Witchfire: Cadı Avcısının Epik Macerası İçin Geri Sayım Başladı!

Cadı avcısı mı? Şaka gibi! Witchfire ile büyüler, kahkahalar ve tuhaf maceralarla dolu bu epik yolculuk için sayım başlasın!

admin

Keşke bir editör olarak kariyerime başlarken beni “Witchfire”ın gelmekte olduğunu söyleselerdi, belki de çiçeği burnunda olmanın verdiği motivasyonla daha az sabırsızlık çekerdim. Sıfırdan başlayıp, her şeyin yapım aşamasındaki alev alev çığlıkları eşliğinde, altı yıl beklemek de nesi? Artık “Witchfire” adeta bir efsane haline geldi. Arkadaşlar, bu oyunun piyasaya sürülmesi tam da büyülü bir serüvenin kapılarını aralarken, bizleri hayal kırıklığına uğratmayacağını umuyoruz. Hadi bakalım, herkes dualarını etsin ki 20 Eylül geldiğinde tüm bekleyişimize değsin!

Özellikle de Summer Game Fest sırasında gösterilen o kılavuz fragman, beni uykusuz geceler geçirmeme sebep oldu. Onun içeriğindeki aksiyon sahneleri bana hemen 90’ların pestilini çıkaran arcade oyunlarını hatırlattı. “Bunlar gerçekten böyle mi yapıyor?” diye içimden geçirdim. Tabii ki, Painkiller ve Bulletstorm gibi efsanelerin yapımcılarından daha azını beklemek gerçekten saflık olurdu. Belli ki The Astronauts ekibi, bizleri bir kez daha helikopter gibi döndürecek!

Witchfire’ın hikayesine gelirsek, oldukça güçlü bir cadıyı yok etmek için yola çıkan bir avcıyı oynayacağız. Gerçekten, bu cadı yalnızca fazla güçlüyse ve uyuyorsa, başımıza gelecek kargaşayı şimdiden hayal bile edemiyorum. Yani bu, her köşe başında bir “hayırdır” diyerek koşarken ölüp ölüp dirilmek gibi olacak. Ne de olsa oyun bir rogue-like. Tam da burada “Geri dönebilir miyiz?” sorusu aklıma geliyor. Yani ben bir avcıyım ama dizi kahramanı gibi ölmek zorunda mıyım?

Fragmandan anladığımız kadarıyla, çeşitli boss’lar ile karşılaşacağız ve bunlar kesinlikle reflekslerimizi test etmek için tasarlanmış. Merak ediyorum, bu kez kimler veya ne tür canavarlardan kaçacağız? Bir cadı avlamaya çalışırken, aslında bir grup çılgın canavara dönüşmek oldukça eğlenceli olacak. Haydi, bana gelin fantezi dünyasında kaybolalım! Gözlerimizi dört açıp aksiyon içinde kaybolmayı kabul ediyoruz. Tabii, sağ kalabilirsek! Umuyorum ki hüsranla sonuçlanmaz ve gerçekten epik bir macera ile buluşuruz.

Sonuçta, The Astronauts ekibine burada yazıyorum; lütfen umutlandırıp utandırmayın! Çünkü bir editör olarak hayal kırıklığı yaşamayı istemiyorum. Çok geç kalmadan 20 Eylül’e girelim ve bu büyülü dünyada kaybolalım. Bu arada, tüm ekipman silver bullet değil mi, cadı avlarında da giyilecek en iyi kostüm? Şaka bir yana, umarım bu yolculukta bir kahraman olarak zafer kazanabiliriz. Zira ben sadece oyun oynamakla kalıp, çiçeğim çürümemesi için kulaklarımı çekinmek istemiyorum!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version