Geçtiğimiz hafta, Türkiye’deki mobil oyun dünyasının bir hayli gürültü patırtı yaptığı İstanbul Mobil Oyun Etkinliği’nde, Google’ın Deconstructor of Fun ile birlikte sahnede yerini aldığı bu etkinlik, gerçekten de oyunseverlerin kalp atışlarını hızlandırdı! Neden mi? Çünkü, ülkemizde mobil oyun sektörü öyle aşırı bir hızla büyüyor ki, gördüğümüz her yeni oyunun içinde bir ‘pro’ veya ‘çıldırmış çocuk’ bulmak mümkün. Eğer şu anda mobil oyun oynamıyorsanız, en kısa zamanda bir oyun oynamanız gerektiği konusunda uyarmayı kendime görev ediyorum!
İstanbul’daki etkinliğe katılanların arasında mobil oyun dünyasının gidişatını analiz eden pek çok önemli isim yer aldı. Deconstructor of Fun ve Savage Game Studios kurucusu Michail Katkoff ve diğer pek çok usta, mobil oyunların geleceğine dair merak ettiklerimizi açıkladılar. 12 oturum, 20 konuşmacı ve 600’den fazla katılımcıyla dolup taşan etkinlik, aynı zamanda çevrimiçi olarak da 800 kişiyi bir araya getirdi. Öyle bir şey düşünün ki, evde pijama ile oturup profesyonel oyun geliştiricileri ile aynı etkinlikte yer almak, muazzam bir his!
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Katkoff ve Sophie Vo, Türkiye’nin son dönemde yaşadığı sarsıntılara saygı duruşunda bulunmayı unutmadılar. Herkesin içinde bir buruklukla etkinliğe başladığını belirtmekte fayda var. “Oyunlara geldiğimizde, kazağındaki çikolata lekesini kimse görmeyecek!” dedikleri an, sanırım katılımcılardan birinin aklından geçmiştir. Ama unutmayalım, bu etkinliğin amacı yalnızca oyun dünyasına ışık tutmak değil, aynı zamanda Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini vurgulamaktı.
Türkiye oyun dünyası yatırımlarında 333 milyon dolarla Avrupa’da birinci sırada! Ah, bu noktayı kaçırmak istemezdim çünkü Türkiye’nin oyun şirketleri için uluslararası bir merkez olma yolunda hızla ilerlediğini söylemek bana da pek hoş geliyor. Google Türkiye Perakende ve Teknoloji Sektör Lideri Alpagut Çilingir, bu konudaki tüyolarını paylaştı. 333 milyon dolarlık yatırım, kim bilir, belki de başkasının çuvalladığı bir oyunun arka yüzünde gizli bir şifre olabilirdir. Ancak Çilingir, mobil oyunların kendini geliştirme yollarını; dirençli olmak, çeşitlilik katmak ve doğru gelir modeli oluşturmak üzerine vurguda bulundu. Dikkat etmemiz gereken bir başka nokta var: “Dünya genelinde 120 milyonun üzerinde mobil oyuncu buluyoruz!” Yani mobil oyun dünyası bir deniz gibi, her dalga yeni oyuncularla bizi delice sarhoş ediyor!
Etkinliğin diğer dikkat çekici konuşmacısı olan Kim Nordström, şirket kültürü üzerine gözlemlerini paylaştı. “Kültür, belirli bir zaman diliminde ortaya çıkan davranış kalıplarıdır” dedi. Harika bir defansif cümle değil mi? Yani bir nevi “Ne yaparsanız yapın, ben buradayım!” demenin nazik bir yolu gibi. İnsanları bağlayan şeylerinde daha çok birbirleriyle oyun oynarken aradıkları o dostça rekabet duygusu olduğunu anladık.
Daha sonra Javier Barnes, F2P oyunların oyuncuları nasıl cezbetmesi gerektiğiyle ilgili bazı güzel ipuçları paylaşarak, salondaki herkesin gözlerini parıl parıl parlatmayı başardı. “Oyuncuyu kısa vadede tutan en önemli özellik, oyuna kolayca başlanabilmesidir” dedi. Ah, tabii ki! Hayatımızda önemli olan bir diğer şey de, ilk birkaç seviyede o oyuncunun zihnini deli gibi eğlendirmek!
Gelecek için umut dolu bir bakış açısı İstanbul Mobil Oyun Etkinliği’nde, sektörün iç dinamikleri ve değişen yapısına dair birçok bilgi edinme fırsatı bulduğumuzu belirtmek gerek. Google’ın gizlilik ve ölçümleme konularındaki rolü, teknolojinin evriminde aklımızı başımızdan alıyor. Sen bir yandan gizliliğinin önemine vurgu yaparken, öte yandan yapay zeka ile harmanlanmış kampanyaların gidişatını da paylaşmak bir o kadar önemli hale geliyor. Yani demem o ki, mobil oyun sektörü gelirlerinin bilgisayar ve konsol oyunlarıyla kıyaslandığında %4,4 artış göstermesi oldukça sevindirici bir haber!
Bütün bu bilgiler, bir şeyin daha farkına varmamıza sebep oldu: Mobil oyunlar, hayatımızın bir parçası haline geldi! Hatta birçok kişi, telefonlarının hafızasında sıradan uygulamaları unuttuğunu bile kabul edemiyor. Unutmayın, akıllı telefon kullanıcılarının %75’i indirdikleri uygulamaların varlığını unutuyor, bunu söylesek bile çoğu kişi çıkar “ben unutmam!” diyebilir!