She-Hulk: Marvel’ın Absürt Avukatı ile Eğlencenin Dördüncü Duvarında Yolculuk

Hukuk ve süper kahramanlık karışınca ortaya çıkan absürt komedi! She-Hulk ile dördüncü duvarda kahkahalara hazırlanın!

admin

Son dönemlerde kendimi, umutlarımın azaldığı bir şarkı gibi hissetmeye başladım. Yoksa bu duygu, daha önce iki farklı yerden aldığım güzel iş tekliflerinden mi? İkisi de olabilir, kim bilir! Ama kesin olan bir şey var, o da FIFA 23 ile birlikte bu alanda yıllardır kaybettiğim zevki yeniden bulmuş olmam. Ancak bunlar ile de kalmadım; Marvel Sinematik Evreni’nden çıkan She-Hulk ile de yıllar sonra ilk kez farklı bir şeyler hissettim. İyilik, kötülük, mizah her şey tartışılabilir ama bu dizi gerçekten beyin jimnastiği yaptırıyor! Ve inanın, internetin köşelerinde yayılan “her şeye nefret et” kültürü bu dizi sayesinde yerle bir olacak gibi! Dizinin aldığı aşırı kötü puanlara dikkat etmeyin; çünkü She-Hulk tam da bu durumu ironiyle ele alıyor. Diğer yandan, bu dizinin her yönüyle mükemmel olduğu da söylenemez ama çizgi roman meraklılarına kesinlikle hitap ediyor. Hadi gelin, bu eğlenceli serüvene daha derinlemesine dalalım!

Dördüncü Duvar Ustası Jen Walters olarak bilinen karakterlerden neden bu kadar hoşlandığımı biliyor musunuz? Çünkü, tıpkı Deadpool gibi dördüncü duvarı aşıp, izleyiciyle etkileşime geçiyorlar. Ancak bu bölümü abartmamak önemli; yoksa ortaya türünün en absürt hikayesi çıkabilir! 80’ler ve 90’ların başındaki Sensational She-Hulk çizgi romanı, dördüncü duvar kullanımı konusunda tam bir ders niteliği taşıyor. İşte dizinin en enteresan kısmı da tam olarak bu; bu harika karakter, Marvel Sinematik Evreni’ni kendi oyun alanı olarak kullanıyor. Jen, bu absürt durumları finalde bile esprili bir dille anlatıyor. Kendisiyle ve çevresindekilerle dalga geçmek üzerine kurulmuş bir dizi izlemekteyiz ve bu da izleyiciyi son derece eğlendiriyor. Başlangıçta bunu bir “avukat dizisi” zanneden Jen, “Hadi canım, ben aslında Hulk’ım!” diyerek bu keşfi yapınca, izlerken gülmekten kendimi alamadım.

Kazasız Kul Olmaz diyerek çoğu süper kahramanın orijin hikayelerini biliyoruz. Gözleri radyoaktif fıçıya bakarak pasifize olanlar, örümcek ısırıkları ile evrim geçirenler… Jen’in hikayesi ise, kuzeni Bruce Banner ile birlikte gittiği bir araç kazasında başlıyor. Yani tamamen böyle “herkesi güldürdüğümüz” bir tesadüf karşımıza çıkıyor. Çizgi romanlarda bir kan naklinden gelişen süper güçler artık bu kaza ile ortaya çıkıyor. Mark Ruffalo’nun Bruce/Hulk’ıyla geçen eğitim sahneleri, mizahi olarak keyif versede bazı sahnelerde “abartmaya mı kaçıyoruz?” sorusunu sormadan edemedim. Jen, bir anda “Eski hayatıma dönüyorum!” deyip avukatlık kariyerine geri dönerken, bu karakterin geçirdiği dönüşüm bir başka absürt hale bürünmekte. Bir süper kahramanın işsizlik depresyonu yaşaması, biz Türkler için oldukça tanıdık bir durum! Ve tabii ki, prestijli bir hukuk firmasında işe girmesi; bu ayrımcı kişilik çatışmasını daha da komik kılıyor. Ama sonuçta, dolgun maaş check’leri bu buhranı asgariye indirmeye yetiyor!

