Sea of Thieves Sekizinci Sezon: Anında Korsanlık Deneyimi ve PvP Tartışmaları

Canınız sıkıldığında ve rengarenk bir dünya arayışına girdiğinizde, sizi içine çeken bir oyun var mı? Benim için o oyun uzun süredir Sea of Thieves. Bu oyun, yalnızca arkadaşlarınızla eğlenceli vakit geçirmenizi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda her gelen güncelleme ile “solo” oyunculara da fazlasıyla alan tanıyor. Yani, biz yalnız kafasını dinlemek isteyenler de unutulmadık! En yeni güncellemelerle, bu oyun adeta bir eğlence parkına dönüşmüş durumda. Sekizinci sezonu ile birlikte, beni gerçekten şaşırtan birçok yenilik var. Bu yazıda bu büyük değişimleri değerlendirecek ve güncellemenin artılarını ve eksilerini bir bir irdeleyeceğiz. Hazırsanız, denizlerin serin sularına dalarak yeni bir maceraya atılalım!

Şimdi, öncelikle hemen şunu belirtmekte fayda var; Sea of Thieves’in PvP (oyuncudan oyuncuya) yönü, yıllardır tartışılan bir konuydu. Bazılarımız yalnızca balık tutma görevlerine dalarken, bir diğer grup “Reaper” bayraklı korsanlarla karşılaşıp çileden çıkıyor. O ana kadar koleksiyonunuza eklemek için uğraştığınız her şeyi kaybetmek, gerçekten etkileyici bir sinir harbidir. Eminim hepimiz bu durumu neredeyse “bitter-sweet” bir deneyim olarak bir kere yaşamışızdır. 😜 Öte yandan, son dönemlerde bu “PvP karşıtı” söylemler oldukça arttı, tam bir bölünme söz konusu. Bir grup, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” modunda yaşamına devam ederken, diğerleri her an gemi avına hazır. Sanırım ben de tam ortada bir yerde durarak her iki tarafı dengelemeye çalışıyorum! Çünkü Sea of Thieves’in PvP yönü gerçekten çok eğlenceli. Hiçbir oyunda bulamayacağınız bu deneyim, strateji geliştirmeyi ve yeteneklerinizi sonuna kadar kullanmayı gerektiriyor. Öyle ki, en iyi oyuncu bile olsanız, doğru taktikleri kuramazsanız, savaştan xoxo şeklinde mağlup olarak ayrılabilirsiniz. İşte ben de PvP tarafında bu hissi yaşamak için can atıyorum!

• Sekizinci sezonun “PvP odaklı” modunu duyduğumda, toplulukta bir kıyamet koptu! Reddit’te amansız tartışmalar dönerken, Sea of Thieves içerik üreticileri de konuyla ilgili kendi görüşlerini paylaştı. Fakat neyse ki, Rare, her iki tarafı memnun edecek bir sistemle karşımıza çıkmakta başarılı oldu. Ben bu sisteme “anında korsanlık” adını taktım!

Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, çoğumuz merak ediyordur; bu “anında korsanlık” nedir? Hemen açıklayayım: Sekizinci sezonla birlikte tüm oyuncular, geminin görev masasının üzerinde bir kum saati ile karşılaşacak. İşte bu kum saatini kullanarak savaşlara istediğiniz an girebileceksiniz! Yani artık bir saat boyunca sırf Reaper avı yapmak zorunda kalmayacaksınız. Kum saatini tıkladığınızda, oyun sizi su altına çekerek online oyuncularla eşleştirmek adına muhteşem bir animasyon sunuyor. “Aa, iptal et, iptal et!” derken bile sizi online sıralamaya sokuyor. Rare bu sistemin sizin yetenek seviyenizle eşleştirme yaptığı vaadinde bulunuyor. Bir rakip bulununca su yüzüne çıkıyorsunuz ve orada, rakibinizle yüz yüze savaşa girebiliyorsunuz. Kazanan oyuna devam ederken, kaybeden diğer bir sunucuya atalıyor. Yani birbirinizi hemen bulma şansınız kalmıyor.

