Polonyalı indie geliştirici Red Square Games, ilk oyunları SlavicPunk: Oldtimer ile karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Bunu duymak bile heyecan verici değil mi? “SlavicPunk evreniyle, Doğu Avrupa’nın siberpunk tarzı gelecek vizyonunun sıkça ihmal edilen yönüne odaklanıyoruz” diyorlar. Belli ki bu geliştiriciler, sokaklarda yürüyen çetelerin, karmaşık iş dünyasının ve bolca kargaşanın hüküm sürdüğü bir dünyayı tasarlamak için kolları sıvamışlar. Nerede o eski masallardaki şekerli rüyalar, burada her şey karanlık ve tuhaf bir şekilde ilgi çekici! Yukarıda tanıttıkları bu yeni evrende, Slavları işin merkezine yerleştirmişler ki, bu da muhtemelen büyük bir kültürel mirası gözler önüne serecek bir yolculuğa çıkacağımız anlamına geliyor.
SlavicPunk: Oldtimer, izometrik bir nişancı oyunu olarak tasarlanmış ve hikayesi, tanınmış Polonyalı bilim kurgu ve fantezi yazarı Michał Gołkowski‘nin eserlerinden esinlenerek şekillenmiş. Bu yazar, sorunlu bir geçmişe sahip olan bir dedektifin yani Yanus‘un hikayesini yaratmış. Yanus, çalınan bir veri taşıyıcısını geri almanın peşinde koşarken, şehirdeki çetelerle ve neredeyse her şeye gücü yeten bir şirketle de uğraşıyor. Düşünsenize, kafanızda bir muamma var, bir yandan şehri kurtarma derdindesiniz, diğer yandan bir şirket, size “ben her şeyi kontrol ediyorum” der gibi bakıyor. İnanın, bu işin ucu pek de hayırlı görünmüyor!
Yazarın hayal gücünde adeta bir kargaşa var. Dışarıdan bakıldığında, Slav ülkelerinin uzun zamandır uğruna mücadele ettiği cesur yeni dünya, gerçekten de bu. Evet, halk nihayet haklarına ve özgürlüklerine kavuşmuş, fakat bir baktığınızda, bu özgürlüklerin aslında kime yaradığı sorusu kafaları karıştırıyor. Teknoloji ilerlemiş, her şey elimizin altında gibi ama! Ne yazık ki, çoğu insanın ellerinin görünüşe göre çok kısa olduğunu biliyoruz. Yani teknoloji harika ama cüzdanlarımız mı? Orası ayrı bir dert!
On yıllar süren siyasi ve ekonomik çalkantılardan sonra, Doğu Avrupa kendi rotasını çizmeye karar vermiş. Kimi zaman absurd miktarda fosil yakıt ve ağır sanayi teknolojileri ile istediğini elde etmeye çalışıyorlar. Hadi gelin, ucuz elektrik ve yakıt peşine düşen bir toplumun hikayesini düşünün. Korkunç! Ancak bu arada bir demir perde var ki, bu da tam olarak iki dünya arasındaki uçurumu temsil ediyor: uyumsuz teknolojiler, ayrılmış bilgi alanları ve geçmişten gelen siyasi önyargılar! Ah, işte böyle bir ortamda bir dedektifin başı ne halde olur sizce? Kafası karışık, ama bir yandan heyecan dolu bir maceraya doğru yola çıkmaya hazırlanan bir karakter.
Son olarak, oyunun hikayesi oldukça ilgi çekici, çünkü fragmanı da bir hayli başarılı. Ben izlerken kahkahayı bastım, çünkü bu kadar derin bir konu üzerinde oynamak gerçekten ilginç olabilir! Hani şu, hayatı sorgularken bir yandan da kahve içerken başımıza gelen komik olaylar gibi. Bu oyunun o kadar ilgi çekici olduğu kesin ki, istek listeme bile ekledim! Hadi, begendikleriniz arasında yer alıyorsa siz de hemen ekleyin!