Hepimiz o heyecanla dolu anları yaşarız; bir şeyin çıkması için saatleri, günleri ve hatta ayları saymayı göze alırız. İşte bu da öyle bir durum! Beklediğimiz Indie’ler köşemizde, koca bir sabırsızlıkla The Artful Escape’in çıkışını bekliyoruz. Eski adıyla The Artful Escape of Francis Vendetti, şimdi ise sadece The Artful Escape olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu isim değişikliği, oyunla ilgili beklentimizi artırmaktan başka bir işe yaramadı. Küçük bir ekibin ellerinde şekillenen bu oyunun çıkış tarihi biraz gecikti ama heyecanımız da bir o kadar arttı. Sanki bu oyunu beklerken saçlarımızın ağardığını düşünmeye başladık. Ama olsun, beklemek bazen güzel bir sabır dersi olabilir, değil mi?

The Artful Escape, sadece bir oyun değil; aslında bir sanat yolculuğu. Oyun direktörü Johnny Galvatron, bu projeyi tanımlarken “hikaye odaklı, gitar soloları olan bir platform macera oyunu” diyor. Evet, doğru duydunuz, gitar soloları! Francis Vendetti adındaki genç karakterimizin, sahne kimliğini bulmak için girdiği evrenler, aslında onun kafasının içindeki karmaşayı yansıtıyor. Bu yolculukta sıradışı mekanlar ve karakterlerle karşılaşacağız. Hatta düşünsenize, kafamızda beliren renkli hayallerle dolu bir dünya var. Bu durumda, Francis’in yaşadığı yerin aslında hiç de göründüğü gibi olmadığını anlamak için sabırsızlanıyoruz.

Oyun, 2D bir yapım olmasına rağmen, Unravel ve Inside gibi oyunlardan aşina olduğumuz 3D havasını da oldukça iyi bir şekilde veriyor. Bu durum, oyunun atmosferinin derinliğini artırıyor. Zira The Artful Escape, herhangi bir hedefe ulaşmaktan çok, anı yakalamaya odaklanıyor. Sizi saykodelik mekanlarda, farklı karakterlerle birlikte gitar solosu yaparken yakalamayı amaçlıyor. Evet, yanlış duymadınız; gitar, oyunun belkemiği. Hem sıçrayıp hem de havada süzülebilmek, Francis’in gitar çalarken kendini başka bir boyutta hissetmesinin bir sonucu. Bu durumda, belki de bir rock yıldızı gibi hissetmek için sadece bir nota uzaktan ibaretiz!

Francis’in yolculuğu, bizleri rengarenk, saykodelik ve estetik mekanlara götürecek. Videolardan gördüğümüz kadarıyla, Galvatron’un dediğine göre, bambaşka karakterlerle karşılaşacağız. Bazen bir caz kulübü sahibi, bazen de devasa bir kozmik varlıkla yola çıkacağız. Ve tabii ki, bu olağanüstü karakterlerle birlikte müzik yapacağız. Bu, Francis’in sahnedeki persona’sını oluşturma sürecinde önemli bir rol oynayacak. Yani, bir nevi kendinizi bulma ve sahne ışıkları altında parıldama yolculuğuna çıkacaksınız.

Özellikle karakterin bazı özelliklerini değiştirme imkanı, oyuncuların Francis ile daha fazla özdeşleşmesine olanak tanıyacak. Karakterin arka plan hikayesi, sahne adı ve hatta kostümleri üzerinde değişiklikler yapabileceğiz. Böylece, Francis’in hayatına daha fazla dahil olabileceğiz. Sonuçta, bu oyun bir mücadele veya yarış değil; daha çok bir deneyim yaşamak üzerine kurulu. O yüzden sabredin, çünkü sonunda Francis Vendetti’nin hikayesiyle dolup taşan bir dünyaya adım atmak üzereyiz!