Elbette savaşlara girmeden önce hazırlıklı olmakta hayır yok. Ancak şu ana kadar ilginç taktiklerle karşılaştığım kesin. Mesela, belirlenen sınırın dışına çıkıp geminize veda edebilmek için bir süre sonra suyun dibine gidebiliyorsunuz. Bazı oyuncular, sizin geminizi ele geçirdiğinde sizi aniden sınır dışına itmeye çalışıyor. Fakat, dikkatliyseniz geminizin kontrolünü tekrar ele geçirebilirsiniz. Yalnız dikkat edin, savaş alanında bulunan variller ve barut fıçılarının da esiri olabilirsiniz. Yanlış stratejiler, rakibinizin mezarını kazmanızı sağlar. Ancak burada bahsettiğim, fıçıyı alıp rakibin üzerine çıkmak değil. Doğru hamleler yaparak rakip gemisini bu fıçılara sürükleyebilirsiniz. Yani kısaca, savaş alanında ufak ama etkili taktikler şart!

Arkasındaki Hikaye kısmı, işin en gizemli ve heyecan verici tarafı. Sea of Thieves’in arkasındaki hikaye, sekizinci sezonla birlikte daha da derinleşiyor. İki taraf arasında var olan bitmek bilmeyen çatışma, Pirate Lord ve Flameheart arasındaki mücadeledir. Bu sezon, belki de bu mücadeleye bir noktayı koyma zamanı! PvP modunda oyuncular her iki tarafa da geçiş yapabiliyor. İsterseniz Korsan Lordu’nu, isterseniz Flameheart’ı temsil edebilirsiniz. Bunun getirdiği kozmetik kazanımların yanı sıra hikayeye de etkisi olacak. Rare, hangi tarafın savaşı kazandığını görmenizi sağlayacak yeni NPC’ler de oyuna ekleyecek. Yani kısaca, hangi taraf daha fazla savaş kazanırsa, oyun hikayesi de buna göre gelişecek. Tarafların etkilisiyle birlikte yeni lanet sistemleri de eklendi. Eğer Korsan Lordu tarafına ulaşabilirseniz 100. seviyeye çıkarak hayalet lanetini alıyorsunuz. Flameheart tarafına geçerseniz doğrudan iskelete dönüşüyorsunuz! Bunu duymak bile beni taraf seçmeye itiyor!

Fakat bir yere kadar her şey güzel. Maalesef, yeni güncellemelerde olduğu gibi oyun hataları ve aksaklıklarla dolu. Sea of Thieves, yıllardır hayatımızda olmasına rağmen bu sıkıntıları bir türlü çözemiyor. Örneğin, matchmaking veya savaş sırasında kopmalar yaşanabiliyor. Sunucu sorunları da bir tartışma konusudur. Yani bazen savaş alanında rakip bulmadan orada kalabiliyorsunuz, tek başınıza savaşa girebiliyor veya durumu kurtarmaya çalışıyorsunuz. Bu matchmaking sistemi de tam anlamıyla istikrarlı değil! Çünkü bazen küçük bir sandal ile donanımlı bir 75. seviye reaper mürettebatıyla karşılaşabiliyorsunuz. Yani açıkçası, sistemin bir dengesi yok.

Sonuç olarak, sekizinci sezon, kesinlikle oyuna gelen en iyi güncellemelerden biri. Bu güncelleme ile Rare, PvP tartışmalarını da gün yüzüne çıkarmış gibi görünüyor. PvP isteyen oyuncular, artık diğer gemileri kovalarken “anında korsanlık” butonuna basarak asıl maceralarına atılacaklar. Böylece, kendi halinde vakit geçiren oyuncular da Reaper’lardan kaçmakta daha fazla zorlanmayacaklar! Ve böylece, daha az sinir harbini, daha fazla eğlenceli hoşgörüyü tadabiliriz.