Solo Leveling: ARISE OVERDRIVE ile Aksiyon Dolu Bir Yolculuğa Çıkmaya Hazır Milyonlarca Hayran!

Solo Leveling, milyonlarca kişinin gönlünde taht kurmuş, internetteki popülerlik sıralamalarında adeta bir numara olmuş bir webtoon. Ne de olsa, kendisi öyle bir serüven sunuyor ki, okumak biraz Sherlock Holmes gibi dedektiflik yapmaya, biraz da süper kahraman filmlerinde kendinizi bulmaya benziyor. Şimdi, bu süper kahraman hikayesinin oyun uyarlamasıyla heyecanımıza heyecan katmaya hazırlanıyor. Paylaşılan yeni bir fragmanla Zat-ı Şahsı’nın (evet, tam da böyle) oyun çıkış tarihini duyurdu, Kasım ayında kapımıza geliyor! Eğlenceyi serinin aktörü Sung Jinwoo’nun sıradan bir insan olarak başlaması ama sonrasında dünyanın en güçlü avcısı (tahmin edileceği üzere, pek de sıradan bir insan değil) olma yolculuğuna eşlik etme üzerine kurulu bir aksiyon RPG oyunu olarak bekleniyor.

Webtonun büyüleyici hikayesini göz önünde bulundurursak, oyuna eklenen özel maceralar da büyük merak uyandırıyor. Kaçınılmaz olarak, bu hikaye anlatımıyla birlikte kendi rolümüzü oynayarak yaptığımız mücadelelerde, belki de en sevdiğimiz özelliği olan boss savaşlarıyla karşılaşacağız. Demosunu denemiştim, çatışma kısımları beni pek bir heyecanlandırmadı desem yalan olur. Tabii, bu deneyimin üstüne bir de oyunun parasal politika ve mikro ödemeleri eklenince, belirli bir kaygı vermeden de duramıyorsunuz, değil mi? Oynanan “ücretsiz” oyunlar çoğu zaman cüzdanımızdan daha fazlasını almak isteyebiliyor. Bu yüzden, oyun geliştiriciler mikro ödemeleri abartmazsa, belki de elimi cebime atmadan bu oyunu deneyebiliriz. Nihayetinde; bu oyunun tadına bakmadan geçip gitmek, sürpriz bir çikolatayı bulmadan ambalajını açmaya benzeyecektir!

Solo Leveling: ARISE OVERDRIVE, 17 Kasım’da gameplay severler ile buluşmaya hazırlanıyor. Bakalım, webtoonun yakaladığı popülarite bu dijital platforma nasıl yansıyacak, yoksa ilk günden çakılacak mı? Belki de o gün elimize bir fincan kahve alıp, bu merak dolu yolculuğa atılmayı bekleyen binlerce oyun severden biri olacağız. Sonuçta hepimiz biliyoruz ki, bir kere denemek, “baktım, beğenmedim” demek için yeterince iyi bir sebep, değil mi?