Önce çizgi roman, ardından sinema filmi, ona paralel bir beat ‘em up oyunu derken bir de ne olsun? Evet, şimdi de bir anime serisi ile karşı karşıyayız. Bu dönüşüm gerçekten bana “Aman Tanrım, Scott Pilgrim evrende dördüncü boyutta zıplıyor!” dedirtti. Orijinal hikayeye aşık biri olarak, bu serinin yerinde saymaması beni fevkalade mutlu ediyor. Evet, farklı çizgi romanlarla devamlılık sağlanıyordu, ama filmin orijinal kadrosunu bir kez daha görmek için sol böbreğini verecek insanlar tanıyorum; ve kesinlikle bunlardan biri ben değilim. Yani, hayır, bırakın böbreklerimi, onların yerini almak için başka bir organım yok! Bu da bana kalırsa bir odysey değil, bir komedi hikayesi! Comeau, Kaos Sahnesi’nde çevresindekilerle sohbet ederken “Çizgi roman filminden daha güzel.” demişti ama büyük yanıldığını bana sorarsanız. Scott Pilgrim vs. the World, abarttığımı düşünebilirsiniz, ama şahane bir filmdi. Zaten orijinal materyal de öyle. Fakat Edgar Wright’ın gerek kelime şakaları gerekse görsel destekli mizahı Scott Pilgrim’e o kadar çok yakışmıştı ki… Bunu şundan anlatıyorum, animeyi büyük bir heyecanla açtıktan sonra yönetmen koltuğunda Edgar Wright’ı göremeyince gözümde yaşlar oluştu; ama yazar kadrosunda bulunduğunu ve yapımcılığı üstlendiğini görünce paniğimin yersiz olduğunu anladım. Ahhh, kıyamet koptu sandım ama bu defa şans yanımdaydı!
Her şeyden önce şu konuda bir anlaşalım: Scott Pilgrim Takes Off, hikâyesi hakkında ne anlatırsam anlatayım, spoiler olma bir türü. Ama şunu bilmenizi isterim ki bu alanda bahsetmek istediğim çok önemli iki bilgi var. Birincisi, anime Scott Pilgrim ve materyalleri hakkında birçok şeyi biliyormuşsunuz gibi davranıyor. Fakat bunun dengesini öyle bir ayarlamış ki, çizgi romanları okumadan ya da filmi izlemeden de animeden büyük bir keyif almak mümkün! Yani içerideki keşif olanakları Lex Luthor’un planları gibi bir zeka içeriyor. Minimum spoiler’la örneklendirmek gerekirse, Gideon’un kimliği ve The League of The Seven Deadly Exes muhabbeti, filmin ortalarına doğru anlam kazanırken, bu durum animede ilk bölümde, ilk dakikalarda hiç saklanmadan gösteriliyor. “Sürpriz, sürpriz!” der gibi. İkincisi ise tempo. Aksine, animenin temposu kusursuza yakın. Bunu göz önünde bulundurursak, final bölümünün kelimenin tam anlamıyla bir roller coaster olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hem izlediğiniz hiçbir saniye sıkıcı değil, hem de ekranda olan olayları sindirmeniz için gerekli boşluğu size yaratabiliyor.
Şimdi gelin, filmdeki cast’ın tamamının animede de aynı karakterleri seslendirdiğini söyleyeyim. Tabi beklendik şekilde her bir oyuncu rollerinin hakkını vermiş. Özellikle Knives’ı ve Matthew Patel’i kendilerine ayrılan ekran sürelerinin de artmasıyla birlikte daha iyi tanıyoruz. E doğal olarak, 8 bölümlük anime, filmden daha uzun! Bu parlak yıldızları görmek gerçekten bir şans. Oyuncular, orijinal filmde de iyi iş çıkarmıştı ama animede de doya doya tanıklık edince, “Meğerse hiç de fena oynamıyorlarmış ya.” derken buluyor insan kendini. Hayır, bu burçlar konusunda bile bir şeyler vaat etmiyorlar, ama burçlar kadar eğlenceli bir şey çıkardılar!
Scott Pilgrim Takes Off ile alakalı söylenmesi gereken bir diğer şey de amiyane tabirle hayvan gibi komik olması. Edgar Wright’ın filmdeki mizahından bahsettiğim gibi, animede de şaka yok, tam gaz devam ediyor. Hatta bazı şakalar kelimenin tam anlamıyla epik. Animasyonlarda ise stüdyo tabir-i caizse döktürmüş. Tıpkı filmdeki gibi, kimi zaman mizahını bu görselliğinden aldığı bile oluyor. Ama, benim ekstra bahsetmek istediğim şey, Scott Pilgrim’ın bir çizgi roman materyali olduğunu hatırlatan o KAPOW tipi yazılardan vazgeçilmemiş oluşudur. Bu anime, gerçekten bir anime! Yani çizimler ve stilize görseller Japon stüdyosundan çıkma. Buna rağmen dersine çok iyi çalışmış Science Saru ve Abel Gongora. Yani bu belgesel değil, sanatı bilinçli bir kadroyla harmanlama abidesi gibi bir şey!
Peki, ikinci bir sezon gelecek mi? Henüz yazar kadrosu da buna karar vermiş değil. Daha doğrusu şu an için herhangi bir çalışma yokmuş ikinci sezon için. Sebebi bariz: İnanılmaz tatmin edici bir finale sahip olması. Yani stüdyo çıkıp “Tamam arkadaşlar bu kadar Scott hikayesi kâfi” dese, daha fazla Scott Pilgrim izlememek için üzülürüm ama onun dışında “Ama şöyle de bir şey olmuştu, bu olayı nasıl bağlayacaklardı acaba?” diye düşünmeme izin vermeyecek kadar iyi bir final. Editörün Notu: Bir grup insanın toplantı odasında “Evet arkadaşlar, şimdi çok güzel bir şey yapacağız ama asla işimizi şansa bırakmayacağız.” dediği yapımları izlemekten büyük keyif alıyorum. Scott Pilgrim Takes Off da güzelliğinin asla şans olmadığını ve bu kararları alan bilinçli bir kadronun bulunduğunu +2 saatlik sezon boyunca kesintisiz kanıtlıyor izleyiciye.
Dizinin Notu: 5
Yaratıcı: Bryan Lee O’Malley, BenDavid Grabinski
Yönetmen: Abel Gongora
Oyuncular: Michael Cera, Mary Elizabeth Winstead, Satya Bhabhatt
IMDB Notu: 8,0
Yayınlandığı Platform: Netflix