Squid Game 2. Sezon: Yeni Oyunlar, Derin Karakter Gelişimleri ve Sosyal Eleştiri

Düzenli işi olan bir insanın yoksulluğa zenginlikten daha yakın olduğu gerçeği üzerine düşündünüz mü? Hemen hemen herkesin başına gelebilecek bir durum var: büyük bir hastalık, tükenen izin günleri, peş peşe alınan kötü kararlar ya da bir “küçülmeye gidiyoruz” toplantısı. Bütün bu olasılıklar arasında farkında olmadan yoksulluğun kıyısında yürüdüğümüzü anlayabiliyoruz. Özellikle Squid Game’i izlerken, yoksulluk batağına düşmenin ne kadar kolay olduğunu düşünmek zor değil. Yönetmen Hwang Dong-hyuk, dizinin ilk sezonunda tam da bunu başararak bizlere hayatta kalmanın ne kadar zor olduğunu eğlenceli bir temayla sundu. En kötü durumda olsanız bile, izlediğiniz o dehşet verici sahneler karşısında bir nebze eğleniyor musunuz? Peki, siz eğlence olmaya ne kadar yakınsınız? Hadi bunu düşünün, belki tam önümüzde duran o büyük yığın, çoğumuzun bir gün parçası olabileceği bir gerçekliğin sahnelerini sunuyor.

Ve işte şimdi Squid Game’in ikinci sezonu hakkında konuşmak üzere kısa bir müddet beklememiz gerekti! Bilmeyenler için belirtmekte fayda var; Netflix Türkiye’nin davetiyle yönetmenin yanı sıra başrol oyuncuları Lee Jung-Jae (Seong Gi-hun) ve Wi Ha-Jun (Hwang Jun-ho) ile bir röportaj yaptık. 26 Aralık’ta çıkacak olan Squid Game’in 2. sezonunda bizi neler bekliyor aslında? Bilinmeyen birçok soru havada asılı kalırken, belki de en önemlisi şu: İnsanlar yeniden ekran başına çekilmek için neye ihtiyaç duyacak? Lee Jung-Jae, yeni sezonun en önemli noktalarından birinin yeni oyunlar olduğunu vurguluyor. İlk sezonda Koreli çocukların yaşadığı oyunların hemen hemen tamamı herkesin bildiği oyunlar olmuştu. İkinci sezonda ise, izleyicilere daha tanıdık gelecek olan yeni oyunlar düşünülüyor. Yani, belliki bu sezon daha çok nostaljik bir tını var! Duyduğum kadarıyla geçmişteki çocuk oyunlarını unutmuş olsanız bile, ilk sezondaki oyunları yeniden canlandıracaklarmış. İşin içine biraz hayal gücü de katıldığında, izleyicilerin bekleyişleri artmıyor mu?

Sizce bu yeni oyunlar alışılmadık bir bağlamda sunulacak, öyle değil mi? Lee Jung-Jae, karakteri Seong Gi-hun’un bu sezonda daha ciddi ve kararlı birine dönüştüğünü belirtti. Geçmişteki o şirin ve biraz saf karakter, bu sezon kararlılığıyla izleyicide soru işaretleri oluşturacak gibi. Evet, evet! Oynadığı karakterin değişimine karşı nasıl bir duygu içinde olduğunu hala merak ediyorum. Yani düşünebiliyor musunuz, setin kapısı açıldığında bütün o eski travmaları hatırlamak ve yeniden o günlere dönmek… Bu, her oyuncuya nasip olabilecek bir an değil!

Daha derin bir ironi var burada. Squid Game, aslında sadece oyunlarla değil; aynı zamanda insan psikolojisi ve hayatın zorlayıcı gerçeklikleri ile de ilişkilendirilebiliyor. Wi Ha-Jun’un da belirttiği gibi, ilk sezondaki vurucu sahnelerden biri, Jun-ho’nun Front Man’in kardeşi olduğunu öğrendiği sahnedir. Bu sahne, oyuncu olarak yaşadığı duygu karmaşası, hayatın ağırlığı ve köklerden gelen bir bağlılık arasında gidip gelen bir geçiştir. Yani sadece bir rol değil, aslında yaşamın kendisi! Yoksa bu kadar derin hissiyatlar içinde kaybolmak zor değil mi?