Mahkemeye Taytla Çıkılır Mı?! She-Hulk olarak yepyeni bir kariyere adım atan Jen, Bruce’un düşmanı Abomination (Emil Blonsky) ile başlıyor. Tim Roth, karakteri pek de kötü adam gibi değil, sadece hümanitasyon arayışında! Jen bir anda herkesin gözdesi oluyor. Tabii ki bu, eski popüler avukatımız Matt Murdock’un dikkatini çekiyor. Kostüm tartışmaları ile başlıyor ama bunun sonunda Daredevil devreye giriyor. Matt, kadınlar söz konusu olduğunda bambaşka birine dönüşüyor; sanki tam da bu sebepten, Dizisi ile neredeyse kapı kırıcı gibi! Ama merak etmeyin, Disney+ üzerinden kendi dizisine kavuşacağını düşündüğümü söylemem gerek. Bu durum, She-Hulk için daha çok komedi malzemesi olacağını düşündürüyor.

Fiona Değil Ama… Daha dizisi çıkmadan önce, CGI konusunda büyük eleştiriler almıştı. İlk fragmanlarda, adeta Shrek’in Fiona’sı gibi görünüyordu. Ama ilk bölümle birlikte bu görünümde ciddi bir iyileşme olduğunu kabul ediyorum. Tabii bazı sahnelerde Jen’in yüz mimikleri biraz yapay görünüyordu; sonuçta Marvel’ın görsel sanatçılarının üzerindeki baskıyı da görmezden gelemeyiz! Aksiyon bekleyenler için ise, Jennifer’in hikayesinin “Hulk Smash” beklentisini aşarak daha fazlasını sunduğunu anlayacaksınız! Merak etmeyin, dizide yeterince aksiyon da mevcut. Ben, aksiyon yerine Jen’in absürt sorunları ile daha çok ilgilenmeyi tercih ettim. Yani, bu konuda çok fazla büyütülmesi gereken bir şey yok, değil mi?

Kevin Finale, Marvel Sinematik Evreni’nin şefi Kevin Feige’in android olma ihtimali giderek güçleniyor! Kendisi sanki bir veri tabanı gibi işliyor. İzledim, izledim fakat She-Hulk o kadar güzel bir final yaptı ki! Hem bölümün bitiminde hem de 15 dakika sonra yüzümde bir gülümseme vardı. MCU’nun Disney+ işlerinde, kesinlikle en iyi bölüm olarak çağrılır! Final bölümüne 9.5/10 verirdim; çünkü tüm MCU külliyatı ile alay etmesi oldukça zekiceydi. Heyecanla beklediğimiz Deadpool filmini düşünmek gerekirse, bu dizi çıtayı bir hayli yükseğe çıkardı. Umarım kehanetlerim yanılmaz, bu süper kahramanın hikayesinin sonu Mike Tyson’un boks maçı gibi sürprizlerle dolu!

Sonuç olarak, She-Hulk ile çok eğlenceli anlar geçirdim. Bir diva olan Jen Walters’ın dans etmesi, ne kadar da tatlı bir detaydı! İzlerken gözünüzde canlanan sahne ve karakterleri düşününce, bence bu dizi kesinlikle izlemeye değer. Ben, tüm içtenliğimle 8.5/10 veriyorum! Şimdi, She-Hulk’ı izleyenleri çağırıyorum; kendi ikili ilişkilerinde yaşadıklarım, She-Hulk gibi absürdüz hatta şirin bir şekilde ifade edilmez mi? Haydi bakalım, bu türü sevmeyenlere eğlencelere girmeleri için davetiye çıkartıyorum!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version