisi sizden bir şey mi istiyor? Hayır, istemiyor. Hayır kelimesini yapıştırıyorsunuz, kişi yıkılıyor. Tabii ki, konuştuğunuz herkes sizden bir şey beklemiyor; o noktada bu insanları dinleyip dinlemeyeceğiniz tamamen size bağlı. Mühim ama, sonuçta bu sizin kararınız.
İlerledikçe farklı hayır deme ve moral bozma taktikleri öğreniyorsunuz. Öğle yemeği çantası el değiştiriyor, siz onun peşinden koşuyorsunuz… Bu arada plaza ablası olmaya çalışan stajyer de arkanızdan iş çeviriyor. CEO olmak istemiyorum, unicornlu çantamı istiyorum!
Şaka yollu da olsa, Say No! More’un ofis hayatını çok net bir şekilde yansıttığını düşünüyorum. Stajyer olarak bu oyunu oynayabilirsiniz; çünkü şaka bir yana, hayatta bir şeylere hayır diyebilmek son derece kritik bir beceri. Eğer hayır diyemiyorsanız, evet demenizin de bir anlamı kalmıyor, çünkü sonuçta seçimi siz yapmamış oluyorsunuz.
Say No! More, bu durumu abartarak karikatürize ediyor; hem gıcık olup hem de eğleniyorsunuz. Hayatta mutlaka bu tür insanlarla karşılaşacaksınız. Mekanikleri oldukça basit olduğu için, çabucak oynayıp bitirebileceğiniz bir deneyim sunuyor. Ancak unutmayın, oyun mekanikleri için oynanacak bir oyun değil. Basitlikten puan kırılmaz; sonuçta oyun tasarlandığı şekilde çalışıyor mu? Evet. Kısa ve satirik bir ofis macerası yaşamak isterseniz, bu oyuna bir göz atmanızı öneririm.