Peki ya gi-hun’un yeni hedefleri? Lee Jung-Jae, bu sezon kazanmaktan ziyade bir amaca odaklandığını söylüyor. İlk sezondaki çaresizliği, bu sezonda azalmış görünüyor. Yani kazandığı parayı değil, oyunun sonunu getirmeyi hedefliyor. Tam bir ‘hayatımı değiştirecek kararlar… ama bu yiğit bir kalp gerektiriyor!’ konumunda. Hayat tüm bu dönemlerin ortasında geçerken, Gi-hun’un başı döndürdüğünden eminim. Şimdi geçtiğimiz sezondaki karakter geçişini düşündüğümüzde, bu durumun oldukça doğal olduğu ortaya çıkıyor. Giderek daha özgür, daha bağımsız bir gi-hun ile karşı karşıyayız!

Burada kendimize şu soruyu sormalıyız: Güney Kore kültürünün bu kadar küresel bir fenomene dönüşmesi sizce neye bağlı? Lee Jung-Jae bu konuda çok güzel bir noktaya değindi: Kore kültürü, derinliğe sahip, değişik katmanlar ekleyebilen, evrim göstermiş bir yapıya sahip. Bütün bu hikayeler, hayatın kendisinin bir yansıması. Yani, belki de Kore’nin dışındaki kültürlerin en çok sevdiği şey, anlatım tarzımızın özgünlüğü. Herkesin hayatında karşılaştığı zorlukları biz farklı bir lensle sunmayı başardık. Tüm bu duygusal yoğunluğun, hikaye anlatımındaki başarıyla nasıl birleştiğine tanıklık edecek miyiz?

Ve şimdi daha fazlası için Hwang Dong-hyuk’a geçelim. Onun söyledikleri de oldukça ilgi çekici. İkinci sezonun senaristi ve yönetmeni olmasının verdiği baskıdan şu an bahsederken, diziye, yaratıcılığına nasıl bir özgürlük sağladığını samimiyetle paylaşıyor. Bir yandan büyük özgürlüklerden bahsederken, diğer yandan sorumlulukların ağırlığını omuzlarda hissediyor! Wauu, bu kesinlikle bir oyuncunun üstesinden gelemeyeceği bir hayal gücü! İlk sezonun popülerliğine dair söylediklerinde ise, herkesin çocukluğunda oynadığı oyunların yetişkinler tarafından canı pahasına oynanmasına dair bir eleştirinin altında yatan sosyal zorlukları hatırlatıyor. Yani, izleyicilerin o ağır geçen günlerinde dahi kendilerine bir yol bulmasını sağlıyor.

Son olarak, Squid Game’in devam eden diğer projeleri hakkında Hwang Dong-Hyuk’a olan hayranlığımız da cabası. Marka haline dönüşen bu fenomenin arkasındaki yaratıcı zekanın ne denli derin olduğunu anladıkça, hayranlığımız bir kat daha arttı. Tüm bu yan ürünlerin veya gerçek bir yarışma şovuna dönüşüm sürecinin onun yaratıcılığı üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığını sorduğumuzda, hayır, esas hikayesinin bağımsızlığını koruma çabasını hissettik. Anlaşılan o ki Hwang Dong-Hyuk ve ekibi, yalnızca kendi hikayelerini anlatmak, ve izleyicilerine bir şeyler katmak istiyor. Sonuç olarak Squid Game sadece bir dizi değil, sosyal bir deneyin ve sorgulamanın yapıldığı bir araç! Eğer dünyada gördüğümüz şiddetin tuhaf bir alegorisi ise, izleyicilere her seferinde eleştirel bir bakış açısı sunan bir içerik de sağlıyor.

Sizce gerçekten öyle mi? Ah, merakla 26 Aralık’ı bekliyoruz! Yine yüksek tempolu, nefes kesici anların bizi beklediğinden hiç şüphem yok. Herkesin kalbini bir kez daha kazanacak mı? O zaman görünüşe göre, Squid Game harbiden bizim yaşam oyunumuzun bir yansıması olmaya devam edecek!