Back to the Future serisi, zaman yolculuğu, eğlence ve biraz da absürt komedi ile dolu bir dünya sunuyor. Robert Zemeckis, bu efsanevi serinin yaratıcısı olarak, geçmişten gelen bu ikonik karakterlerin gelecekteki maceralarını tasarlama konusunda oldukça titiz. Geçtiğimiz günlerde katıldığı Happy Sad Confused isimli podcast programında, serinin devamı ile ilgili kendine has bazı açıklamalar yaptı. Zemeckis, aslında herkesi mutlu edecek bir senaryonun altına imza atmaya hararetle çalışmakta ama tüm bu çabaları tek bir önemli başlığa bağlı: müzikal! Evet, doğru duydunuz, Zemeckis’in Back to the Future 4’ü bir müzil olarak hayata geçirmek istediğini öğreniyoruz. Yani Marty McFly, muhtemelen piyesin ortasında “Tango Zaman Yolculuğu” yapacak!
Universal’ın Zemeckis’i Müziğe İkna Etme Çabaları
Universal, Zemeckis’e yeni bir film yapması için sürekli öğütler veriyor. Onlara göre Zemeckis’in “legitse” müzikle ilgili bazı aşkları var. Ama Zemeckis’in ret aldığı bu müzikal projesini düşündükçe aklıma başka sorular geliyor. Mesela, Marty, DeLorean ile zaman yolculuğuna çıktığında, kahramanımızın hangi unutulmaz şarkıları söylerken tanrısal bir enerjiyle sahne alacağını hayal etmek bile oldukça eğlenceli! “Hey, bye bye, Miss American Pie” yerine “Hey, bye bye, DeLorean My!” diye bir parça gelir mi aklına bilemiyorum!
Bir de işin tuhaf yanı şu ki, Back to the Future serisi zaten Broadway’de bir müzikal olarak sahne almış durumda. Yani, Zemeckis’in hayalindeki projeyi gerçekleştirmek için neden bu kadar direndiğini anlayabiliyoruz. Zaman yolculuğu etrafında dönen müzikaller genellikle karmaşık ama çok keyifli hikayelere dönüşebiliyor. Sonuçta, kim Sevgililer Günü’nde bir zaman makinesi ile geçmişe dönüp, kendi sözlüsüne romantik bir balad söylemek istemez? Bu arada Marty’nin Michael J. Fox’tan başkasına emanet edilmesi fikrinin aklımı kurcaladığını belirtmeden geçemeyeceğim. Bunu düşünmek bile tüylerimi ürpertmeye yetiyor! Öyle düşünsem bile, kim bilir, belki de günümüzdeki yeni nesil aktörler, zaman yolculuğunu alacak ve bir “Back to the Future” dizi müzikalinde bizleri kırıp geçirecekler.
Reboot Kültürü ve Gelecek
Bununla birlikte, Zemeckis’in “reboot” kültürüne dair kaygılarını da anlamakta zorlanmıyorum. Son zamanlarda pek çok eski film, dizi ve roman, yeniden yorumlanmaya başlandı. Ancak pek çok nostaljik hayran, geçmişe duyulan özlemi de beraberinde getiriyor. Geri dönen karakterler, bazıları için birer hatıra; bazıları içinse korkulu birer rüyaya dönüşebiliyor. Her ne kadar 80’ler ve 90’ların efsanelerinin eğlenceli dönüşlerini görmek istesek de, bunu yaparken de dikkatli olmalıyız. Diğer bir deyişle, Zemeckis bir kez daha “çok çalışkanım, iyi düşünürüm” diyerek, bu durumu savunmaya çalışsa da, o sahnelerin tadı gerçekten de bir başka!
Yenilik ve Geleneği Dengelemek
Sonuç itibarıyla, Zemeckis’in şu anki durumu ilginç bir dengeleme biçimini yansıtıyor. Hem geçmişe selam durmak, hem de geleceğe doğru eğlenceli adımlar atmak istiyor. Bağlamda durumu değerlendirdiğimizde, Zemeckis’in tek şartı olan müzikal fikrinin sadece eski dostları Marty ve Doc Brown için değil, yeni nesil hayranları için de bir hit olabileceği ihtimali mevcut. Belki bir gün hep birlikte “Zaman yolculuğu müziği” söyleyip, hem geçmişimizi hem de geleceğimizi bir araya getiririz. Ama şimdilik, Zemeckis’i ve onun cesur müzikal denemelerini sadece gülümseyerek izliyor olacağız!