WandaVision: Marvel Sinematik Evreninin Derinliklerine Yolculuk
WandaVision ile Marvel evreninde kaybolmuş bir evde takılmaya hazır mısın? Sihrin ve absürtlüğün tam ortasında bir kahkaha yolculuğu!
17 saat önce

2020 yılı, Marvel Sinematik Evreni (MCU) için oldukça sessiz geçti. Ama 2021 yılı, adeta bir Disney+ şovu gibi patladı! WandaVision ile karşımıza çıktığında, izleyiciler hem heyecan hem de merakla ekran başına kilitlenmişti. İlk iki bölüm, 1950’lerin sitcom havasında, komik ve hafif bir dille karşımıza çıktı. Gerçi izleyiciler, “Bu ne böyle? Wanda mı, komedi mi, yoksa bir şeyler mi oluyor?” diyerek kafalarını duvara vurmaya başladılar. İşte tam bu noktada, dizi aslında çok daha derin bir hikaye anlatıyor olmanın kapılarını aralamaya başladı. Hem Wanda hem de Vision açısından ele alındığında, bu ikiliye dair daha önce görmediğimiz bir derinlik kazandırıldı.
Bölüm 1 ve 2’nin ardından gelen 3. bölüm, “Tamam, işte burada bir şeyler dönüyor!” dedirtti. O kadar çok soru işareti vardı ki, zihnimizde bir labirent oluşmaya başlamıştı. “Wanda neden böyle yapıyor? Vision neyin peşinde? Bu sitcomlar nereden çıktı?” gibi sorular kafamızı kurcalarken, dizinin temposunun hızlanmasıyla birlikte cevaplar da gelmeye başladı. Ve tabii ki, dizinin başından beri olan gizem, “Agatha” gibi karakterlerin devreye girmesiyle daha da derinleşti. Bu karakterin varlığı, izleyicilere “Hmm, burada bir şeyler dönüyor!” dedirtti. Hani bir arkadaşın “Sana bir sır vereceğim ama söylemeyeceğim!” dediğinde yaşadığınız o merak duygusu gibi.
Sitcom Dünyasında Bir Yolculuk
Dizinin ilerleyişi sırasında, sitcomların evrimi de oldukça ilginç bir şekilde işlendi. 4. bölüm, “Neden, nasıl, niye?” sorularına yanıt ararken, aynı zamanda Wanda’nın geçmişine de ışık tuttu. İşin içinde bir komedi, bir dram ve “Burası nereye gidiyor?” merakı olunca, izleyici gözleri dört açarak bölümleri izlemeye devam etti. Dördüncü bölümdeki durum, “Aman Tanrım, bu işin sonu nereye varacak?” dedirtti. Wanda’nın geçmişindeki kayıplar ve içsel çatışmalar, dizinin karanlık tarafını gözler önüne serdi. Ama sakın endişelenmeyin, çünkü bu karanlık anlar, MCU’nun genel yapısına uygun bir şekilde ustaca harmanlandı. Hani bir yanda karanlık bir komedi filmi izlerken, diğer yanda çocuklar için hazırlanan bir çizgi film izliyormuşsunuz gibi.
Caddelerde Cadılar Bayramı!
Çizgi roman dünyasına göndermeler yaparken, dizinin bir Cadılar Bayramı özel bölümünde klasik kostümlerle dolu bir şölene tanıklık ettik. Hani o eski superhero kostümleri vardır ya, işte tam da onlarla dolup taşan bir bölüm! Kıyafetlerin, izleyicilere “Nostalgia” hissi vermesi, adeta geçmişe bir yolculuk gibiydi. Ama tam o sırada, Wanda’nın ruh halinin bozulması ve diziye yeni bir ton katması, olayların bambaşka bir boyuta geçiş yapmasına neden oldu. Hani bir yemeği baştan sona tatlıdan acıya çevirirseniz, izleyicilerin yüz ifadesi de buna benzer bir hal alıyordu.
Dördüncü Duvarı Yıkmak
Dördüncü duvar, karakterlerin izleyiciyle etkileşim kurmasını sağlayan bir mecra. WandaVision’da bu tema, sitcomların doğasında var olan bir unsur olarak karşımıza çıktı. Hani o an bir karakterin direkt kameraya bakıp “Beni izliyorsunuz, değil mi?” demesi gibi. Bu durum, izleyicileri daha da içine çekti. Sanki dizinin içinde kaybolmuş gibi hissederken, bir yandan da “Tamam, ben de buradayım!” dedirten bir deneyim sundu. Bu arada, MCU’nun geçmişteki olaylarına ve karakterlerine yapılan göndermeler, izleyicilerin kalbinde bir sıcaklık oluşturdu.
Finaldeki Büyük Beklentiler
Ve nihayet, finale doğru yol alırken, beklentiler tavan yaptı. “Doctor Strange 2” ile bağlantı kuracağı bilinen bir dizi, bu bağlantıyı nasıl gerçekleştirecek diye merak içindeydik. Son bölümdeki olaylar, izleyiciyi epey bir şaşırttı. Ancak bazı izleyiciler, “Burası biraz aceleye geldi!” diyerek hayal kırıklığına uğradı. Yani, “Daha fazlasını bekliyordum!” diyenler oldukça fazlaydı. Ama öyle bir gerçek var ki, Wanda’nın hikayesinin gelişimi, MCU’nun geleceği açısından çok önemli bir dönüm noktası oldu. Vision’ın geleceği için de benzer şeyler söylemek mümkün. Hani bir çiçeğin açması gibi, her şeyin bir zamanı var. Ancak bazı izleyiciler, son dakikada yapılan sürprizlerin biraz hızlı olduğunu düşündü. Hani, “Yavaş ol, çiçeğim!” der gibi.
Özetle, WandaVision, MCU’nun ilk dizi deneyimi olarak birçok açıdan izleyicilerin beğenisini kazandı. “Bunu bir film gibi düşünemezsiniz!” diyerek, izleyicilerin beklentilerini karşılamak için çeşitli kısımlar eklenmiş olsa da, genel olarak başarılı bir yapım ortaya çıktı. Dizi, hem eğlenceli hem de düşündürücü bir atmosfer sundu. “Falcon & Winter Soldier” gibi yeni projelerin ardında, WandaVision’ın bıraktığı etkiler, MCU’nun geleceği için umut verici bir temel oluşturdu. Hani “Bakalım, sıradaki ne olacak?” diye düşünmeden edemiyoruz. Bu da demektir ki, Marvel evreninin kapıları ardına kadar açık!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?