The Social Network 2: Facebook’un Komik ve Eleştirel Hikayesi
Facebook'un ikinci bölümüyle komedi ve eleştirinin sosyal medya ilginçliğine dalış yapın! 'Çok beğenme, düşene bir de sen gül!'
4 saat önce
2010 yılında izleyicinin karşısına çıkan The Social Network, Facebook’un kuruluş hikayesini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren bir başyapıt olarak kabul ediliyor. Bol ödül kazanması, sinematografi ve etkileyici diyaloglarıyla birlikte, David Fincher’ın dehasını bir kez daha kanıtlıyor. Filmin senaryosu, dik kafalı ve yaratıcı yazarı Aaron Sorkin tarafından yazılmıştı. Kendisi, diyalogların ustası olmasıyla tanınan ve izleyiciyi ekstra düşünmeye zorlayan bir yazar. Her ne kadar 2010 yılından bu yana bilgisayar ekranlarımıza ışık saçan birçok film izlesek de, Sorkin’in kalemi her daim taze bir nefes gibi. Ve elbette ki şu an herkesin aklında bir soru var: Peki ya bu devam filmi değilse, o zaman ne? İşte bu antik Yunan komedisinde olduğu gibi, işlerin nasıl ters gidebileceği üzerine yeni bir senarya yazılacak.
Şimdi de asıl söylemek istediğimize gelelim: The Social Network 2 adı altında karşımıza çıkacak olan yeni film, kesinlikle bir “devam filmi” olmayacak! Hayır hayır, aklımızda Facebook’un pembemsi renkleriyle dolu romantik bir hikaye değil, bu seferkisi tamamen farklı bir serüven. Film, Facebook’un 2021 yılında yaşadığı devasa skandalları, sorunları ve Meta’nın yıllar içinde yaptığı hataları gözler önüne serecek.
Wall Street Journal’ın meşhur “The Facebook Files” yazı dizisinden esinlenerek çekilecek olan bu film, yalnızca platformun aldığı kötü kararları değil, aynı zamanda bunların nasıl çözümsüzlüğe yol açtığını da sorguluyor. Eğlenceli bir şekilde anlatılacak olan bu olaylar, bize bir yandan gülümseterek diğer yandan düşündürüyecek. Düşünsenize, Facebook’ta kesilen bir dostluk sinyaliyle başlayıp, dünya çapında büyük bir skandala dönüşen bir durum… Tam bir komedi! Hangi akıllı telefon kullanıcısı, bu tik tok videosu akışında dönüp bakmaz ki?
Ve işin en enteresan kısmı? Bu film, Facebook’un yalnızca sosyal medya alanındaki krizlerini değil, aynı zamanda kurucularının insanlık hallerini de bir şenlik havasında sergileyecek. Resmi bir atışma ve mektup savaşları yerine, Sorkin’in eşsiz diyaloglarıyla izleyiciyi ekrana tutacak bir çekim yaratılması hedefleniyor. Kudos! Bize gülümseten bir öneri sunulacak ve belki de içten bir gülüşle, kendi dijital deneyimlerimizi sorgulamaya iteceğiz.
- Facebook’un iç yüzü ve politikaları üzerine bolca soru işareti.
- Sosyal medyanın bizleri nasıl etkilediğine dair ironi dolu bir bakış açısı.
- Satire (alaycı anlatım) ile güçlendirilmiş bir anlatım tarzı.
Sonuç olarak, bu yeni film için heyecanlıyız! Düşünmek zorundayız, çünkü bu sadece bir film değil; aynı zamanda bizlerin birer parçası haline gelen sosyal medya dünyasına dair bir eleştiri. Ve kim bilir, belki de izlerken kendi cesametimizi göreceğiz. Düşündüren bir komedi, e bu ne ola ki? İşte izlenmeye değer kılan da bu! Bir yudum popcorn ve kahkahalarla dolu bir serüven bizi bekliyor. Umuyorum ki, hayatın gerçeklerinden bir parça kopmadan, gülerek izleriz!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?