The Empty House: Demans Temalı Interaktif Filmin Derinliklerine Yolculuk

Demans temalı bu interaktif filmde kaybolmuş evde kaybolmaya hazır mısın? Unutma, bazen gerçek hayatta da kaybolmak eğlencelidir!

admin

Oynadınız Mı? serimizde bu sefer bir interaktif film türü oyunla karşınızdayım. Dürüst olmak gerekirse, interaktif film oyunları genelde niş bir kitleye hitap ediyor. Bu tür, genellikle sinemanın ve oyun dünyasının bir karışımı olan gizemli bir alana sürüklüyor bizi. YouTube’da izlediğimiz “selfie”’ler ile ikisini birleştirip çıkma teklif eden “interaktif deneyimler” arasında kalsak da, biraz daha derinlemesine bakmakta fayda var. Şunu unutmamalıyız ki, herkes bu türden oyunları oynayacak gönül ya da zaman bulamayabilir. Ancak bizler, olabildiği kadar bu tür oyunlara şans vermeye çalışıyoruz. Bu sefer elimde “The Empty House – A Dementia Interactive Experience” adlı bir yapım var. Hazır fırsat bulmuşken, bakalım bu sefer nasıl bir *film* bekliyormuş bizi.

İnsan unuttuğu zaman mı unutulur, unutulduğu zaman mı unutur? Bu sorunun cevabını bulmaya çalışırken, demans rahatsızlığını ele alan bir hikaye ile karşılaşıyoruz. Demans hastası bir kadının çocukluk yıllarının geçtiği eve dönerken yaşadığı anıları yeniden canlandırma çabası, bir döngü içinde karşımıza çıkıyor. Bu oyun, sadece bir evin kapısını açmakla kalmıyor; aynı zamanda zihnimizdeki kaybolmuş anıların kapılarını da aralıyor. Boş ev, hem fiziksel bir mekan olarak hem de geçmişin tortuları olarak karşımızda duruyor.

İlk adımınızı attığınızda, o kadının küçük bir kız çocuğuna dönüştüğünü göreceksiniz. Bu durum, oyuncuya unutulmaz bir tecrübe sunuyor. O kız çocuğunun gözünden, evin içindeki kırık dökük eşyalar ve geçmişin gizemli anılarıyla dolu odaların arasında dolaşmak, onun geçmişini gün yüzüne çıkarmaya çalışmak oldukça düşündürücü. Düşünecek olursak; geçmişimizi hatırlamadan yaşamak ne kadar zor! Ancak, zor olan sadece hatırlamak değil, aynı zamanda unuttuklarımızı yeniden bulmaya çalışmak. Unutmak, elbette yaşamak kadar insani bir durum. Zihnimize inen gölgelerin arasında kaybolmak ise, işin en zor kısmı!

Oyuna giriş yaptığınızda karşınıza çıkan “Light Path” ya da “Shadows Path” arasında bir seçim yapmanız istenecek. İlk başta “Light Path”ı deneyimlemeniz öneriliyor. Fakat, “Shadows Path”ı seçmeye cesaret ederseniz, karanlık bir yolda kaybolmaya hazır olun, çünkü burada gölgeler zihninize saldırarak algınızı daha da boğacak. Ve gerçekten, bu yolculuk neredeyse bir rüya gibi; kâbuslar ve anılar arasında gidip gelirken, gerçeklik ile hafıza arasındaki ince çizgide yürümek zorundasınız. İşte bu noktada, bir şeye dikkatinizi çekmekte fayda var: İyi bir kâbus, uyandığınızda bile sizi düşündürmelidir!

The Empty House, yapısal açıdan bazı özellikler barındırıyor. Çekim kalitesi oldukça tatmin edici; müzikler ve ortam sesleri de hikayeye mükemmel uyum sağlıyor. Tek karakterli yapısı ve diyaloğun yokluğu, bazen sizi yalnız hissettirse de, bu seçimin bir artı olarak değerlendirilmesi de mümkün. Kısıtlı bir diyalog yelpazesi ile yürütülen bu deneyimde, aslında düşüncenize bırakılan geniş alan, anılarınızı yoğurmak için birebir. Sonların çeşitli şekillerde sürüklendiği bu yolculuk, bazı alternatif bitişlere sahipse de, bunun ne kadar farklılık yarattığı tartışmalı bir konu. Yine de, bu durumu hissetmek mümkün; sonlar benzer olsa bile, farklı seçimlerin getirdiği farklı sahneleri görmek, bir şekilde hislerinizi derinleştiriyor.

Oyun mekaniklerine gelecek olursak, burada çok fazla etkileşime kapılmayacaksınız. Sadece sahneleri izleyip, karşınıza çıkan metinlerden birini seçerek ilerliyorsunuz. Hızlı bir etkileşim ya da çözülmesi gereken puzzlar yok; bu, bazı oyuncuları hayal kırıklığına uğratabilir, ama ben bu sade yaklaşımın oldukça şık bir tarz olduğunu düşünüyorum. Sonuçta, birçok oyun tarzıyla kapışmak yerine, daha temel bir deneyim sunarak demans hastalarının hislerini canlandırmayı hedefliyor. Unutmayın, bu bir *baskın* deneyim değil, *hissettirme* deneyimidir!

Öne çıkan güzel noktalarından biri, elde edilen gelirin bir kısmının demans ve Alzheimer ile ilgili kuruluşlara aktarılması. Dimitri Kozma, sadece farkındalık oluşturmakla kalmamış, aynı zamanda doğrudan destek sunmayı da misyon edinmiş. Kesinlikle takdir edilen bir hareket! The Empty House, FMV türünün en iyi örneklerinden biri değil ama bir şekilde düşünmeyi teşvik eden öğeleriyle ve üstlendiği misyonla, kesinlikle bir şansı hak ediyor. Unutmayın ki, belki de en değerli şey, ortak anıları yeniden yaşamak ve paylaşmaktır!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version